İstanbul finans merkezi olacaksa tarihine de sahip çıkmalı

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Galataport’ta bir sergi var, 30 Aralık’a kadar gezilebilir. Geçen hafta açılışına katılmıştım. Dostum Vahap Munyar’a “önce sen yaz, senden artanlarla ben sonra yazarım” dedim. Bu yazı, işe o yazı… İlginç olan, serginin mimarı koleksiyoner Alpay Tarhan’ın bunu gerçekleştirme amacı…

Tarhan diyor ki; “İstanbul finans merkezi olacaksa, kentin finans tarihine de sahip çıkmalı…” Doğrudur; Türkiye, 1980’den sonra banka, borsa, banker, hisse senedi, tahvili daha çok kullansa da Osmanlı’dan gelen bir finans geçmişi var ve bu geçmiş, bu sergide olağanüstü güzel anlatılmış…

DEPOLAMA, TEŞHİR ET

Böyle değerli şeyler, adanmışlıkla oluşabiliyor. Alpay Tarhan, bu işe kafayı takmış, Merkez Bankası, Halkbank ve Ziraat’ın katkılarıyla bu sergiyi oluşturmuş: “Avrupa’da her şeyin müzesi var. Bizde müzecilikten anladığımız; her şey bir yerde toplanır. Ama batıda gelir, kültür artınca çeşitliliğin arttığını gördüm.”

Aslında batıda yaşayan müzeler oluyor. Eserleri; deneyimleme imkanı da sunuluyor. Tarhan da finansın 1850’lerin ortasından itibaren gelişimini baz almış. Sigortacılık ve hisse senedi toplayarak başlamış. İyi de yapmış… Bu gezici sergiyi, yeni yılla birlikte Ankara’da yineleyecek.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Sergide neler var?

Osmanlı mirası senetler, bankacılıkta kullanılan daktilo ve telefonlar, hesap makinaları, kumbaralar, ajandalar, afişler, pullar, senetler, çekler, heykeller, damgalar, kartvizitler, sertifikalar, yazışmalar, fotoğraflar, takvimler, kartpostallar, klişeler, ofis gereçleri, mahkeme evrakları, saatler, anahtarlıklar ve kimlikler… Yazar kasadan meşhur Facit’e dek her türlü finans otomatı ve Londra’da bastırılıp ülkeye gelirken batırılan şilebin bilgisayar animasyonu…

Bizdeki müzecilik anlayışı?

Binlerce yılı aşan tarihe, kültürel mirasa ve sayısız esere sahibiz ama bizdeki müzecilik anlayışı; “depoda sakla, gelecek nesle ilet” kafasında… Bazı müzeler fotoğraf dahi çektirmiyor ve çoğu eser depolarda çürütülüyor. Bazen de depolardan çalınıp satılıyor. Oysa Afrika’daki müzeler dahi tarihini sergilemek gibi modern anlayışa sahip. Ancak bu depocu kafayı değiştirmeye başladık. Yeni müzelerimiz ve Tarhan’ın finans müzesi arayışı da bu değişimin işareti…

NOT

OSMANLI’DA FAİZ HARAMDI AMA TESBİH DEĞİL…

Söz, Alpay Tarhan’ın harikulade “Geçmişten Günümüze Finans Tarihi” sergisinden açılmışken, aklıma Osmanlı’da dinen yasak olan faizin (riba) Ziraat Bankası’nda Mithat Paşa ve diğer para vakıflarında nasıl işlediğine dair bilgilerim geldi. Bugüne ışık tutması açısından ilginç olabilecek 2 örnek:

MEVDUAT AÇARKEN; Bankaya 100 altın veriyorsun, banka da sana 5 altın değerinde kehribar tesbih hediye veriyor. Vade sonunda altınlarını almaya gidiyorsun, tesbihi de 5 altın karşılığında bankaya geri satıyorsun. (%5 mevduat faizi ama adı faiz değil)

KREDİ ALIRKEN; Bankadan 100 altın kredi istiyorsun. Banka da sana “şu 12 altın değerindeki at koşum takımını” satınalma şartı getiriyor. Bu; nadide kumaş da olabilir. Vade sonunda 100 altını geri veriyorsun fakat 12 altın değerindeki koşum takımını da bankaya hediye ediyorsun. (%12 kredi faizi ama adı faiz değil)

Tüm yazılarını göster