Aralık 2023 işgücü verileri açıklandı. Aylık veri çok fazla oynaklık gösteriyor. Bu nedenle (mevsim etkilerinden arındırılmış) üçer aylık ortalama değerleri ele alacağım. Önce olumlu taraftan işe başlayayım. İşsizlik oranında belirgin bir düşüş var. Trump’ın tweet mesajlarının tetiklediği ‘Rahip Brunson’ krizinde yüzde 14 (2019’un üçüncü çeyreği) ile zirveye ulaştıktan sonra neredeyse kesintisiz baş aşağıya gitti. 2023 son çeyrek ortalaması yüzde 8,8. Yeni işgücü verileri Ocak 2005’ten bu yana var. Şimdiye kadar gözlenen en düşük çeyreklik işsizlik oranı 2012’nin ikinci çeyreğinde: Yüzde 8,1. Dolayısıyla, son on dokuz yılın en düşük işsizlik oranına yaklaşmış durumdayız.
Ancak daha geniş tanımlı işsizlik oranına bakınca tablo değişiyor. Bu tanımların en genişi ‘atıl işgücü oranı’. İşsiz sayısına iki grup eklenerek hesaplanıyor. Birinci grupta haftada kırk saatten az çalışan ama daha fazla süre çalışmak isteyenler yer alıyor (zamana bağlı eksik istihdam). İkinci grup ise potansiyel işgücü olarak tanımlanıyor. TÜİK bu grubun “referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla, iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişilerden” oluştuğunu belirtiyor.
Atıl işgücü oranı hem çok yüksek (yüzde 22,9) hem de son dönemde artıyor. 2022’nin son çeyreğine kıyasla işsizlik oranı 1,4 puan düşmüşken, atıl işgücü oranı 2 puan yükselmiş durumda. Sadece son bir yıla özgü de değil bu garip durum. Atıl işgücü oranı verisi Ocak 2014’ten bu yana yayınlanıyor. 2014’ün ilk çeyreği ile karşılaştırıldığında, işsizlik oranı 0,6 puan daha düşük ama atıl işgücü oranı 5,1 puan daha yüksek. Atıl işgücü yerine işsizler ile normal (40 saat) çalışmayı isteyenlerin toplamına bakarsak da kötüleşme ayan beyan ortada: Bu iki grup dikkate alınarak hesaplanan ‘zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı’ aynı dönemde yüzde 11,9’dan yüzde 15’e yükselmiş: tam 3,1 puan artış.
Olumlu ile olumsuzun arasında bir yerde de istihdam oranı yer alıyor. Farklı işsizlik oranı tanımlarına kıyasla işgücü piyasasındaki gelişmeleri daha iyi özetlediği söylenebilir. Zira işgücüne katılma tercihinden etkilenmiyor. Doğrudan istihdamın çalışabilir yaştaki nüfusa oranını gösteriyor. 2005’ten bu yana en düşük olduğunda yüzde 39 değerini almıştı ve küresel krizin etkisini yansıtıyordu (2009 ikinci çeyrek). Şu anda bu değer yüzde 48,5. Önemli bir artış var. Öte yandan, biri mevcut durumu öteki yapısal bir durumu yansıtan iki sorun var. Birincisi, istihdam oranı 2022’nin son çeyreğinden bu yana yerinde sayıyor (sadece 0,3 puan arttı). İkincisi, çalışma yaşındaki nüfusumuzun yarısını bile istihdam edemiyoruz.
Yapısal düşük istihdam oranı sorununu bir tarafa bırakırsak, başlıktaki sorun hala yanıt arıyor: İşsizlik oranı arttı mı azaldı mı? Nereden baktığınıza bağlı. Kısa yanıtım şu: Salt işsizlik oranındaki düşüşe bakıp işgücü piyasasında işlerin rayına girdiğini ileri sürmek mümkün değil.