Yücel Uygun
DBA Consulting Eğitim ve Danışmanlık
“İş yaşamındaki sıradan yaklaşımlar, bayağı sonuçlar doğurur.”
Günümüzde neredeyse hepimiz iş dünyasında sıradan davranışlara maruz kalıyoruz; içinde bir tutam tutku/sevgi olmadan mış gibi yapılan işler, isteksiz, donuk yüz ifadeleri, sanki o işten herhangi bir kazanç elde etmiyormuşçasına sergilenen beden dilleri, işin gereklerini zoraki bir şekilde yerine getirmeye çalışanlar vb. Bu tarz davranışlar, yönetimsel hatalardan veya çalışanın kendi iradesinden kaynaklanabilir. Fakat sonuçların her koşulda çalışanın gelecekteki mesleki başarısına gölge düşürme ihtimali yüksek olacaktır.
Günümüzde -müşteri veya çalışan bir birey olarak- karşılaştığımız bayağı gözüken bazı çalışan yaklaşımları ve düşünsel tarzlar aşağıdaki gibidir:
- Çalışma günlerine sıradan bir iş günü gözüyle bakmak
Genellikle hedef yoksunluğu, içsel motivasyon düşüklüğü veya yanlış meslek seçiminden kaynaklı olan ‘her güne sıradan bir iş günü gözüyle bakmak’ yaklaşımı, çalışanın mesleki açıdan ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bunun önüne geçilmediği takdirde, ilgili durum hem çalışana hem de işletmeye önemli ölçüde zarar veriyor. Farkında olan çalışanlar için, her bir iş günü, mesleki açıdan bireyin kendisini gerçekleştirebilmesi için önemli bir fırsattır aslında. Her geçen gün -özerk bir yaklaşımla- iş kalitesini bir birim artırmak, elinden gelen maksimum çabayı göstermek ortaya çıkan günlük krizleri gelişim için bir fırsat olarak görmek çalışanın gelecekte bireysel bir marka olabilmesi, mesleki ün geliştirmesi açısından önemli tutumlardır.
- İletişim kurarken diğer kişilere sıradan biriymiş gibi davranmak
Oscar Wilde’ın “Size sıradan biriymişsiniz gibi davranan hiç kimseyi sevmeyin” sözünün içinde her insanın değerli olmayı hak edişine yönelik önemli bir mesaj vardır. Mesleki, özel, sosyal vb. tüm iletişim süreçlerinde karşı tarafa değer veren yaklaşımlar sergilemediğimiz zaman ilgili etkileşimin başarıya ulaşması pek mümkün değildir. Günümüzde özellikle müşterilerle yoğun etkileşimin olduğu operasyonlarda çalışanlar, gerekli eğitimi almadığı sürece, müşteri ve çalışan memnuniyetsizliği gibi iletişim krizlerinin oluşması kaçınılmazdır.
- Yapılan işin bir angarya olarak görülmesi
İş dünyasındaki çalışan yaklaşımları arasında beni en çok şaşırtan davranışların başında, çalışanın sanki o işten herhangi bir kazancı yokmuş gibi davranması ve o işe sanki zorla yerleştirilmiş gibi bir yaklaşım sergilemesi geliyor. Aslında çalışanlar genellikle özgür iradeleriyle ilgili işlere yerleşiyorlar ve birçok çalışan birkaç aylık yeni iş heyecanı geçtikten sonra, adeta yapılacak işi bir angarya olarak görebiliyor veya -gelişim/değişim veya üstün hedef yoksunluğu vb. sebeplerden dolayı- yıllar sonra metal yorgunlukları ortaya çıkabiliyor.
- Empati yoksunluğunun getirmiş olduğu ahenksiz iletişim
İnsanlar arasındaki etkileşimin en önemli unsurlarından biri olan empati, iş dünyasındaki etkin iletişimin olmazsa olmazlarından biridir. Empatiden yoksun bir iletişim ortamında insanların birbirini anlaması, hoşgörülü davranışların ortaya çıkması ve bunlara bağlı olarak bir iletişim ahengi oluşması pek mümkün değildir.
- Yapılan işlerdeki anlam yoksunluğu
Bir işten keyif almanın en güzel yollarından biri, ‘anlam bulma’ yaklaşımıdır. Yapılan çalışmaların, diğer insanlara sağladığı faydalara odaklanmak içsel motivasyonumuzun ve tatmin duygumuzun oluşmasında rol oynayan önemli bir unsurdur. Yaptığımız işte bir anlam bulamadığımızda, sadece ödül odaklı çalıştığımızda salt çalışmaktan zevk almamız olası değildir. Bu anlam yoksunluğunu, iş dünyasındaki birçok kişinin beden diline bakarak anlayabiliriz. İlgili kişilerin beden dilleri gayet sıradan, donuk, isteksiz veya mutsuzluk doludur.
Yukarıdaki bayağı yaklaşımların toplamını aldığımızda, değer üretemeyen atıl bir iş gücü oluşumundan bahsetmek mümkündür. İş yaşamının bizleri yeterince tatmin edebilmesi ve çalışırken zevk alabilmemiz için, yapılan işlerde ödül kavramının ötesinde ‘amaca bağlı bir tutum sergilemek’ olmazsa olmaz ilkelerimizden biri olmalıdır. Ve şüphesiz ki, gerçekçi bir vizyona sahip, etkin liderlik anlayışının ve düzenli eğitim sisteminin olduğu işletmelerde bayağı yaklaşımlar yerine, daha samimi ve içten personel tutumları görmemiz mümkündür. Ayrıca üstün hedeflerine sıkı sıkıya bağlı, büyük resmi oluşmuş çalışanların -sergilemiş oldukları özerk tutumlarıyla- yukarıdaki bayağı yaklaşımlardan uzak durmaları da muhtemeldir.