Suriyeli sığınmacılar… Gelin öncelikle sınırlarımızı çizelim. Uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hakları gereği, Türkiye’nin sığınmacılarını geri gönderme olanağı yoktur. “Zulme uğrama riski altında bulunan kişileri geri göndermeme” şartının altına imza koymuş bir Türkiye’nin bunu yapma şansı yoktur. Ancak onlar isterse gidebilirler. Birleşmiş Milletler mülteciler yüksek komiserliği kararıyla üçüncü bir ülkeye nakilleri ise, her zaman mümkündür. Türkiye için gerçekten içinden çıkılması zor bir durumdur.
Ülkede orta direk, tam anlamıyla yerle birdir. Bugün için Suriye’nin gelir dağılımında sadece, çok fakirler ve çok zenginler bulunuyor. Savaş, her ülkede olduğu gibi, Suriye için de derin yıkımlarla birlikte geliyor. Suriyeliler için yapabileceğimiz iki şeyin altını çizelim. Bunlardan ilki ülkelerine geri dönmelerini sağlayabilmek, ikincisiyse 4,5 milyon insanı toplumumuza entegre etmek.
www.multeciler.org.tr internet sitesinde yer alan açıklamalara göre, Türkiye’de yer alan Suriyeli sığınmacıların Haziran 2020 büyüklüğü, 3 milyon 585 bindir. Bu rakamın sınırdan kontrolsüz geçenleri içermediğini biliyoruz. Çilvegözü ve Karkamış sınır kapılarının dışında, uçsuz bucaksız Suriye sınırımız bulunuyor. Buralardan sızmalar olduğunu yöre halkından sık sık duyuyoruz. İşte bu nedenle bence TBMM tutanaklarında sözü geçen 4 milyon 500 bin mülteci rakamı gerçeği daha iyi resmedebilecektir. Türkiye’nin iş gücü karakteristikleriyle Suriye’ninkileri bir an için eş kabul edelim. Yani, nüfusun bütünü içerisinde aynı oransal paylaşımların bulunduğunu varsayalım. 3 milyon 373 bin kadarı, 15 ile 65 yaş arasındaki çalışanlar Suriyeli nüfusu olacaktır. Bunun da 1 milyon 590’i iş gücünde, 1 milyon 782 bini iş gücü dışında kalacaktır. Türkiye’nin potansiyel asgari ücretli istihdamı, Suriyeli sığınmacıların içinden kayıt dışı çalışmayı tercih edenlerle doldurulmaktadır. Böylece iki temel akıbetle de yüzleşmek zorunlu kalıyoruz. Bunlarda şöylece özetlenebilir:
i) Suriyeli istihdam resmi kayıtlarda yer almıyor olsa da, işverenin esnek çalışma saatleri ve işin zor koşulları karşısında istekli Suriyeli çalışanlar, bizim yaratabildiğimiz istihdamın bir kısmını silip süpürebilmektedir.
ii) Bu kez de Suriyeli sığınmacılar, bizim işsizlerimizle aynı kaderi paylaşmak zorunda kalacaklardır. Nisan 2020 TÜIK rakamlarıyla konuyu bağlayalım. Nisan’da 25 milyon 614 bin istihdamımız, Suriyelilerin istihdamı ikame kabiliyetiyle birleşerek, 24 milyon 228 bine düşmüş tahmin edilebilir. Öte yandan Suriyeli işsizler de bizim işsizlerimizle aynı dertten muzdariptirler. Avrupa Birliği’ne “Batı sınır kapılarımızı açıyoruz” dediğimizde, Batı sınırlarımıza sığınmacı göçü olmuştu. İşsizleri en son umuda yolculuklarında görmüştük. TUİK’in Nisan 2020’deki %12.85 işsizliği çok tartışılmıştı. Daha da çok tartışılacak gibidir. Elimizdeki TÜİK rakamlarından yola çıkalım ve kabaca da olsa, Suriyeli sığınmacıların etkisini görelim: İş gücü rakamlarımız üzerindeki sığınmacı etkisi, işsizlik oranımızı %14.11’e taşır. Yani %9.82 artar.
Suriyeli sığınmacılarla iş olanaklarımızı paylaşıyoruz. Ekmeğimizi de aşımızı da bölüşüyoruz. Projeksiyon, öngörü, tahmin, yaklaşık hesap ya da varsayım bazlı modelleme şanslarımız var. Buna rağmen, neden hesaplarımızda yer alamıyor?