İtaatkâr toplumlarda inovasyon mümkün mü?

D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

Descartes’in rasyonel felsefesi aydınlanmanın temellerini attı. Onun şüpheciliği John Lock ve Hume’a ilham oldu. Lock liberalizmin babası ve ampirik düşüncenin ilk temsilcilerinden. Lock, bireyi bilinç üzerinden inşa eder. Diğer bir değişle insan doğduğunda bom boş bir sayfadır. Aydınlanmanın ilk temsilcilerinden rasyonalist ekole mensup Spinoza, insanın Tanrı’ya bakışını köklü bir şekilde etkilemiştir. Aydınlanma fikrinin tetiklediği Fransız Devriminin en önemli figürlerinden J.J. Rousseau’nun “Toplumsal Sözleşmesi” bugünkü modern siyasetinin yapı taşlarından. Aydınlanma döneminin bir başka önemli Fransız’ı Montesquieu, erklerin ayrılığı fikrinin mucididir. Modern ekonominin babası, kapitalizmin kurucusu ve klasik serbest piyasanın (free market) teorisyeni Adam Smith yine bu dönemin çocuğu. Smith’in modern ekonominin ilk kitabı “Ulusların Zenginliği” İngiliz ekonomisinin zirveye giden yolculuğunu başlattı. Aydınlanma eğer Fransız Descartes ile başladıysa Alman Kant ile kapanmıştır. Kant akılcılığı, bireysel özgürlüğü ve inancı uzlaştırmaya çalıştı. Aydınlanma filozoflarının temel doktrini bireysel haklar, özgürlükler, akılcılık ve ilerleme (progress) üzerine oturmuştur.

Aydınlanma tarihsel bir süreç elbette. Sonrasında dünya genelinde devrimlere ve sanayi çağına neden olduğu gibi öncesindeki bilimsel devrimlerden beslenmiştir. Aydınlanma düşünürlerinin çoğu bilimsel bir geçmişe sahiptir. Aydınlanma çağı Kopernik, Kepler, Galileo, Newton gibi dehalarla ile ortaya çıkan 17. yüz yıldaki bilimsel devrimle yetinmeyip bilimi felsefe ile zenginleştirmiştir. Örneğin Hume’un düşünceleri doğa biliminin (naturalism) ve ampirizmin çerçevesini oluşturmuştur. Aydınlanma öncesi Kopernik dünyanın değil güneşin merkezde olduğunu söylemiştir. Bu devrimsel bir fikirdir. Pisagor gibi öldürülmemek için kitabını ömrünün sonunda yayınlamıştır. Galileo dünya düz değil diyen kişi. Ömrü ev hapsinde geçmiştir. Defalarca papa tarafından savunması istenmiş, canını zor kurtarmıştır. Bilimsel devrimlerin ve devamında aydınlanma hareketinin önünü kim açmıştır? Reformistler. Başta Martin Luther olmak üzere insanın iradesini yok sayan Katolik kilisesine bayrak açan protestonlar. Rönesans’ın en büyük beyinlerinden kendisi de bir teolog olan Erasmus bu hareketi açıkça desteklememiş ama “deli” rolüne bürünerek mevcut Hristiyan anlayışı kıyasıya eleştirmiştir. Erasmus insan özünde iyidir, en fazla nötrdür diyerek hümanizmin de tohumlarını atmıştır. Bu dahi başlı başına bağnazlığa saplanmış dönemin Katolik anlayışına büyük bir tokattır.

İnovasyon için önce aydınlanma gerekir. Aydınlanma için bilim ve felsefe gerekir. Bilim ve felsefe için sorgulayan bir zihin, özgür düşünce, ifade ve eleştiri hürriyeti gerekir. Dünya düz diyenlerle inovasyon yapılamayacağı gibi dünya düşündüğümüzden farklı olabilir diyenleri giyotine gönderenlerle de inovasyon olmaz. İnovasyon aykırılarla, delilerle ve soru soranlarla olur. İtaat ile değil itirazla, tebaa ile değil birey ile inovasyon olur. “Dünyadan başka gezegenler var” diyen Bruno’nun sonunu göze alanlarla bu iş başlar. Siliklerle, korkaklarla ve siniklerle ne bilim ne felsefe ne de inovasyon mümkün.

Ülkemizde inovasyonu başarmakta samimiysek öncelikle uygun koşulları oluşturmamız gerekir. Bunun için kültürümüzdeki hatalı kodları temizlemek şart. “Başımıza icat çıkartma” yerine “icat yapacak kabiliyetlere sahipsin yavrum” diyecek ebeveynlere ihtiyaç var. Derslerde öğrencileri susturan, konuşturmayan, hatta kovan hocalar yerine anlattıklarını eleştiriye açan, fikirleri çarpıştıran öğretmenlere ihtiyacımız var. Sürekli parmak sallayan, korkutan, buyruk dağıtan müdürler yerine birlikte düşünmeye davet eden yöneticilere ihtiyaç var. Hep olumsuz tarafları gören arkadaşlar yerine başarıları öne çıkartarak teşvik edecek dostlara ihtiyacımız var. Kurum içindeki asi ruhlu yetenekleri rakip olarak görerek doğmadan boğan küçük adamlar yerine altındakilerin kendinden daha fazlasını başarması için onları geliştiren büyük kafalara ihtiyacımız var. İcatlar “one man show” ile mümkün belki ama inovasyon için her şeyi bilen dâhiler yerine ortak akla ihtiyacımız var.  

İnovasyon için akla, samimiyete ve umuda ihtiyacımız var.

Tüm yazılarını göster