Neyse seçimler de bitti. Artık işinize bakabilirsiniz. Kolay gelsin. Lise yıllarında bir hocamız arada sırada seçtiği öğrenciyi yanına çağırır ve “Hayatın inişli çıkışlı yollarında sana başarılar dilerim” der yollardı. Neden böyle derdi pek anlamazdık. Belki siz bir mana çıkarırsınız.
Biliyorsunuz yıllardır Türkiye’mizde kimilerinin hiç olmadığını ileri sürdükleri, kimilerinin “Ne krizi efendim? Ortalık güllük gülistanlık” diyerek aksini iddia ettikleri, kimilerinin de “Yandık, bittik, kül olduk” diyerek alarm zilleri çaldıkları ortamda ben “Ülkemizde olmayan ekonomik kriz içinde siz sanki varmış gibi şöyle yapın, böyle yapın” diye yazılar yazıyorum. Bu konuda ilk yazılarımı yazalı on seneyi geçmiş.
Eğer o zamanlar kriz var diyenler haklıydıysalar bunca zamandır kriz içinde yaşayan veya yaşadığını zanneden kişi ve işletmeleri kutlamak gerekir. Milletimizin ve işletmelerimizin dayanıklılık konusunda başka kanıt ve ispat arayanlar boşuna aramasınlar. Bir devlet büyüğümüz “Alışırsınız, alışırsınız” demişti. Alıştık zahir. Veya “Bizi zora sokan, bize kolay gelmeyecek krizi yaratacak olan daha anasının karnından doğmadı” diyenler haklı.
Eğer bu ikinci gurup haklıda bizim işletmeleri sıkıntıya sokacak kriz henüz anasının karnından doğmadıysa bunun nasıl olduğunun açıklamasını işlemecilik literatürüne kazandırmak yerli ve milli! Her işletme yazar ve düşünürünün vatan borcudur. Çünkü, COVİD pandemisi esnasında ve sonrasında, özellikle de 2021’den sonra, çoğu kez ‘işletme direnci’ olarak Türkçeye çevrilen ‘company resilience’ oldukça popüler bir konu haline geldi.
Her ne kadar İngilizce resilience kelimesi Türkçeye direnç, dayanıklılık, esneklik, eski haline dönebilme ve uyum sağlayabilme gibi duruma göre çeşitli şekillerde çevriliyorsa da bu seçenekler arasında direnç ve dayanıklılık bana yeterli tercümeler gibi geliyor. Yani bizim işletmeleri sıkıntıya sokacak kriz henüz anasının karnından doğmadıysa bu literatüre bizim de katkı yapacak malzememiz var demektir.
İşletme direnci ‘bir işletmenin olağan dışı, genellikle negatif etkileri olabilecek, ciddi dalgalanmalara[1] (disruption) işletme süreçlerinin devamlılığını, işletme mensuplarını, varlıklarını ve marka değerini koruyarak süratle adapte olabilme yeteneği’ olarak tanımlanıyor.
Kelimelerle fazla uğraşmak istemiyorsanız işletme direnci dalgalanmalara rağmen işini yürütebilen işletmelere yakıştırılan bir sıfat. Konuda yazan, çizenler işletme direncini, genellikle İngilizce ‘disaster recovery’ kelimelerinden üretilen akronim DR olarak verilen ve Türkçeye ‘felaket kurtarma[2]’ olarak çevrilen şeyle karıştırmamamız gerektiğini söylüyorlar. Bu fikirde olanlara göre işletme direnci felaket kurtarmanın ötesine geçerek beklenmedik ilave dalgalanmaları da karşılamak için ‘felaket sonrası’ stratejilerin hazırlanmasını da içeriyormuş.
Okurlarım benim bu yeni bir şey söylüyorum iddiasında bulunabilmek için eski bir şeyin üstüne varyasyonlar yapmak konusunda ne düşündüğümü bilirler. O nedenle bu ‘felaket kurtarma mı’ yoksa ‘işletme direnci mi’ tartışmasına girmeyeceğim. Benim ve sizin vaktinize günah. Bu isimlendirme konusunu dirençli işletmeler deyip geçelim.
Ancak tanıtım ve tartışmasına gireceğim bir konu işletmecilik literatürünün temel zaafından yararlanarak sahayı istila eden yayınlar. İşletmecilik literatürünün temel zaafı nedir diye merak ediyorsanız merak etmeyin. Bu konuyu da defalarca irdelemiştim. Hafızası kuvvetli okurlarım işletmeciliğin bir ilim dalı olamadığını ve bunun nedenleriyle sakıncalarını yazdığım sayısız makalemi hatırlayacaklardır. Birçok konferansımda bu konuyu irdelediğimde katılımcıların, en azından bir kısmının “Bundan sonra okuduklarımıza başka bir gözle bakacağız” dediklerini hatırlıyorum. Eğer “İşletmecilik bir bilim mi değil mi bana ne” diyorsanız haklısınız ama en azından işletmecilik literatüründe okuduklarınızın bir değerlendirmesini yapabilmeniz için bir konuda farkındalığınızın olması gerekir.
