Son zamanlarda Diyarbakır'da ziyaret ettiğim her sanayicinin ağzından şu üç ortak sorunu duyuyorum.. Vergiler ve girdi maliyetleri, finansa erişim, vasıflı veya vasıfsız eleman sıkıntısı.
Bunların her biri bölge sanayicisi adına tek tek ele alınması ve katkı sunulması gereken konular. Çünkü Diyarbakır'da sanayi ve sanayileşme kültürü yeni gelişiyor. Bölge sanayicisinin rekabet edebilirlik durumunu koruması için muhakkak bu konularda desteklenmesi gerekiyor. Yani işin özü ve yılladır hem bizim hem yöneticilerimizin söylediği bölgeye " pozitif ayrımcılık" uygulanması.
Yukarıda bahsettiğim ve şu anda Diyarbakır'ın üreten camiasının en büyük sıkıntısı vasıflı elemanlar konusunda yaşanan sıkıntılar. Evet genç nüfusa sahibiz ama buna rağmen asgari ücretle çalışma konusunda çokta tecrübe sahibi değiliz. Çalışan bulma konusunda sıkıntı yok, ancak vasıflı çalışan konusunda sıkıntı büyük. Hatta o kadar büyük ki , işvereni yani sanayiciyi bunaltma derecesinde.
Son olarak ziyaret ettiğim iş insanı Medeni Dilek de bu konunun en büyük mağdurlarından. Şirketi bünyesinde kuruduğu ve Fidanlık adını verdiği projesi ile geleceğine yatırım yapıyor. Liseli ve mobilya bölümünde eğitim alan gençlerin eğitimine katkı sunup onların fabrikada staj yapmalarına olanak sağlıyor. Gelecekte de bu alanda faaliyet gösteremek isteyen lise öğrencilerini fabrikası için şimdiden hazırlıyor.
Medeni Bey ve Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren birçok işveren son günlerde artan çalışan tehdidiyle karşı karşıya olduklarını söylüyorlar. Bunun temelinde ise aynı sektörde faaliyet gösteren başka firmaların yetişmiş elemanları bünyelerine katmak için yaptıkları mevcudun biraz üzerinde ki maaş teklifleri ve bunun arkasından gelen adli süreçler ve dolayısıyla yaşanan maddi kayıp kadar manevi kayıplar.
235 kişi istihdam eden Medeni Dilek, hemen hemen hergün avukatların da yönlendirmesi ile İnsan Kaynaklarının kapısını bir çalışanın çaldığını söylüyor. Çalışanların hakları konusunda çok duyarlı olmaya çalıştığının altını çizen Dilek, ama buna rağmen çalışanların bireysel meenfaatlerini ön planda tutup, üretimi sıkıntıya soktuklarını belirtiyor.
Çalışanların sürekli olarak işverene karşı bir şantaj psikolojisi içinde olduklarını söyleyen Dilek, konunun adli bir boyut kazanması durumunda ise ilgili mahkemlerin işçi hakları kadar işvereninde mağduriyetini göz önünde bulundurması gerektiğini talep ediyor.
Medeni Dilek, devlet karımızda yanımızda ve ortağımız ama mağduriyetimizde ise bize yanlız bırakıyor biz zor günümüzde de ortağımızı yanımızda görmek istiyoruz diye ekliyor.
Elçiye zeval olmaz çalışan hakları kadar işvereninde sesi olmak zorundayız.