Gazze'yi yıkan İsrail, şimdi de gözünü Filistin'in diğer yakasına, Batı Şeria'ya dikmiş durumda. İsrail ordusu 2003'teki İkinci İntifada döneminde gerçekleştirdiği "savunma kalkanı" operasyonundan beri, Batı Şeria'ya en kapsamlı askeri harekâtı başlattı.
İsrail'in dün Batı Şeria'ya başlattığı operasyon sadece Filistin polisinin güvenliği sağladığı ve "A bölgesi" olarak anılan alanlara yönelik gerçekleştiriliyor. Böylece Batı Şeria'da yönetime ilişkin yolsuzluk iddiaları nedeniyle El Fetih yönetiminden uzaklaşmış Filistin halkının, Abbas ve kabinesine zaten az olan güveni iyiden iyiye yerle bir edilmek isteniyor.
Mahmud Abbas'ın TBMM'deki konuşmasında öne çıkan cümlenin "Gazze'ye gideceğim" olduğu unutulmamalı. Nitekim zamanlama dikkat çekici; Ne zaman ki Abbas Gazze'ye gitmekten bahsetti, İsrail Batı Şeria'da askeri operasyona başladı.
Batı Şeria'daki Filistinliler mülksüz bırakılıyor
İsrail, Batı Şeria'ya ordusuyla başlattığı bu operasyondan çok önce, radikal dinci Yahudi yerleşimciler aracılığıyla bölgede istikrarsızlık yaratmanın önünü açmıştı. Yahudi yerleşimciler aracılığıyla Batı Şeria'da son 10 ayda el koyulan Filistin topraklarının yüzölçümü 23.7 kilometre kareyi buldu. Bu, İsrail'in tüm Filistin'de son 20 yılda el koyduğu Filistin topraklarından fazla.
Arapların yaklaşımı; İktidar entrikaları
İsrail yönetimi Gazze'yi yerle bir edip, Batı Şeria'da da harekete geçerken Arap ülkeleri ise "Filistin'i gelecekte kim yönetecek" derdine düşmüş durumda; Birleşik Arap Emirlikleri'nin desteklediği isim, adı daha önce Yemen'de, Libya'da, Afrika ülkelerinde yıllar boyunca pek çok karanlık operasyonla anılan Muhammed Dahlan. Dahlan'ın adı ayrıca, 15 Temmuz darbe girişimi çerçevesinde de geçmişti.
Kulislerde Mısır'ın da Batı Şeria'daki El Fetih yönetiminin istihbarat teşkilatının şefi Mecid Faraj'ı öne çıkardığı bilgisi mevcut.
Kısacası Araplar, Filistin'in acısını dindirmekten çok, gelecekte hangi tarafa yakın isimlerin yönetimde olacağına ilişkin çekişmeyle meşgul görünüyor.
Sonuçsuz müzakereler
Gazze ateşkes görüşmeleri ise "havanda su dövme" haline gelmiş durumda; Ekim 2023'de başlayan askeri operasyonda İsrail kuvvetlerinin ilk işi Gazze Şeridi'ni ortadan ikiye bölen bir insansız koridor yaratmak olmuştu. Netzarim adı verilen bu koridor yaklaşık 7 kilometre uzunluğunda ve bir kilometre genişliğinde. İsrail müzakerelerde, ateşkes halinde Netzarim koridorunun kendisine bırakılmasını istiyor ki, bu Gazze'nin ikiye, Filistin topraklarının ise üçe bölünmesi anlamına geliyor.
İsrail'in ateşkes müzakerelerini kilitleyen bir başka salvosu ise, Gazze Şeridi'nin Mısır'la sınırında yer alan Philadelphi koridorunun kontrolünü resmen üstlenmek üzerine; Mısır ile 2005 yılında varılan anlaşma çerçevesinde İsrail tüm askerlerini bu bölgeden çekmişti. Gazze operasyonlarını fırsat bilen Netanyahu hükümeti, Philadelphie koridorunun kontrolünü de yeniden ele geçirdi. Şimdi müzakerelerde bu koridordan çıkmamak için ayak sürüyor.
Ankara - Filistin ilişkileri
Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin suikastla öldürülüp, yerine Gazze tünellerinde yaşayan Yahya Sinwar'ın getirilmesinin Ankara'nın Filistin yaklaşımını etkilediğini söylemek mümkün. Haniye'yi Türkiye'de Cumhurbaşkanı düzeyinde ağırlayan AK Parti Hükümeti, Sinwar'ın ismini hiç dillendirmeme eğiliminde.
İşin diğer ilginç tarafı, geçen hafta İstanbul'da bir toplantıya katılan Hamas'ın Gazze dışındaki önemli isimlerinden Halid Meşal'in yaptığı konuşmanın Türkiye'de hükümete yakın medyada bile -daha önce Haniye'nin açıklama ve demeçlerine kıyasla- geniş yer bulmaması, hatta hiç görülmemesi. AK Parti Hükümeti Haniye sonrası Hamas'la ilişkiler konusunda henüz bir çizgi oluşturamamış, belli.
Doğu Akdeniz'de bir garip tatbikat
Bir de elbette Doğu Akdeniz'de gerçekleşen, ABD tarafından açıklanıp, AK Parti hükümeti tarafından adeta "üstü örtülen" bir ortak tatbikattan bahsetmek gerek;
Tatbikat, 13-17 Ağustos 2024 tarihleri arasında, TCG Anadolu Görev Grubu ile ABD Deniz Kuvvetleri’ne ait USS WASP Amfibi görev grubu tarafından gerçekleştirildi. USS WASP Amfibi grubu, ABD'nin Gazze'ye yönelik operasyonlara başlamasının ardından Washington'un İsrail'i "korumak" için gönderdiği gemilerden biri.
Türkiye'deki muhalefet sözcülerinin gündeme getirdiği tatbikat konusunda Ankara'dan hiç açıklama yapılmamış olması ise ilginç.
Sanki bir şeyler "görülmesin" isteniyor gibi...