İşyerinde yemek meselesi

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Babamın sefer tası 

Merzifon’da babamın öğretmenlik yaptığı okul evimize uzaktı. Bu nedenle babam öğle yemeği için eve gelmezdi. Okula yemeğini sefer tası ile götürürdü. Belki gençler sefer tasını bilmez. Onun için anlatayım. Sefer tası, üst üste konulan metal yemek kapları takımı veya bu kaplardan her birisidir. Kapların sabit durmalarını sağlayacak biçimde yapılmış saplı bir mekanizması vardır; kolayca taşınabilir. Babamın sefer tasının üç gözü vardı. Ama genelde annem onun iki gözünü doldururdu. Yaprak sarması türü özel bir yemek olduğunda da üçüncü gözü de kullanırdı. Bu gözdeki yemeği babam öğretmen arkadaşları için isterdi. Her öğretmen eşinin ve kadın öğretmenin yaprak sarması gibi özel yemekleri olurdu. Okula fazla getirilen bu yemekler diğer öğretmen arkadaşlara ikram edilirdi. Öğretmenler öğle tatilinde yemeklerini öğretmenler odasında hep birlikte yerlerdi. Yemekler kışın bu odadaki soba üstünde ısıtılırdı. Havalar ısındığında da yemeği okul bahçesinde yerlerdi. Bazen de babam anneme “Yarın pide yaptıracağız, yemek götürmeyeceğim” derdi.  O zaman sefer tası evde kalırdı. Birlikte yenen öğle yemeklerinde öğretmenler odasındaki o arkadaşlık ortamı görülmeye değerdi.

Arastanın güveci

Birlikte öğle yemeği yemek, esnafın da alışkanlığı idi. Arastalardaki dükkan sahipleri de pide veya güveç yaptırıp birlikte yerlerdi. Örneğin, sabah manifaturacılar arastasına yolunuz düşerse bir dükkanda sebzelerin doğrandığını ve güvece konduğuna tanık olabilirdiniz. Çıraklardan birisi de güveci alır, önce kasaba uğrayıp yemeğin etini içine doğratırdı. Sonra da fırına götürürdü. Öğlende de yaşça daha büyük bir çırak gidip sıcak güveci fırından alıp gelirdi. Pide için ise farklı bir protokol uygulanırdı. Öğle yemeği zamanına yakın bir saatte pidenin malzemesi (peynir, kıyma, sucuk veya pastırma; piştiğinde üstüne sürülecek tereyağı) yetişkin bir tezgahtarla fırına gönderilirdi. Malzemeyi götüren kişi fırında bekler ve pideler pişince hemen soğumadan arastaya getirirdi. Yeri uygun bir dükkânda o arastanın esnafları oturup güle oynaya fırından gelen yemeği yerlerdi.

İş yerinde yemek

Yukarda anlattıklarım çocukluk yıllarımdan kalmış anılardı. Şimdi bunlar yapılıyor mu bilmem. Şirketler ise çalışanlarına yemek vererek bu olayı başka bir boyuta taşıdılar.

İşyerlerinde çalışanlara yemek verilmesi güzel bir uygulamadır. Evden sefer tası taşıma işini ortadan kaldırmıştır. İşyerindeki yemek, çalışana sağlanan yarar paketinde ülkemizde standart bir kalem olarak yer alır. Ama çalışana olumlu etkisi, yararı, standart sözcüğü ile tanımlamanın ötesindedir, epey fazladır. Özellikle dar gelirliler için bunun önemi büyüktür. Bir de eşleri de çalışan kişiler için günde bir kez düzenli, tam teşekküllü yemek bir nimettir. Ancak yemek, vermiş olmak için verilmemelidir. Kalitesi, evden sefer tasında getirilecek yemeğin kalitesinin altında olmamalıdır. İşverenler, çalışanın yemeği kalitesinden ödün vermemelidir. Evet, kalitenin bir maliyeti vardır. Ama “Ne verirsen, onu alırsın; ne alırsan, onu verirsin” ilkesi gözden ırak tutulmamalıdır. İşim gereği çok değişik işyerlerinde yemek yemişliğim vardır. Şirketin ürün ya da hizmet kalitesinin yansımasını, çalışanlarına verdiği öğle yemeği kalitesinde hep görmüşümdür.

Yemeğin sosyal boyutu

“Yemek fişi” uygulaması ile işyerinde yemek, birçok işletmede kalktı. Neden mi? İşyeri kiralarının yüksek olduğu şehir merkezlerinde işyerinde mutfağa ve yemekhaneye bir alan ayırmanın maliyeti arttı. Bunun yanında “Esas işimize bakalım, bir de yemek ile mi uğraşacağız?” anlayışı bu kararı almakta rol oynadı. Ancak bu değerlendirmede işyerinde yemeğin bir başka boyutu unutuldu. Gün ortasında bir masa çevresinde toplanarak yemek yemek ve konuşmak güzeli bir sosyal faaliyettir. Stres dolu iş ortamından kopup yemek eşliğinde rahatlamak, güzel bir terapidir. Kişiler arasındaki ilişkileri ve oradaki takım ruhunu geliştirmeye önemli katkısı olur. Örneğin, iş sırasında, o curcuna arasında birbirini kırmış iki kişiden birisinin yemek masasında “Tuzluğu uzatır mısın?” sözü bile buzları eritmeye yarayabilir.

Son söz

Yaşadığımız Covid salgını çalışma düzenini değiştirdi. Bir kısım işletmeler evden çalışmayı benimsedi, bir kısım işletmeler normale döndü, bir kısmı da karma (hybrid) çalışma düzeni uyguluyor. Çalışma düzeni ne olursa olsun, çalışanın yemeği, işverenlerin duyarlılıkla eğilmesi gereken önemli bir konudur. “Kalbe giden yol mideden geçer” sözünü unutmamak gerekir. Birlikte yemek yemek, kurumdaki takım ruhunu güçlendirir. Yemeğin, işverene getirisi büyüktür.

Tüm yazılarını göster