Dünya giderek daha karmaşık iş süreçleri, ilişki süreçleri, iletişim süreçleri ve bilgi süreçlerine doğru yol alıyor. Bir yandan rekabet ettiğinle, diğer yanda ortaklık yapabiliyorsun. Dünün zihin yapısında rakip, senin pazar payına göz dikmiş olandı. Oyun, onu pazardan mümkünse silmek üzerineydi.
Bugün rakibin yoksa başın belada… Birlikte kazanmanın yolu buradan geçiyor zira… Rusya ile Almanya, enerji ve makine üzerinden birbirine bağımlı iken, Kırım ve Ukrayna üzerinden çatışabiliyor. Apple, en büyük rakibi Samsung’dan parça alamazsa üretim dahi yapamaz.
Rekaberlik, rekabet ile beraberliğin karmasından üretilmiş yeni bir kelime. Türk Dil Kurumu henüz lügatına almadı. Google’dan arayınca “did you mean rekabet?” çekiyor ama şimdilerde çok fazla duyar oldum. Bizde akıllı girişimcilerin yavaş yavaş rekaberlik yolunda adım attığına tanık oluyoruz.
Misal EVSİD (Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği) Başkanı Burak Önder, dış pazarlarda rekaberlik ile yol aldıklarını söylüyor. Rakibin ile ortak payda kurmadan yol almak neredeyse imkânsız hale gelen bir dünya söz konusu…
Uzun yıllar İngilizcedeki colloboration kelimesine Türkçe karşılık aradım. Zira tercümesinde işbirliği ve işbölümünü aynı anda içeren anlam yüklüydü. Batı dillerinde rekaberlik için üretilmiş; competition (rekabet) ve cooperation (iş birliği) bütünleştirilmiş, coopetition kelimesi mevcut.
Rekabet gerek şart, iş birliği de öyle ama yeter şart artık; rekaberlik…
Not
RAKİBİNİ YAŞAT Kİ SEN DE VAR OLABİL
“Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın / Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın!” Necip Fazıl düşman üzerinden rakibin gerekliliğine şairane böyle seslenmiş…
“En büyük ben başka büyük yok” demek artık çok komik. Başka büyük olmayan yerde en büyük olmanın anlamı da yok. Rakibinle iş birliği yapabildiğin ölçüde var olabiliyorsan, neden denemiyorsun?