Günümüzde uluslararası ticaret, teknolojik gelişmelere ve tedarik zinciri paydaşlarının yeni anlayış ve yaklaşımlarına göre o kadar değişti ki, kamu kurumları da yürürlükteki mevzuatı bu yeni durumlara uydurmak zorunda hissediyor kendisini.
Artık her satın alma operasyonunda, gümrük yükümlüleri idareye “bak bu malı şu birim fiyattan satın aldım. Toplam bedeli de şu. Bu değer üzerinden gümrük kıymeti de şu oluyor. Bu değer üzerinden ithalat vergilerini hesaplayalım.” diyemiyor. Bazen dış ticarete konu eşyanın özelliğinden ve pazarlama tekniğinden, bazen de satış yönteminin sıra dışı olmasından dolayı gümrük beyanı yapıldığı sırada ithal eşyasının gerçek değerini gümrüğe beyan etme olanağı bulunmuyor. Bu gibi hallerde yükümlülerin “istisnai kıymetle beyan” olanağı kendilerine sağlanmış durumda.
Gümrük Yönetmeliği’nin 53’üncü maddesine göre,
- Konsinye şekilde teslim edilen çabuk bozulabilir eşyanın,
- Gümrük kıymetine ilave edilmesi gereken, ancak ihracatçı ve ithalatçı arasındaki sözleşme hükümleri gereği söz konusu kıymet unsurları gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten sonra belli olacak eşyanın,
- Satış sözleşmesinde, fiyatın sonradan gözden geçirilmesini öngören hükümler içeren eşyanın,
- Boru hatları veya elektrik telleri ile taşınan ve depolama imkânı olmayan sürekli akış halinde olan eşyanın,
- Deniz yolu ile sıvı halde Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen ve gümrük gözetimi altında gaz haline dönüştürülerek limanda boru hattına verilen sıvılaştırılmış doğal gazın,
Gümrük kıymetinin tespitinde beyan sahibinin talebi üzerine, gümrük idaresince basitleştirilmiş usuller uygulanıyor.
Yükümlünün bu yöntemi kullanmak istediğini belirtmesi halinde, vergi tahakkuku mevcut belgelerde belirtilen kıymet esas alınarak yapılıyor. Daha sonra ortaya çıkan kıymet unsurlarının muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı gününe kadar yapılan “tamamlayıcı beyan” sonucunda gözden geçirilmiş kıymetin daha yüksek olması halinde ek vergi tahakkuku yapılıyor. Hesaplanan vergilerin daha düşük olması halinde ise fazla alınan vergiler geri veriliyor.
Yönetmeliğinin 53’üncü maddesinin 7’nci fıkrası ise şu hükümleri içeriyor: “İstisnai kıymetle beyana ilişkin tamamlayıcı beyanların süresi içerisinde verilmemesi nedeniyle zamanında ödenmeyen gümrük vergileri için eşyanın serbest dolaşıma girişine ilişkin beyannamenin tescil tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammı oranında gecikme faizi tahsil edilir ve Kanunun 241 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılır.”
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30’uncu maddesinin 9 uncu fıkrasının ikinci bendinde, “Vergi beyannamesini kanuni süresi geçtikten sonra vermiş olanlara bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden re’sen gerekli tarhiyat yapılır ve bu beyannameler re’sen takdir için takdir komisyonunu sevk edilmez..” hükmü yer almaktadır. Buna dayanılarak sonradan ortaya çıkan matrah unsurları için Katma Değer Vergisi beyannamesinin yanı sıra 2 no’lu KDV beyannamesi de verilmesi olanağı bulunmaktadır.
Yıllar boyunca bazı mükellefler KDV matrah unsurlarında beyan sonrasında çıkan farklar için 2 No’lu KDV beyannamesi ile beyanda bulunuyor ve aradaki farkı vergi dairelerine ödüyordu. Bu beyanın daha rahat yapılması amacıyla, Gelir İdaresi Başkanlığı 09.02.2022 tarihinde İnternet Vergi Dairesinden yaptığı bir açıklamada, 2 No’lu KDV beyannamesinin “Vergi Bildirimi-Tam Tevkifat Uygulanan İşlemlere Ait Bildirim-İşlem Türü” seçmeli alanına “106-İthal Edilen Malın Bedelinde, Sonradan Ortaya Çıkan Ödemeler” başlıklı bir bölüm eklendiğini bildirildi.
