İşte bir yıllık ‘başarı’ öyküsü!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Temmuz 2021... Bir yıl sonraya, bugüne bakan kaç kişi acaba fiyatların ve dövizin böylesine katlanıp gideceğini tahmin edebilirdi?

✔ Faizin nereden nereye geleceğini iktidar tabii ki öngörmüş, bunun sonucunda fiyatların ve dövizin artacağını da hesaba katmıştı ama herhalde onlar da böyle bir tablonun oluşacağını beklemiyordu.

Bir buçuk ay kadar sonra, 23 Eylül’de yıldönümü geliyor. İlk düğme nasıl yanlış iliklenir; piyasada işler durmasın, yeter ki canlılık olsun diye nasıl ağır sonuçlar verecek bir tercihte bulunulur; işte bunun yıldönümü... Yani Merkez Bankası faiz oranının aşağı çekilmesinin...

Yoksa, yıldönümünden daha başka bir anlama gelen ve ekonominin içinde bulunduğu durumu daha iyi ifade eden “sene-i devriyesi” kavramını mı kullansak ki...

TÜİK’in dün açıkladığı temmuz ayına ilişkin verileri hatırlayalım önce ve daha sonra büyük fotoğrafa göz atalım.

Temmuzda tüketici fiyatları yüzde 2.37 arttı ve 26 Temmuz’da yazdığım gibi bu yılın şimdiye kadarki en düşük oranı gelmiş oldu. Yedi aylık artış yüzde 45.72, son bir yıldaki artış yüzde 79.60.

Üretici fiyatları ise temmuzda yüzde 5.17, yedi ayda yüzde 70.04, son bir yılda yüzde 144.61 artış gösterdi.

Temmuz oranlarında durum bu. Önemli olan bu oranlarla oluşan son bir yıllık tablonun bize neler söylediği...

Katlaya katlaya...

Son bir yılda politika faizi ile fiyatların ve doların nereden nereye geldiğini gösteren bir tablo ve grafiğimiz var. Gidişatın nasıl olduğunu zaten biliyoruz da tekrar tekrar görmekten de zarar gelmez.

Bir yıl önce “çocuklar gibi şendik”; en azından bugünden geriye doğru bakınca “şen olmalıymışız”; faiz ve enflasyon yüzde 19 ile aynı düzeyde. Dolar deseniz, çok nostaljik kalıyor, 10 lira bile değil, 8.61! Hatta ağustos ve eylül ortalaması daha da düşük.

“Eylülde faiz indirildi, hani faiz düşünce kur yükseliyordu, dolar nasıl düşük olabilir” diye düşünenler çıkabilir. Unutulmasın faiz 23 Eylül’de indirildi, 8.51’lik eylül kuru ay ortalamasını gösteriyor.

Ay ortalaması yanıltıyor

Bu tablo ve grafiği, verilerin ay ortalamasını esas alarak hazırlamak gerekiyor. Doğrusu bu çünkü. Ancak dövizdeki ay ortalaması, kurlarda yaşanan dalgalanmanın ve bunun ekonominin tümü üstünde yarattığı olumsuzluğun görülmesini biraz engelliyor.

Bu durum özellikle aralık ayında çok belirginleşti.

Hatırlanacaktır dolar 20 Aralık’a gelinceye kadar müthiş bir hızla yükseldi ve 18 liranın üstüne çıkarak rekor kırdı. O günün akşamı açıklanan kur korumalı mevduat ve beraberinde gelen döviz müdahalesiyle ertesi günün kuru 11-12 liraya indi. Sonuçta aralıkta ay ortalaması 13.53 oldu. Ne var ki 20 Aralık öncesindeki müthiş artış fiyatlara bir kere girmiş oldu, maliyetler arttı, daha da kötüsü fiyatlama davranışları ve beklentiler bozuldu. Nitekim bunun sonucunda aralık ve ocak aylarında çift haneli rekor fiyat artışları görüldü.

Dolar ay ortalamasında 13.52 düzeyine çekilmiş olsa da ve sonraki iki ay yatay seyretse de, kasıma göre çok yüksek bir artış olmuş ve bu tüm dengeler bozulmuştu bir kere...

Çarklar döndü ama ne pahasına?

Bir yıl önceyi, geçen yılın temmuz ayını başlangıç alsak ve başlıca göstergelere 100 desek; politika faizine, fiyat endekslerine ve dolara...

Yine bir yıl önceden bugüne baktığımızı varsaysak...

Belli ki Merkez Bankası’nın politika faizini indirmeye başlayan siyasi otorite, bu faizin bugünkü düzeyini tam değilse de bir şekilde öngörüyordu. Kontrol edebilecekleri bir tek bu vardı çünkü; faiz.

Faizi indirmenin ne gibi sonuçları olacağını da elbette biliyorlardı ama bu boyuta varılacağını herhalde kestirememişlerdi. Muhtemelen, “Kontrollü bir şekilde gideriz” diye düşünüyorlardı.

Hani ilaç prospektüslerinde yan etkiler sıralanırken “sık görülen, nadir görülen” gibi ifadeler yer alır ya, anlaşılan faiz indiriminin kur ve fiyatlar üstündeki etkisinin de bu boyutta olacağı pek hesaba katılmadı.

Bir kez daha vurgulamak isterim.

Faiz indiriminin kur ve fiyatları yukarı çekeceği öngörülüyordu; bu karar, piyasa canlı olsun diye bilerek, isteyerek alındı ama yan etkinin böylesine şiddetli olacağı tahmin edilemedi.

İşler çığırından çıktı; uçan balon elden kaçtı, gitti...

Maliyet çok büyük

Faiz indiriminde gerekçe nas değildi!

Gerekçe piyasanın canlı olmasını, finans sistemine olan borçların ödenebilmesini, çarkların bir şekilde dönmesini sağlamaktı.

Bu gerçekleşti gerçekleşmeye ama maliyeti çok ağır oldu.

Bir yıl önce yüzde 19 dolayında bulunan tüketici enflasyonu yüzde 80’e çıktı. Üretici fiyatlarında yüzde 45 olan yıllık artış yüzde 145’i buldu.

Ve döviz... Başımızın belası! Bir yıl önce yaklaşık 9 lira ile 1 dolar alırken, şimdi 18 lira ile 1 dolar alabilir durumdayız. Paramızın değeri tam yarı yarıya düşmüş, erimiş!

Onların dolarları var ve biz o doların fiyatı karşısında hiçbir şey yapabilecek durumda değiliz. Gerçek bu!

Tabii ki yapılabilecekler var da, yapmak isteyene...

Tüm yazılarını göster