Korona sadece sağlığımızı değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik etkileriyle toplum düzenini tehdit ediyor. Fiziksel mesafeye aşırı özen göstermemiz gerektiğini söyleyen sağlıkçıların son uyarısı; virüs tehdidinin bu 2 hafta içinde en kritik düzeye ulaşacağı oldu.
Aktarılan mesaj net; dikkat et, bu 2 hafta içinde virüs seni bulmasın… Aynı uyarıyı ben işletmelerimiz için yapmak istiyorum. Bugün 1 Nisan ve aybaşı… Pek çok işletme, kirası, aidatı gibi zorunlu harcamalarıyla yüzleşecek. Yetmeyecek ay içinde vergiye, SGK’ya dair yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalacak.
Bu süreçte hükümetten kiralara, vergi ve aidatlara dair bir öneri veya çözüm gelmedi. Hal böyle iken herkes ve her kesim kendi başının çaresine bakmak zorunda…
Bildiğim şudur ki nakit akışı durmamalı… Ne sizin ne de içinde bulunduğunuz ekosistem için… “Ben ödemeyeyim, herkes bana ödesin” tuzağına düşmeden... Zira siz müşteri peşinde koşarken sizin de bir başkasının müşterisi olduğunuzu unutmayın.
Önerim; bu süreçte şirketlerin, Korona Diplomasisi yapmasıdır. Ne mi demek istiyorum? Müzakere edin… Çalışanınızla, tedarikçinizle, alacaklınız ve size borcu olanlarla… Müzakere edin ki külfeti bölüşebilin.
Bu 14 gün içinde nakit akışını yönetemediği için acaba kaç şirket yere yığılacak? Dalyan gibi boyu cüssesi olsa da kan kaybeden beden, yere yığılır kalır zira… Siz, yere yığılanlardan ve yere serenlerden olmayın.
KORONA DİPLOMASİSİ
1 Nisan şakası değil, gerçeğin ta kendisi; aybaşı geldi ve kasadaki para yetersiz. Alacaklılar kapıda, tedarikçi ödeme bekler, borçlulardan para gelmiyor. O halde?
Salgın sürecinde işletme sahip ve yöneticileri, içinde bulundukları ekosistem aktörleriyle müşavere ve müzakere yapmak zorunda… Nakit akışını yönetebilmek için acaba nasıl ortak davranalım diye. Korona Diplomasisi bu…