İsraf; sahip olduğumuz bir şeyi yok etmek, zayi etmek… Faydaya dönüştürmeden harcamak… Gerektiğinden fazla kullanmak… Kullanmadığını çöpe atmak… Sarf kökünden gelir. Harcama anlamındaki sarf, abartıldığında israfa dönüşür ve israf her kültürde istenmeyendir.
Gereksiz ve ölçüsüz harcadığında, kusur işlemiş olursun. Kaynağı ziyan etmiş, üretileni; ayarında kullanmamışsındır. Ekmeği abartarak alırsın, artanı çöpe atarsın; israftır. Enerjiyi üretirsin, kullanmadığını harcarsın; israftır. Suyu boşuna akıtırsın; israftır.
İKİ SORU İKİ CEVAP
İsrafın bedeli nedir?
İsrafın karşıtı, aynı kökten gelse de tasarruftur. Harcamaz; biriktirirsin... Zamanı geldiğinde, miktarında harcamak üzere tasarruf edersin... İsraftan artandır sende kalacak olan... İsrafın bedeli; emeğin, üretimin faydaya dönüşememesidir.
İsraf edildiğinde geri gelmeyen nedir?
Zaman israfı; en sinsi olandır. Her madde, israf edilse de yeniden üretilebilir. Fakat zaman, verimli kullanılmadığında geri alınmaz. Tıpkı atılan ok gibi… Zaman, ya yaşanır ya da ıskalanır ve israf edilir.
not
İSRAF SEFAHATİN, SEFAHAT İSE SEFALETİN KAPISIDIR
Tasarruf çoğaltan, israf azaltandır. Tasarruf eden zenginleşir, israf eden fakirleşir. İsrafı alışkanlığa taşıyana müsrif denir. Müsrif tüccar, ticaretin kazancını tasarruf edememiş, iflas etmiş demektir.
Eskiler “israf sefahatin (konfor), sefahat ise sefaletin kapısıdır” derler. İsrafı kutsayan hiçbir inanç sistemi yoktur. Zira israf etmede hayır, hayırda ise israf bulunmaz. Canın ne istiyorsa, ye ve iç ama israf etme… Gençliğini israf eden, yaşlılığında sağlık dilencisi olur. Servetini israf eden kendi hazinesinin dilencisi sayılır.
Ülkeleri iflasa götüren yol, israf taşlarıyla döşenmiştir. Bu israf, insan kaynağını kullanmamaktan, kaynaklarını değerlendirememekten doğar.