Ekonomik krizden bir an önce çıkılabilmesi için dış ticaret açığının da sür’atle daha düşük seviyelere çekilmesi gerekiyor. Elbette sanayinin girdi ihtiyacı için ithalat yapılmak zorunda ithalatımızın % 63’ü enerji ve girdi ithalatından oluşuyor. Bunun yanı sıra tüketim malları ithalatının da kontrolü önem kazanıyor.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2024 Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracatımız %13,8 oranında artarak 22,5 milyar dolar, ithalatımız %7,9 oranında artarak 29,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı yıl Ocak-Temmuz kümülatif ihracatımız %4,1 oranında artarak 148,8 milyar dolar, ithalatımız da %8,4 oranında azalarak 198,6 milyar olarak gerçekleşti. Aynı dönem ihracatın ithalat karşılama oranı ise % 74,9 oldu.
Sürecin böyle ilerlemesi halinde, 2024 yılı 12 aylık kümülatif ithalatımızın 340 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini söylemek yanıltıcı olmayacaktır.
Türkiye ile AB arasında 1996 yılında kurulan Gümrük Birliği’nin vatandaşlarımıza sağladığı en büyük avantajlardan birisi de “bireysel ithalat” diye adlandırılabilecek “hızlı kargo eşyası” boyutunda ithalatın yapılabilmesine olanak sağlanmasıydı. Özellikle Çin ve diğer uzak doğu ülkelerindeki ucuz üretim, Türkiye’deki tüketicilerin bu ucuz ürünlere “hızlı kargo” aracılığıyla kolayca erişmesine ortam yarattı. Bugün bir ev kadınının kucağındaki bebeği için telefonla siparişi yoluyla Çin’den “bebek emziği” ithal ettiğine bile tanık oluyoruz.
Bu hızlı kargo ithalatının tümü kâğıt çıktı aranmayan Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi (ETGB) üzerinden yürütülüyor. Bu konuda 2009/15481 sayılı BBK kararı ile yürürlüğe konulan “4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Karar”ın 126’ıncı maddesine göre, bu hızlı kargo şirketlerine değeri 150 Euro’yu geçmeyen bir gerçek kişiye gelen ticari miktar ve mahiyet etmeyen eşyanın gümrük beyanı dahil tüm gümrük işlemlerini ilişkin faaliyetlerin takip edilip sonuçlandırılmasına da izin verilmişti. 2023 yılında yaklaşık 20 bin ETGB ile hızlı kargo ürünü ithal edildiği tahmin ediliyor.
Aynı Kararın 62’nci maddesine göre de posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla bir gerçek kişiye gelen ve kıymeti 150 Euro’yu geçmeyen eşyanın Avrupa Birliği’nden gelmesi halinde %20, diğer ülkelerden gelmesi halinde ise %30 oranında “Tek ve Maktu Vergi”ye tabi tutulacağı belirtiliyordu.
6 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 8787 sayılı 5 Ağustos tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile bu limitler değiştirildi. Anılan 2009/15481 sayılı Kararın 62’nci maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen “hızlı kargo” yoluyla kişilerin ithal edebilecekleri eşya limiti 150 Euro’dan 30 Euro’ya indirildi. Öte yandan, bu eşya için uygulanan “Tek ve Maktu Vergi Oranları” da yükseltildi. Buna göre, değeri 30 Euro’yu geçmeyen bu eşyanın Avrupa Birliği ülkelerinden gelmesi halinde %20 değil %30 oranında, eşyanın diğer ülkelerden gelmesi halinde %30 oranında değil %60 oranında Tek ve Maktu Vergi tahsil edilecek.
Öte yandan, 8787 sayılı Karar ile hızlı kargo şirketlerinin gelen eşyanın gümrük işlemlerini gerçekleştirme limitleri de düşürüldü. 2009/15481 sayılı Kararın 126’ncı maddesinde yapılan değişiklik ile hızlı kargo şirketlerinin 150 Euro’ya kadar olan eşyanın gümrük işlemlerini gerçekleştirme yetkisi de 30 Euro’ya indirildi. Bir başka anlatımla, kişilerin dijital ortamdan yararlanarak yurtdışından 31 Euro ve üstü bir değerden eşya sipariş vermeleri halinde ya bu eşyayı kendileri gümrükten takip ederek ithal edecekler ya da bir gümrük müşavirliği şirketine vekâlet verecekler.
