İşsizlik gerçekleri

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Korona krizi yüzünden işsizliğin nasıl arttığını ve giderek daha da nasıl artacağını yazarken kullandığımız veriler TÜİK'in resmi verileri. İsteyen TÜİK'in web sayfasını biraz incelerse bu verilere kolaylıkla ulaşabilir.

İşsizlik artışının abartıldığını söyleyenler kendilerine şu soruları sormalı:

✔ Evinize temizliğe en son ne zaman gelen oldu?
✔ Berbere son olarak ne zaman gittiniz?
✔ Arkadaşlarınızla dışarıda en son ne zaman birlikte yemek yediniz?
✔ Türk kahvesini dışarıda son olarak ne zaman içtiniz?

1- İşsiz sayısının ulaştığı düzeyi yazmak, bir maç sonucunu yazmaktan farklı değildir. Dile getirilenler sonuçta gerçek bir durumdur, ikisi de habercilik açısından değil suç, kabahat olarak bile nitelenemez. Tam tersine olan biteni yazmamak işini hafife almak ve okuyucuya saygısızlık etmektir. Ama birileri “Daha önce 4-0 yenilmiştik, şimdi 2-0 yenildik” diye teselli bulmaya çalışabilir; yine birileri işsiz milyonları görmeyip, göremeyip ekonomiyi borsa gibi, döviz gibi birkaç finansal göstergeye indirgeyip onlardaki günlük iyileşmelerle avunarak işlerin iyi gittiğini yazabilir. Bu onların tercihidir.

2- Türkiye’de işsizliğin tırmanıyor olması elbette korona yüzündendir, zaten aksini söyleyen yok.

3- Ama işgücü piyasamızın sorunlu olduğu da bir gerçektir. Geçen yıl önemli bir istihdam kaybı yaşayan ve işsizliğin yüzde 13.7’ye tırmanmasına engel olamayan Türkiye, bir de korona darbesi yemiş ve işsizlik daha da tırmanmıştır.

4- Dün yazdığımız 1.4 milyon işsiz artışı yalnızca sokağa çıkması yasaklandığı için işe gidemeyenlerden kaynaklanan bir sayıdır. İşverenler çıkıp “Bu elemanlarımız sokağa çıkamadığı için işe gelemiyor, ama biz onların ücretlerini ödüyoruz” diyebiliyor mu, öyleyse sayısı hemen aşağı çekmeye hazırız. Ya da bu durumda olanlara dönük bir devlet katkısı varsa, yine aynı düzeltmeyi yaparız.

5- Son verilere göre 4.4 milyon olan işsiz sayısına bu 1.4 milyonun eklenmesiyle toplam işsiz sayısı 5.8 milyona ulaşmıştır ve bu sayıya göre işsizlik oranı yüzde 18’i bulmaktadır. Bu verileri biz derliyor değiliz; TÜİK’in web sayfasını açma zahmetine katlanan herkes bu verilere kolaylıkla ulaşabilir.

6- 1.4 milyonun yalnızca sokağa çıkamayanlar yüzünden oluşan işsizler olduğunu belirttik. İşsizliği artıran yalnızca bu durumdakiler değil. İşsizlik hem korona yüzünden kapatılan işyerlerinde çalışanlar, hem de talep düşmesi, üretimin aksaması gibi nedenlerle kapanan ya da üretimine ara veren işyerlerinde çalışanlar yüzünden artıyor.

7- Kapanan ya da ekonomik zorluklar yüzünden çalışma süresinde kısıntıya gitmek durumunda kalan işyerleri çalışanları için kısa çalışma ödeneği başvurusu yapabiliyor. Arkadaşım Hüseyin Gökçe gazetemizde dün yazdı. Bu ödenek için 70 bin işyeri bir milyon çalışanı için başvuruda bulundu. Bu demektir ki kapalı işyerlerinde en az bir milyon kişi işsiz kalmış durumda. En az dememizin nedeni de şu; bu ödenekten yararlanmanın daha önce belli süre sigortalı çalışmış olmak gibi belli koşulları var ve bu koşulları yerine getiremeyenlerin destek alması söz konusu değil. O yüzden işini kaybeden herkes bu olanaktan yararlanamıyor. Bir milyon kişi için bu nedenle en az diyoruz.

