İşte Merkez’i rahatsız eden kredi tablosu bu!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ
  • İhtiyaç kredileri bir yılda yüzde 38 artınca Merkez Bankası harekete geçti ve zorunlu karşılık düzenlemesiyle soruna kaynağında çare bulmak istedi. Bu düzenlemeyle hem kredilerdeki hız azalacak, hem de daha az kaynağa ihtiyaç duyacak bankalar mevduat faizinde başlamış görünen artışa son vereceklerdir.
  • Ancak diğer yanda sekiz haftada 1.4 milyar dolar artan DTH'de yalnızca bir haftada 1.1 milyar dolarlık artış yaşandığı gerçeği var. Bileşik kaplar teorisinin ekonomide de çok geçerli olduğunu bakalım ne zaman öğreneceğiz...

Merkez Bankası bir süredir gündemde olan tüketici kredilerini frenlemeye dönük adımı hafta sonunda attı.

Zorunlu karşılık uygulamasında yapılan değişiklikle bankalar tüketici kredisi kullandırdıkları zaman bir anlamda daha fazla yükümlülük altına girecek, buna karşılık üretici kesime dönük kredilerde teşvik edilecek.

Amaç açık; vatandaşın daha fazla tüketici kredisi kullanmasının önüne kaynağında yapılacak kısıntıyla geçilmek isteniyor. Bu düzenleme sonucu tüketici kredisi kullanmak daha maliyetli hale gelecek ve kredi kullanımı böylece azalacak. En azından umulan bu.

Yapılan düzenleme Merkez Bankası ile bankalar arasında ama yansıması tabii ki kredi kullanana olacak. Bankalar daha maliyetli hale gelen kredi için kullanıcıdan en azından şimdikine göre daha yüksek faiz isteyecek, kredi kullanan vatandaş da belki bu durum karşısında daha az kredi talebinde bulunacak.

İhtiyaç kredisinde yüzde 38 artış

Bu düzenlemeyle tüketici kredilerindeki hızlı artışın önüne geçilmek isteniyor. Peki tüketici kredilerindeki artış hangi boyutlara vardı da Merkez Bankası böyle bir düzenleme yapmak durumunda kaldı dersiniz...

Merkez Bankası’nı rahatsız eden tabloya birlikte bakalım.

Toplam tüketici kredileri geçen yılın şubat sonundan bu yılın şubat sonuna kadar olan bir yılda yüzde 26 oranında 97 milyar lira artış gösterdi.

Artışı bu düzeylere taşıyan ihtiyaç kredileri. Söz konusu son bir yıllık dönemde ihtiyaç kredilerinde yüzde 38 oranında 77 milyar liralık artış gerçekleşti.

Konut kredilerinde yüzde 12 oranında 20 milyar artış var.

Taşıt kredileri ise artmak bir yana azaldı. Bu krediler son bir yılda yüzde 7 oranında 400 milyon lira kadar geriledi.

İşte Merkez Bankası’nı harekete geçiren tablonun özeti böyle. İhtiyaç kredilerinde ortaya çıkan hızlı artış Merkez Bankası’nı adım atmaya ve önlem almaya zorlamış, bu açık.

Hem zaten bu adımın işaretleri çok önce verilmeye başlanmış ve konuya Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun şubat ayı toplantı metninde de yer verilmişti. 19 Şubat’taki toplantıdan sonra yapılan açıklamada “Kredi büyümesi ve kompozisyonundaki gelişmelerin dış denge ve enflasyon üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir” denilmişti.

Mesajlar,mesajlar...

İçinde bulunduğumuz durumun özeti aktarmaya çalışalım:

Bankalara “Tüketiciye öyle eskisi kadar çok kredi açma, bak bu enflasyonu azdırabilir, dış dengemizi bozabilir, fazla sağladık diye sevindiğimiz cari denge yine açık verebilir” deniliyor. 

Vatandaşa “O kadar da açılıp saçılma, faiz düştü diye tüketici kredisine yüklenme” mesajı veriliyor. 

Reel sektöre ve KOBİ’lere “Daha ne istiyorsun, bak kredi faizini düşürdük, bankalar daha çok kredi versin diye lehinize düzenleme de yaptık, hadi artık” mesajı iletiliyor. 

İyi güzel de bankalar topladıkları parayı daha çok tüketicilere satabiliyordu.

Reel sektör kredi kullanmaya, bankalar da KOBİ’lere kredi açmaya yanaşmıyor.

Toplanan para daha az satılabilecekse, o zaman para toplamaya da gerek yok. Bunun anlamı açık. Mevduat sahibine “Kusura bakma, sana enflasyonun altında faiz vermeye devam edeceğiz” denilecek. 

Oysa şubatın son haftasında mevduat faizindeki düşüş durmuş ve çok az da olsa bir artış yaşanmıştı.

Mevduat faizi tam artıyor gibi olmuştu ki...

Ekonomide kaplar bileşiktir. Yalnızca kredi faizini düşüremezsiniz. Kredi faizi aşağı gidiyorsa mevduat faizi de gidecektir ve nitekim öyle de oldu. Hatta normal koşullarda önce mevduat faizi düşer, kredi faizi onu izler.

Ama “mevduat faizi düşerse düşsün, daha iyi ya” deme şansımız yok. O zaman tasarruf edenler cezalandırılmış oluyor ve onlar da TL tutmak yerine başka alanlara yönelebiliyor.

Banka çarkları döndürmek için paraya muhtaç, az ya da çok. O yüzden mevduat faizindeki düşüş durmuş ve şubatın son haftasında ılımlı bir artış yaşanmıştı. Ancak Merkez Bankası’nın kredi talebinin frenlenmesiyle sonuçlanacak son kararının ardından bankaların kaynağa daha az ihtiyaç duyacak olması mevduat faizlerinde yeniden çok keskin olmasa da bir düşüşe yol açabilir.

Bu arada mevduat faizi için “düşsün düşsün” diye tempo tutanlara bir hatırlatmada bulunalım. Vatandaş bankalardaki döviz hesaplarını yılbaşından 21 Şubat’a kadar olan dönemde 1 milyar 435 milyon dolar artırmıştı. 21 Şubat’tan sonraki bir haftada yaşanan artışı merak edenler çıkabilir, söyleyelim; 1 milyar 95 milyon dolar.

Sekiz haftada 1.4 milyar dolar, bir haftada 1.1 milyar dolar artış. Yorumu siz yapın!

Tüm yazılarını göster