İş yaşamında nelere son vermek gerekir?

Yücel Uygun

DBA Consulting Eğitim ve Danışmanlık

“Nereye ait olduğumuzu bilmemiz için güçlerimizin farkına varmamız gerekiyor.”

Peter Drucker

Çoğu çalışan iş yaşamında kendisini kısır bir döngü içinde bulabiliyor ve her geçen gün aynı şekilde devam eden bu sarmal, yeterince kontrol edilemezse hem çalışanın kendisine hem de ilgili işletmeye büyük zarar veriyor. İşte tam bu noktada konfor alanını terk etmek (ki çoğu zaman bunun için psikolojik sınırı aşmak gerekiyor), bazı şeylere son vermek, ilgili çalışanın iş yaşamında kendisini gerçekleştirebilmesi için anahtar bir rol oynayabilir…

İş yaşamındaki bazı kısır döngüler karşısında neler yapmak gerekir?

- Ölçme sistemini kullanmadan ilerlemeye çalışmak

Ölçme sisteminden yararlanmak yaşamımızı her geçen gün daha iyiye götürmek için olmazsa olmaz bir ilkedir. Kendimizi, hedeflerimizi, bulunduğumuz pozisyonu, kazancımızı, neleri doğru neleri yanlış yaptığımızı vb. başlıkları yeterince ölçemezsek ilerleme kaydedemeyiz. Örnek olarak çalıştığı şirkette terfi bekleyen ancak 4-5 yıldır aynı pozisyonda çalışmaya devam eden bir çalışanın -büyük ihtimalle- yeni bir harekât planı yapma zamanı gelmiş demektir. Çalışanın/yöneticinin unvan, kazanç, statü, hedeflenen başarı puanı gibi başlıklarda hedeflerinin belirgin olması gerekir ve her geçen dönem hedefin neresinde olduğunu bilmesi gelişim açısından son derece önemli bir yaklaşımdır.

- Bazı şeylerin değişmeyeceğine inanmak

İş yaşamında veya özel yaşamımızda değiştirebileceğimiz şeylerle değiştiremeyeceğimiz şeyleri ayırt etmemiz stres seviyemizi azaltır ve zihnimizi daha berrak hale getirir. İnsanın sevdiği işi yapması, kazancı, mesleği, değerlerine uygun bir iş yerinde veya departmanda çalışması vb. başlıklar birçok çalışan tarafından gerçekleşmesi çok zor veya olanaksız gibi gözükebilir. Aslında bunlar, çalışanın kendisini yeterince tanıması, yeteneğini keşfetmesi ve konfor alanının dışına çıkması ile değiştirilebilir. Ve bu değişim elbette kolay değildir; birçok konuda olduğu gibi, kuvvetli bir irade, kararlılık ve azim gerektirir.

- Performansı engelleyen bazı rutin davranışlar

Şüphesiz ki bazı rutinler, performansı yükseltir bazıları ise motivasyonumuzu öldürür. Aşağıdaki bazı rutinler performansı önemli ölçüde düşürüyor:

- İş gününün öncesinde sürekli geç yatmayı sürdürmek

- Yeterli uykunun alınmaması

- Her şeye ucu ucuna yetişmek

- Zaman yönetimini iyi yapamamak

- Kötü iletişim kaynaklı zaman kayıpları

- Gereğinden fazla sosyal medya/internet kullanımı

- Hayır demesini bilmemek

- Dürtü kontrolsüzlüğü ve duyguları yönetememek

- Olmuş bitmişle ilgili gereğinden fazla vakit kaybetmek

Kendisini yönetebilen -hedeflerine bağlı olan- bir çalışan, yukarıdaki ‘performans ve zaman hırsızları’nı yakalayacaktır ve onlardan kurtulmanın yollarını aramak için gayret gösterecektir.

- Herkesin yaptığını doğru kabul etmek

Hemen hemen her işletmede/sektörde başarıya giden yollar bellidir. Bu yolculuğun belli başlı kuralları, prensipleri ve performans kriterleri vardır. Fakat iş yerinde birçok kişi doğru olmasa da akranlarının yaptığından etkilenir ve özerk bir tutumla hareket etmekte zorlanır. Eğitimde öğrenilenler yerini, herkesin yaptığı davranışların tekrarına bırakır. 

Bir davranışı sergilemeden önce -herkes bunu yapsa dahi- “Bunu yapmam ne kadar doğru, bu yaklaşımım beni hedeflerime gerçekten ulaştırabilir mi?” şeklinde kendimize sormamız, kendimizi sorgulamamız ve yeni yollar keşfetmemiz bizi gelecekte farklı bir yerde konumlandıracaktır.

- Olumsuz olaylarda bardağın dolu tarafını görememek; iyimser tutum eksikliği

İş dünyasında veya özel yaşamımızda her krizin içinde bir fırsat olduğunu unutmamak gerekir. ‘Küçük bir olumsuzluk -veya bir krizle karşılaştığımızda- bu durumu panik yapmadan nasıl yönetebilirim veya fırsata çevirebilirim’ yaklaşımını benimsemek, kontrol mekanizmalarını devreye sokmak, bizi güçlendirir. Burada bizi en çok zorlayanlar, hazırlıksız yakalandığımız krizler olacaktır. Bu sebepten kendimize bazı konularda -kriz başımıza gelmeden- kriz yönetim planı oluşturmamız gerekir. (İşimi kaybedersem ne yapacağım, farklı bir pandemi çıkarsa nasıl bir yol izleyeceğim vb.) Ve ilgili krizin içinde hangi fırsatın yattığını bulmaya yönelik bir çaba göstermemiz kriz yönetiminin en önemli unsurlarından biridir.

Yapılan araştırmalar çoğu meslekte iyimserlik yaklaşımı yüksek olan çalışanların başarı oranlarının da yüksek olduğunu bulguluyor. İyimser bir tutum, iş yaşamında sıkı sıkıya sarılmamız gereken psikolojik bir kalkandır.

Yukarıdaki adımların gerçekçi bir şekilde atılabilmesi için çalışanın, -yeteneğine uygun olan- hedeflerinin belirgin olması en önemli unsurların başında geliyor. Hepimizin içinde muhteşem bir iş gücü potansiyeli yatıyor ve bunu dışarı çıkarmak, şüphesiz ki yaşamdaki ana amaçlarımızdan biridir. Ve William James’in -ara sıra anımsamamız gereken- aşağıdaki sözü, gerçek potansiyelin keşfi konusunda ufuk açan nitelikte:  

"Potansiyelini gerçekleştiremeyen organizma zamanla hastalanır."

Tüm yazılarını göster