Yapılan bu düzenleme ile kişilerin bireysel ithalat girişimlerinin ne ölçüde azaltacağını bugünden kestirmek güç. Daha önce 90 Euro tutarında bir gönderi oluşturan ev kadınının bunu üçe bölerek bir partisini eşi adına, bir partisini 18 yaşını geçmiş oğlu adına bir partisini de kendi adına yaparak yine amacına ulaşabilir.
Ama 8787 sayılı Karar’la yürürlüğe konulan düzenlemenin en dikkat çekici hükmü Avrupa Birliği’nden yapılan yapılacak ithalatlara ilişkin olanıdır. Bundan sonra “Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla bir gerçek kişiye gelen ve ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen, kıymeti 30 Euro’yu geçmeyen eşya ile kıymeti 1500 Euro’yu geçmeyen ilaç cinsi eşyanın değeri üzerinden; a)Avrupa Birliği ülkelerinden doğrudan gelmesi halinde %30,… oranında tek ve maktu vergi tahsil edilir” hükmü uygulanacaktır.
Bu fıkrada belirtilen AB ülkelerinden gelen üründen tahsil edilen Tek ve Maktu Vergi oranı Türkiye’de uygulamada bulunan genel KDV oranı ile aynıydı. Yani %20 oranındaki bu verginin AB yetkililerine açıklanmasında güçlük çekilmiyordu. Bir başka anlatımla, Avrupa Birliği’ne “biz sizin mallarınızdan %20 oranında Tek ve Maktu Vergi tahsil ederken aslında gümrük vergisi değil, Türkiye’de yürürlükte bulunan KDV’yi tahsil etmiş oluyoruz.” deniliyordu.
Oysa yeni düzenleme ile bu oran %30’a çıkarılınca, Türkiye ile AB arasında 1996 yılında Gümrük Birliği oluşturulmasından sonra ilk kez AB’de serbest dolaşımda bulunan eşyaya Türkiye % 10 oranında Gümrük Vergisi salmış oluyor.
“Türkiye- AB Arasında Gümrük Birliğini Tesis Eden 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı”nın 4’üncü maddesi şu hükmü içeriyor: “Topluluk ile Türkiye arasında ithalat ve ihracatta alınan gümrük vergileri ile eş etkili vergi ve resimler bu kararın yürürlüğe girdiği tarihte tamamen uygulamadan kaldırılır. Topluluk ile Türkiye o tarihten itibaren yeni ithalat ve ihracat vergileri ile eş etkili vergi ve resimleri uygulamaya koymaktan kaçınırlar. Bu hükümler mali nitelikte gümrük vergilerini de kapsar.”
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin limoni olduğunu bilmeyen yok. Ne kadar aşındırılmış olursa olsun, bugüne kadar “Gümrük Birliği” Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne bağlayan tek çıpa olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
İşin özüne bakıldığında, hızlı kargo ile gelen eşyanın ağırlıklı bir bölümü Uzakdoğu ülkelerinden sevk ediliyordu. Yani Avrupa Birliği, Türk tüketiciler için cazip düşük fiyatlı mal üretmiyor. Bu bakımdan, AB’den sevk edilen eşya için böyle bir vergi salmanın ne ölçüde eşya trafiğine sınır getireceğini kestirmek güç.
Özellikle COVID-19 salgını sonrasında e-ticarette patlama yaşanmıştı. Salgın ortadan kalktıktan sonra da e-ticaretin kolaylıklarına alışan insanlarımızın bu yeni düzenlemeden sonra nasıl bir tavır değişikliğine gideceğini ancak bir yıl sonra sağlıklı bir şekilde değerlendirebileceğiz.