TÜİK pazartesi günü 2023 Aralık ayı işgücü istatistiklerini açıkladı. Kimimiz alkışladı, kimimiz kaygılandı. Aynı rakamlar farklı şekillerde yorumlanabilir mi? Yorumlanır. Mesela işgücü istatistiklerine bakanlar bardağın hem dolu hem de boş taraflarını görebilirler.
Rakamlar bize özetle diyor ki;
- Türkiye’de kurumsal olmayan nüfus yani üniversite yurtları, yetiştirme yurtları, huzurevi, özel hastane, hapishane ve kışla gibi yerlerde ikamet edenler dışında kalan nüfus geçen yıl 581 bin kişi artmış.
- Buna karşın işgücü yani çalışma çağında olup da bu dönemde çalışan ve çalışmak isteyenler 52 bin kişi azalmış ve 35 milyon 154 bin olmuş.
- Ekonomi ise önceki yıla göre 483 bin kişiye daha fazla istihdam yaratmış ve toplam istihdam 32 milyon 56 bin olmuş.
- Hal böyle olunca işsiz sayısı 535 bin kişi azalarak 3 milyon 98 bine inmiş. İşsizlik oranı da yüzde 10,3’ten 8,8’e gerilemiş.
Buraya kadar her şey iyi görünüyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın dediği gibi aralık ayı istihdamımız 32 milyon kişiyi geçerek bugüne kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış, işsizlik oranı ise Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 10,1’in altında gerçekleşmiş.
Ancak ekonomistlerin takip ettikleri başka göstergeler de var. Onlar diğerleri kadar parlak değil, aksine bozulma var.
Bunlardan biri de zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsiz sayısının toplamından oluşan atıl işgücü oranı. “Zamana bağlı bağlı eksik istihdam” dedikleri referans haftasında istihdamda olan, ancak 40 saatten daha az süre çalışmış olup, daha fazla süre çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu takdirde daha fazla çalışmaya başlayabilecek olan kişiler. “Potansiyel işgücü” ise referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla, iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar.
“İşsiz”den kastedileni ise çok iyi biliyoruz. Çalışma çağında olup da referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar.
İşte bu üçünün toplamına göre hesaplanan atıl işgücü oranı 2022 sonunda yüzde 21,4’ken 2023 sonunda 24,7’ye yükselmiş. Sadece daha fazla çalışmak istedikleri halde 40 saatten az iş bulanlarla eşe dosta ricada bulunmaktan İŞKUR’a başvurmaya kadar türlü aktif iş arama kanallarını kullanıp iş bulmayan işsizlerin toplamından hesaplanan oran ise 2022’deki yüzde 14,9’dan geçen yıl yüzde 16,4’e yükselmiş.
Toplam istihdam ve toplam işgücü artmış ve işsizlik ise gerilemiş. Türkiye’de işsiz sayısı üç milyona inerken, geniş tanımlı işsizlik mağduru sayısı 9,7 milyona çıkmış. İşte bundan dolayıdır ki; DİSK gibi sendikalar rakamlara bakarak “İşsizlik patlaması yaşanıyor” derken, ekonomi yönetimi işsizliğin önceki yıla göre azalmasına odaklandı.
Atıl işgücü oranı ihmal edilmesi gereken bir detay değildir. Ekonomideki gidişata, büyümenin istihdam yaratıp yaratmadığına ve uygulanan politikaların işgücüne olan etkisine dair fikir verir. Ekonomist Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz’ın sosyal medya paylaşımında dediği gibi “Belirli bir süre daha istihdam imkânı yaratılamazsa iş arayanlar iş bulma ümitlerini kaybedeceklerinden herhangi bir istatistiki veride yer almayacaklar. İş aramaktan hatta çalışmaktan vazgeçenlerin sayısı her geçen gün artıyor.”