Bir bilim dalı olan alanda, söz gelimi fizik konusunda o alanda şu veya bu hizmeti pazarlayanlar sattıkları malı/hizmeti fizik kuramı olarak literatüre sokamazlar. İşletmecilik konusunda durum böyle değil bilimsel yöntemlerle kurulmuş, doğrulukları sınanabilen kuramları olmayan bu alanda son derece karlı olan ‘işletmecilik danışmanlığı’ hizmeti pazarlayan şirketler yaptıkları işleri sanki kurama dayalı gibi tanıtıp literatüre kolaylıkla sokarlar.
Dirençli işletme konusu da aynen böyle. Dirençli işletme kurma hizmeti satan düzinelerle şirket hizmetlerini sanki ‘bilimselmişçesine’ tanıtırlar ve birçok işletmeci de bunu gerçek sanır. Bunun nedeni 2022 yılında global işletme danışmanlığı iş kolunun kazandığı 316.5 milyar dolardır mutlaka. Bu rakamın 2031 yılında 811 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Bana inanmıyorsanız ve vaktiniz varsa danışmanlık şirketlerinin ‘dirençli işletme inşası’ hizmetlerini anlattıkları web sayfalarına bir bakın.
Söz gelimi çok ünlü bir Global danışmanlık firması özetle şunu söylüyor: “İşletmeler muhtemel riskleri öngörmek, bunlar gerçekleştiği zaman ne yapılacağını planlamak ve süreçlerini değişen şartlara uydurmak zorundadırlar. Bu planlar sağlam bir sigorta poliçesi sahibi olmaktan, söz gelimi bir pandemi esnasında personelin ‘evden çalışması’ uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede yer alabilirler. Dirençli işletme inşasının bir acil durumdan zarar görmemenin ötesinde acil durumdan yararlanmak anlamına geldiğini unutmamak gerekir. Bu bir ‘kesintiden’ zarar görmemenin ötesinde kesintiyi bir fırsata çevirmek anlamına gelir. Örnek olarak Amazon’a bir bakın. Bu işletme COVID-19 pandemisi esnasında çevrim içi alışverişe olan talep karşısında bocalayan diğer işletmelerin aksine süreçlerini süratle adapte edebildi. Personel sayısını arttırdılar, stoklarını yükselttiler ve ‘temassız teslimat[3]’ gibi yenilikler getirdiler.” Bundan sonrası bu danışmanlık şirketinin işletmeye bu konuda nasıl yardımcı olacağını anlatıyor.
Şimdi siz “Ne yani! Bunu biz de biliyoruz” diyorsanız haklısınız. Bu tür tanıtım makalelerinin çoğu böyle. Peki, ne satıyorlar?
Bir başka Global danışmanlık şirketi dirençli işletme kurabilmeniz için verdiği hizmetlerin, yani ne sattığının aşağıdaki etaplardan oluştuğunu anlatıyor:
Risk Analizi: İlk adım işletmeye en büyük tehditleri tanımlamaktır. Bu işletmeden işletmeye değişir. Tehditler tedarikçi krizi, veri kaybı hatta elektrik kesintisi gibi şeyler olabilir.
İşletme Süreçlerinin Devam Planlaması: Riskler tanımlandıktan sonra işletmenin süreçlerini aksatmadan devam ettirebilmesi için planlar hazırlamak gerekir. Bu planlar yedek jeneratör alımlarından evden çalışma uygulamaları gibi şeyler de olabilir.
Kriz Yönetimi: Krizin yönetilmesi önemlidir. Bunun için sarih bir harekât planı ve personele tanımlanmış yetki ve sorumluluk dağıtımını içermelidir.
Personel Eğitimi: Personelin riskler, planlar ve kriz yönetimi konusunda eğitilmeleri gerekir.
Sınama ve Gözden geçirme: Hazırlanan planların düzenli aralıklarla prova edilmesi ve gereken düzelmelerin yapılması son adımdır.
Siz doğal olarak “Ne bu yav?” Diye soruyorsunuz. Yine haklısınız. Bir şey demiyorlar.
Dedim ya eğer bizde kriz varda işletmelerimiz hala horon tepebiliyorlarsa ne yaptıklarını onlar anlatırlarsa literatüre biz bu yukarda bahsettiğim Global işletmelerden daha yüksek katkı yaparız. Ol zamana kadar sizin bu konuda literatürden öğreneceğiniz fazla bir şey yok gibi görünüyor. Tabii benim okumadığım bir kaynakta size “eureka[4]” dedirtecek bir şeye rastlayabilirsiniz. Bulamazsanız veya aramazsanız sizi büyük bir zahmet ve vakit israfından kurtardığım için bu iyiliğimi de unutmayın. Ve
Sağlıcakla kalın
[1] İngilizce disruption kelimesi Türkçeye sekte, bozulma, aksama, yıkım, dalgalanma, çökme, durma, radikal değişiklik falan gibi değişik şekillerde tercüme ediliyor.
[2] Felaket kurtarma işletmenin süreç, insan gücü, kaynak ve marke değerini doğal afetler, insan hatası veya siber saldırılar gibi felaket durumlarından kaynaklanan kesintilere karşı koruma altına almaya yönelik bir süreçlere deniliyor.
[3] Temassız teslimat kargoyu kişiye değil ev adresine teslimat, yani kapıya bırakma demektir.
[4] Eureka Yunanca buldum demek olan ve Arşimet'e atfedilen bir ünlemdir.