İşsiz sayısı 5.8 milyon, işsizlik yüzde 18

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

20 yaşından küçükler için getirilen sokağa çıkma yasağını çalışan gençler için esnetmek zorunda kaldık. Ama yine de 18'den küçükler ve 65'ten büyükler için uygulanan yasak işsiz sayısının 1.4 milyon artmasına, işsizlik oranının yüzde 18'i bulmasına yol açtı.

Ne var ki işsizlik artıyor diye sokağa çıkma yasağından vazgeçilemez. Tam tersine bu yasak genişletilmeli. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Özlü'nün sözünü kamu spotu yapmalı: "Evde oturup televizyon izlemek, yoğun bakımda tavanı izlemekten iyidir."

Son açıklanan aralık ayı verisine göre toplam işsiz sayımız 4.4 milyon düzeyinde bulunuyordu. Bu sayının korona krizinin etkisiyle nerelere vardığını tam olarak bilemiyoruz ve geçenlerde de (2 Nisan) yazdığımız gibi içinde bulunduğumuz günlerin düzeyini ancak 10 Temmuz'da yapılacak açıklamayla öğrenebileceğiz.

Ancak bugün itibarıyla işsiz sayısının en az ne kadar olduğunu hesaplama şansımız var.

Öyle hareketli günler yaşıyoruz ki, hesapladığımız bir sayı anında değişiveriyor. 4.4 milyon olan işsiz sayısı 65 yaşından büyüklerin ve 20 yaşından küçüklerin sokağa çıkmasının yasaklanmasıyla birlikte bir anda 6.5 milyona fırladı.

Ancak İçişleri Bakanlığı'nın 18-20 yaş grubunda bulunanlardan belli koşulları taşımakta olan çalışanlar için bu yasağı kaldırmasıyla birlikte işsiz sayısı yeniden değişti.

18-20 yaş grubunda çalışmakta olanların tümünün kayıtlı çalıştığı ve sokağa çıkabileceği varsayımına göre işsiz sayısı 5.8 milyona geriledi.

6.5 milyon işsize göre yüzde 20 olarak hesaplanan işsizlik oranı da 5.8 milyon işsize göre yüzde 18'e indi.

1.4 milyon artış var

İşsiz sayısında en az 1.4 milyon artış var. Bu artış ekonomik nedenlerle değil, sokağa çıkma yasağı yüzünden oluşmuş durumda.

Bu cümlemiz sokağa çıkma yasağına karşı olduğumuz şeklinde yorumlanmamalı. O konuya ayrıca değineceğiz.

Girişte de belirttik; 20 yaşından küçüklerin sokağa çıkmasına yasak getirilmesi bir anda 1.6 milyon gencin işsiz kalmasına yol açtı. Bu gençlerin 323 bini zaten işsizdi, gerçek anlamda artış 1.3 milyon oldu.

65 yaş üstünde bulunan ve sokağa çıkma yasağından ötürü işe gidemeyen 853 bin kişiyle birlikte işsiz sayısı 2.1 milyon kişi artmıştı.

İşte bakıldı ki bu gençler arasında devlet memurları var, sigortalı çalışanlar var, bunlara durumlarını belgelemeleri kaydıyla sokağa çıkma izni verildi. Yaş sınırı da 18-20 arası.

Kapalı olan işyerleri hesaba dahil değil

Sokağa çıkması yasak olanların bir kısmı işyerlerinin kapatılması yüzünden işlerini belki zaten daha önce kaybetmişti.

Kapatılan işyerlerinde çalışan ve şu dönemde işini kaybeden 20-65 yaş grubunda kaç kişinin bulunduğunu da tam olarak bilmiyoruz. Bu konuda yalnızca tahmin yürütmek mümkün.

Aralık ayı verilerine göre hizmetler sektöründeki toplam istihdam yaklaşık 15.9 milyon. Kapatılan işyerleri yüzünden bu istihdam dörtte bir azalsa 4 milyon kişi eder. Hele hele bu yıl turizmin neredeyse hiç olmayacağı düşünülürse...

Sokağa çıkma yasağı ne kadar sürer ya da kapsam daha da genişler mi, bilemeyiz. Ama görünen şu an itibarıyla yaklaşık 5.5 milyon kişinin işini kaybetmiş olduğudur.

5.5 milyon yeni işsiz demek, işsiz sayısının 10 milyona yaklaştığı anlamına gelir. Bu da yüzde 30'u bulan işsizlik oranı demektir.

Sokağa çıkma yasağı, hemen; ama nasıl?

Belli yaş gruplarının sokağa çıkmasının yasaklanması bu kişilerin en azından bir süre işsiz kalması sonucunu doğurdu. Bu kişilerin çoğu bu sürede para kazanamayacak.

Peki sokağa çıkması devlet eliyle yasaklanan bu 1.4 milyon kişiye ekonomik yönden bir destek var mı, yok.

Tamam iş yeniden bulunur, para yeniden kazanılır; içinde bulunulan durum ölümden beter değil tabii ki. Ama "Şu yaş grubundakiler dışarı çıkmayacak" diyen kamu otoritesi, o grupta yer alan ve çalışan insanların karnını doyurmak zorunda.

Sokağa çıkma ve seyahat yasağını aşama aşama genişletiyoruz. Ama hala çok büyük bir kesim dilediğince dışarı çıkıyor ve bazıları şımarık çocuklar gibi evde oturamadığını, sıkıldığını söylüyor.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Tevfik Özlü'nün bir sözünü kamu spotu yapmak gerek:

"Evde oturup televizyon izlemek, yoğun bakımda tavanı izlemekten iyidir."

Ama olmuyor, insanları evde tutmak mümkün olmuyor. Yalnızca bizde değil, birkaç ülke hariç tüm dünyada durum böyle.

Çerçevesi çizilmiş bir şekilde tüm Türkiye'yi evde tutacak adımları atmak şart oldu. Ama bunu yapmak için devletin sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirebilmesi ve insanların kaybettikleri gelirlerini telafi edebilecek durumda olması gerekiyor.

Gidişatın tatsız olduğunu, hastalığın giderek yayılacağını ve ölümlerin artacağını yöneticiler görmüyor olabilir mi; elbette onlar da görüyor ama şu parasızlık yok mu, gözü kör olsun!

Tüm yazılarını göster