Bunun üzerine bazı gümrük yükümlüleri “istisnai kıymetle beyan” kapsamında sonradan ortaya çıkan gümrük vergisi matrah unsurları matraha eklendiğinde ve Gümrük Vergisi oranları sıfır (0) olan hallerde sadece KDV tutarlarında değişiklik ortaya çıktığından, eksik tahakkuk eden KDV’leri 2 No’lu KDV beyannamesi ile vergi dairelerine beyan ederek bu idarelere ödemeye başladı.
Ancak, Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/48 sayılı Genelgesi kafaları karıştırmaya devam ediyor. Genelgede, ihracatçı ile ithalatçı arasındaki sözleşme gereği miktarı gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten sona belli olacak royalti ve lisans ücretleri konusunda gümrükte ödenmeyen royalti bedeline ilişkin KDV’nin 1 veya 2 no.lu KDV beyannamesi ile vergi dairesine ödenmesi durumunda bu tutara ilişkin ek KDV tahakkuku yapılmaması gerektiği belirtilmekle birlikte, genelgenin 7’inci fıkrasında “Tespit edilecek KDV farlı ile ilgili olarak KDV Kanunu’nun 51’inci maddesi delaletiyle Gümrük Kanununun 234’üncü maddesinin uygulanması, ayrıca söz konusu vergi farkı ile ilgili olarak Gümrük Yönetmeliğinin 150’ nci maddesinin 3 üncü fıkrasında belirtilen tarihten itibaren Gümrük Kanunu’nun 193’üncü maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca faiz uygulanması gerekmektedir” deniliyor.
Bu düzenlemeler sonrası mevcut uygulama şu şekilde ilerliyor:
1- Gümrük yükümlüsü sonradan “ithal kıymeti” matrah unsurlarının ortaya çıkacağı durumlarda, gümrük idaresinin bilgisi ve izni tahtında “istisnai kıymetle beyan”da bulunuyor.
2- Bazen şirketteki muhasebe ve dış ticaret departmanı arasındaki iletişimsizlik, bazen de elektronik vergi dairesine erişimin daha kolay olması nedeniyle işletmeler bu ilave matrah unsurlarını 2 no’lu KDV beyannamesi ile beyan ederek, ek KDV tutarlarını vergi dairesi hesaplarına yatırıyor ya da bu hesaptaki alacaklarından mahsup ediyor.
3- Aynı şirket bu durumdan “istisnai beyan”ı açık bulunan gümrük müdürlüğünü de bilgilendiriyor.
4- Gümrük müdürlüğü de 2011/48 sayılı Genelge hükümlerini referans göstererek, ek KDV tahakkuku yapmamakla birlikte 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234’üncü madde hükmüne göre yükümlüye ek tahakkuk eden KDV’nin üç misli tutarında para cezası kesiyor.
Şimdi sormak gerekmez mi, hem mali mevzuatta hem de gümrük mevzuatında sonradan ortaya çıkan matrah unsurları için 2 no.lu KDV beyannamesi ile yapılan beyanların ve ödemelerin yasal olduğuna dair bu hükümler yürürlükte iken, nasıl oluyor da gümrük müdürlükleri 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234’üncü maddesine göre para cezası keser? 234’üncü maddenin bölüm başlığının adı “Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlerde Uygulanacak Cezalar” değil mi? Ek KDV tutarı vergi dairesi hesaplarına yatırıldığına göre ortada bir vergi kaybı var mı? Vergi kaybı olmadığına göre, gümrük idareleri kendilerine sonradan bildirim yapılmayan “istisnai kıymet beyanı” için 141’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre bir usulsüzlük cezası ile yetinemez mi? Bu gibi ceza kararları için vergi mahkemelerini, bölge idare mahkemelerini ve Danıştay’ı yıllarca meşgul etmek doğru mu?
Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı arasında bir protokol imzalanarak, konuyu tüm ayrıntılarıyla düzenleyen bir mevzuat değişikliği zorunlu görünüyor.