Birincisi; Türkiye İsrail’e silah satmıyor. Zaten İsrail’in bizden alacağı silahlara ihtiyacı var mıdır, o da tartışılır.
İkincisi; Türkiye İsrail’e silah satmıyor ama sanki silah satıyormuş gibi görünüyor. İşte dikkat çekmeye çalıştığım ve bir tanım değişikliğine gidilmesi gerektiğini vurguladığım yön bu.
İsrail’e silah satmıyoruz ama sattığımız bazı ürünler dış ticaret verilerinde silah grubunda yer alıyor. Bu, uluslararası alanda Türkiye’nin elini zayıfl atan bir etken haline dönüşebilir.
Hem İsrail’e karşı en sert tepkiyi gösteren ülkelerden biri olacaksınız, hem de üstelik savaş sürerken bu ülkeye silah satıyor görüneceksiniz; olmaz!
93’üncü fasıl
İhracat ve ithalatın fasıl adı altında gruplarda toplandığını biliyoruz. İşte sıkıntı yaratan da 93’üncü fasıldan bu ülkeye yaptığımız ihracat.
Nedir bu 93’üncü fasıl:
“Silahlar ve mühimmat; bunların aksam, parça ve aksesuarı.”
İşte Türkiye savaşın hüküm sürdüğü ekim ayında İsrail’e bu fasıl kapsamında 105 bin dolarlık ihracat yaptı. Zaten tutar hiç önemli değil, ekim ayında bu ülkeye yapılan toplam 328.4 milyon dolarlık ihracat içinde bu tutar yalnızca on binde 3 gibi çok önemsiz bir yere sahip. 10 bin dolarlık ihracatın yalnızca 3 doları, olsa ne olur, olmasa ne olur!
Ama savaş sürerken bu başlıkta yapılan ihracatın, tutar ne olursa olsun, adı kötü!
Peki gerçekte sattığımız ne?
Girişte de belirttim, biz İsrail’e aslında silah satmıyoruz; silah başlığında yer alan bazı ürünleri satıyoruz.
Bu ürünlerin ne olduğuna geçmeden önce, bu verilerin kaynağını açıklamakta yarar var. Kimse çok gizli bir veriyi ifşa ettiğimizi düşünmesin.
Bir kere bu veriler gizli değil zaten, herkese açık ve TÜİK’in web sayfasında yer alıyor.
TÜİK’in sayfasından (istatistikler- dış ticaret-alt kategorilerde dış ticaret istatistikleri- veri tabanları-özel ticaret sistemi ve devamında ülke ve mal grubu seçimi yapılarak) bu verilere herkes ulaşabilir.
Hem zaten dış ticarette karşılıklı olarak gizli tutulmak istenen veriler 98’inci fasılda yer alır ve o veriler hiç açıklanmaz.
Şimdi gelin 93’üncü fasıl kapsamında İsrail’e ekim ayında ne sattığımıza bakalım...
İsrail’e ekim ayında 93’üncü fasıl kapsamında 9305.20.00.90.00 gümrük tarife istatistik pozisyon (GTİP)numaralı ürünü ihraç etmişiz.
Bu GTİP’nin açıklaması şöyle:
“93.03 pozisyonundaki tüfeklere ait aksam ve parçalar; sertleştirilmemiş vulkanize kauçuktan olanlar hariç.”
Peki 93.03 pozisyonundaki tüfekler neymiş, şimdi de ona bakalım:
“Bir patlayıcının itiş gücü ile çalışan diğer ateşli silahlar ve benzeri cihazlar. (Spor için av tüfekleri ve tüfekler, ağızdan doldurulan ateşli silahlar, sadece işaret fişeği atmak üzere imal edilmiş tabanca ve diğer cihazlar, manevra fişeği atmak için tabanca ve revolverler, hayvan öldürmeye mahsus sürgülü silahlar, ok atar tüfekler gibi.)”
Klasik silahla hiç ilgisi yok
İşte sattığımız ürünün detayı böyle.
Bildiğimiz silahla uzaktan yakından ilgisi yok.
Kaldı ki sattığımız silah olsa bile toplam tutarı ekim ayı için yalnızca 105 bin dolar.
İsrail’e olan bir aylık ihracatımızın on binde 3’ü.
Ama İsrail’e olan ihracatın tüm fasıllara göre dökümünü yaptığımızda bu 105 bin doların açıklamasında “silahlar ve mühimmat; bunların aksam, parça ve aksesuarı” yazıyor.
Ticaret tabii ki durmaz ama...
Bu köşede daha önce de dile getirdim. Görüş ayrılığı yaşadığımız her ülkeyle ticareti durdurmaya kalkışsak, ihracat ve ithalatımız herhalde yarıya düşer. Ekonomimiz durur. Dolayısıyla İsrail’le olan ticaret de devam edecektir, zaten ediyor.
Ama dış ticaret mevzuatı elveriyorsa, tür ihraç kalemlerini böylesine kritik bir dönemde farklı yorumlara yol açabileceğini göz önünde bulundurarak belli bir süreliğine başka fasıllara atmanın çaresi bulunmalıdır.