Orhan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Orhan, 10-12 yıl kadar önce ABD’deki fabrikalarında toplantılarını, görüşmelerin yaptı. Akşam, ABD’deki yönetim ekibi Orhan’ı yemeğe götürdü.
Garson mönüde olanları anlatırken “levrek” tavsiye etti:
-Bu akşam size levrek öneriyorum…
Murat Orhan Türkiye’deki alışkanlıkla sordu:
-Çiftlik mi, deniz levreği mi?
Garson hiç tereddüt etmeden yanıtladı:
-Elbette çiftlik…
Orhan, levrek ısmarlayıp, ekibe döndü:
-“Çiftlik mi, deniz mi?” diye öylesine sordum zaten…
Murat Orhan’dan bu öyküyü dinleyince Çeşme’de Yaşar Holding’in balık çiftliğini gezerken dönemin Yaşar Holding Tarım, Hayvancılık ve Balıkçılık Grubu Başkanı, İzmir Su Ürünleri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Girenes’in anlattıklarını anımsadım:
-Ülkemizde tezgaha çıkan levrek ve çipuranın yüzde 95’i denizdeki çiftliklerde yetişir.
Geçen hafta Ozan Özkan ve Ozan Öcal, bir grup meslektaşımla danışmanlığını yeni üstlendikleri Mavi Balık’ın patronu Yüksel Parlak’la buluşturdu.
Buluşmaya giderken arşivi taradım, rahmetli Güngör Uras’ın Milliyet’te 26 Ocak 2013’te Ali Rıza Kardüz imzasıyla yayınlanan yazısını okudum:
Yüksel Parlak, ABD’de bilişim-bilgisayar eğitimi aldıktan sonra 2009 yılında Mavi Balık’ı babası Mehmet Parlak’la birlikte yönetmeye başladığını bildirdi:
-Babam 75 yaşında. Hem marketle, hem de Mavi Balık’la ilgileniyor. 28 yıldır aynı yerdeyiz. Mutfağımızı dünya mutfağı ile harmanlıyoruz.
Günlük 12-13 çeşit balık bulundurmaya çalıştıklarını belirtti:
-Yaz aylarında misafirlerimizin yüzde 60’ını yabancılar oluşturuyor.
28 yılda müşteri profilinde önemli değişiklikler olduğunu şu örnekle anlattı:
-Yeni kuşak ısrarla “Deniz Levreği” sormuyor. Deniz ve çiftlik levreğinin ayrımını da pek yapamıyor.
Yüksel Parlak’ın bu sözü üzerine hem Murat Orhan’ın 10-12 yıl önce ABD’de yaşadığı öykü, hem de Hasan Girenes’in sözleri aklıma geldi:
Yüksel Parlak, Mavi Balık’ın terasından çevresine baktı:
-Biz buraya ilk geldiğimizde iki yanımız da boştu. Bir tarafa Mandarin Hotel yapıldı. Diğer tarafta da Çolakoğlu ailesinin evi var. Onun biraz ötesine de Les Ottoman Otel yapıldı.
Ardından ekledi:
-Mandarin ve Les Ottoman, bulunduğumuz hattın değerini artırdı.
İşlerin temposunu sorduk, şu yanıtı verdi:
-Henüz pandemi öncesine dönebilmiş değiliz. Pandemi öncesi ortalama 250 kuver yaparken şimdi ortalama kuver 180 dolayında seyrediyor.
Yüksel Parlak’ın gözlemlediği müşteri davranışına bakılırsa, balık restoranlarında “levrek ve çipura deniz mi, çiftlik mi?” sorusu yavaş yavaş ortadan kalkacak gibi görünüyor.
Tezgaha çıkan levrek ve çipuranın yüzde 95’inin denizdeki çiftliklerde üretilmiş olması zaten bu sorunun anlamsızlaştığını ortaya koymuyor mu?
YÜKSEL Parlak’a, restoranın adını “Mavi Yeşil” şeklinde anımsadığımı belirttim, anlattı:
-Babam 1995’te bu mekanı açarken önü deniz, arka tarafı orman diye “Mavi Yeşil” adını benimsemiş. Ancak, 2000 yılından itibaren adımızdan “yeşil”i kaldırdık. Sadece “Mavi Balık” olarak yola devam ediyoruz.
Bunun nedenini de paylaştı:
-“Mavi Yeşil” adını tescil ettirmeyi atlamışız. İzmir’de daha sonra açılan “Mavi Yeşil” adlı kafe, tescili yaptırmış. Bizim kullanmamıza itiraz etti. Daha eski idik ama tescil yaptırmadığımız için ismi değiştirdik.
MAVİ Balık’ın patronu Yüksel Parlak, mekanın İstanbul Boğazı’nda önemli manzara avantajına sahip olduğunu vurguladı:
-Müşterilerimiz etkilemek istedikleri misafirlerini buraya getiriyor. Bunlar özellikle yabancılarla iş görüşmeleri olabiliyor. Böyle bir ortamda anlaşma sağlamak sanıyorum daha kolay oluyor.
Ardından evlilik tekliflerini örnek gösterdi:
-Burada yılda ortalama 50 dolayında evlilik teklifine tanık oluyor, ev sahipliği yapıyoruz.
BİRLEŞMİŞ Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, İtalya’dan önceki günkü Corriere Della Sera Gazetesi’nin birinci sayfası ile iç sayfalarından fotoğraf gönderdi.
Birinci sayfada logo üstü başlıklardan biri şöyleydi:
Gazetenin bu başlıkla kastettiği isim Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu’ydu. Babası Bülent Bulgurlu Norveç’te yaşarken Oslo’da doğan Hakan Bulgurlu için Corriere Della Sera bu tanımı kullanmıştı.
Sayfaların fotoğrafını Hakan Bulgurlu’ya gönderdim. Şu yanıt geldi:
-Whirlpool Avrupa birleşmesiyle ilgili proses devam ediyor. Bütün Avrupa’da çok ciddi fabrika ve yatırımları devralıyor olacağız.
Bu yılın ocak ayı ortasında Koç Holding ve Arçelik, önemli bir ortaklığa imza attı. Arçelik ve yüzde 100 bağlı ortaklığı Ardutch B.V. ile Whirlpool Cooperation ve sahibi olduğu Whirlpool EMEA Holdings LLC arasında anlaşma imzalandı:
Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, imzalar atıldıktan sonra şu mesajı vermişti:
-Etki alanımızı İngiltere’den Hindistan’a, Güney Afrika’dan ABD’ye uzanan küresel ölçekte başarı hikayeleri ile güçlendirmeye devam ediyoruz.
Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu da mesajı şöyle perçinlemişti:
-Arçelik’in bu adımla global etki alanını genişleterek, başarılarına ivme kazandıracağına inanıyoruz. Arçelik ev teknolojileri alanında dünya çapında zirveye doğru ilerliyor.
Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu da öngörüsünü şöyle paylaşmıştı:
-Ev teknolojileri alanında köklü iki şirketin güçlerini birleştirerek, üretimdeki uzmanlıkları, güçlü tedarik zincirleri, etkin distribütör ve satış ağları, marka çeşitliliği, inovatif ürün gamlarıyla yeni fırsatları yakalayacağına inanıyorum.