8- Koronanın yol açtığı ekonomik krizden dolayı kaç kişinin işini kaybettiğini ve kaybedeceğini tam olarak bilmek mümkün değil. Normal dönemlerde bile TÜİK’in açıkladığı işgücü istatistikleri sonuçta bir anket çalışması sayılır. Bire bir herkes sayılıyor değil ki... Şu anki işsizlikle ilgili de ancak tahmin yürütmek mümkün. Tahmin dayanaklarımızdan biri de İçişleri Bakanlığı'nın korona tedbirleri genelgesi kapsamında geçici süreyle faaliyetine ara verilen işyerleriyle ilgili açıklaması. Bakanlığın yaptığı açıklamada yaklaşık 150 bin işyerinin kapandığı belirtildi. Üstelik bu açıklama yapıldığında lokanta, berber ve kuaförlerle ilgili karar alınmamıştı. Lokantaların yalnızca dışarıya servis yapabilmesine olanak verecek şekilde çalışabilir olması da hiç kuşkusuz çok sayıda çalışanın bir süreliğine de olsa işini kaybetmesi sonucunu doğurdu. Belki şimdi sayı 200 bini buldu. Buna göre her işyerinde ortalama 10 kişinin çalıştığı varsayılsa 2 milyon işsiz demektir.

9- Sokağa çıkamayanlar yüzünden 1.4 milyon artan işsize yaklaşık 2 milyon da kapalı işyerlerinden kaynaklanan işsizlik eklendiğinde ulaşılan sayı 3.4 milyonu buluyor.

10- Kaldı ki 18-19 yaş grubundaki istihdamda olan 721 bin gencin tümünün sokağa çıkmaya elverişli koşulları taşıdığını varsayıyoruz. Yani bu gençler ya devlet memuru olacak ya sigortalı çalıştığını belgeleyecek ya da tarım işçisi olduğuna ilişkin belge taşıyacak. Türkiye’de bu yaş grubunda çok sayıda sigortasız çalışan bulunduğuna göre aslında 721 bin gencin bir kısmını daha işini kaybedenler sınıfına ayırmak gerek.

11- Turizm sektöründe sezonda yaklaşık 1 milyon 250 bin kişinin çalıştığı ifade ediliyor. Şu da biliniyor; tesisler hiç iş yapmasalar bile kabaca yüzde 10 eleman tutmak durumunda. Bu yıl sektör ölü bir sezon yaşayacağı için yaklaşık 1.1 milyon kişinin işsiz kalacağı tahmin ediliyor.

12- Dün de yazdık; hizmetler sektöründe çalışan sayısı 16 milyon kişi. Turizmdeki tıkanıklık doğrudan bir milyondan fazla kişiyi, dolaylı olarak da belki yüz binlerce kişiyi işsiz bırakacak. Dolayısıyla ağırlıkla hizmetler sektöründe olmak üzere 4 milyon kişinin işsiz kalması şaşırtıcı olmayacak.

13- Yaş sınırlaması yüzünden sokağa çıkamadığı için çalışamayanların sayısı 1.4 milyon kişi. İşini kaybetme olasılığı çok yüksek olanların sayısı 4 milyon kişi. Son verilere göre mevcut işsiz sayısı 4.4 milyon kişi. Yani koronanın yol açtığı ekonomik kriz kısa sürede sona ermezse, ki böyle bir beklenti yok, bir süre sonra yaklaşık 10 milyon işsizimiz olacak. Bu da çalışmak isteyen her üç kişiden birinin işsiz kalması demek.

14- Koronanın yol açtığı işsizlik sorunu elbette yalnızca Türkiye’yi etkilemiyor. Devletin işini kaybedenlere iş vermesi gerektiği gibi bir öneri de gündeme getiriliyor değil, böyle bir şey olamaz zaten. İstenen ve beklenen devletin adeta beş parasız kalan vatandaşının daha fazla yanında olması.

Tüm yazılarını göster