İş dünyası ve fiziksel dünyadaki dönüşüm uyarısı

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Evrenin büyük karmaşasını “kavrayışa” dönüştürmede iki yol izleniyor: Biri, başlangıç olarak kabul edilen büyük patlama ve sonrasındaki sürecin izini sürme. Diğeri de, varlığın bileşenlerindeki en küçük parçalarından yola çıkarak, büyük patlama anına doğru evrimi kavrayabilme yolculuğu.

Doğadaki evrim sürecinin beş temel bileşenini üreme, mutasyon, ayıklama, yalıtım ve iş birlikleri oluşturuyor. Elimizdeki en değerli varlığımız olan bilim, bir model çerçevesinde benzetimler yaparak, analiz edilen alanın yapısını oluşturan bileşenlerin iç etkileşimlerini, bağlamların yönlendirici etkilerini netleştirerek etkili değerlendirme yapmanın yollarını açıyor.

Yaşamla ilgili düşündüklerimiz, düşlediklerimiz, plan ve projeye dönüştürdüklerimiz ile uygulama sonucunda ulaştığımız sonuçlar arasındaki farkı anlatan “deneysel mesafe ayarları” da etkili bir yönetim aracı. 

Deneysel mesafe ayarında evrimin “ayıklama sürecinin” işleyişini kavradığımızda, yaşamın öz gerçeğine yakın sonuçlar üretilmesi olasılığı yükselir. Evrim sürecinin diğer bileşeni olan “yalıtımın işlevini” kavramak da, deneysel mesafe ayarını etkinleştirme, işlerimizi daha verimli yapabilme yollarını açar.

Biyolojik alanda yalıtım terimi, çiftleşme ve verimli döllenmeyi engellemeyi açıklar. Günlük yaşamımızda mekânların iklimlendirilmesi, coğrafyanın erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik etkilerinin yarattığı oluşumlar; birey, topluluk ya da toplumların ürettikleri değerleri kaba ve yumuşak güçle koruması, bireysel yeteneğe bağlı işlerin kütle üretimine geçini engellemesi, ekolojinin geliştirici ve asalak unsurları dengelerinin kurulması ve gizlilik uygulamaları gibi çok geniş alanı kapsar.

Kafa yormalıyız

Vahşi alanlarda ve ehlileştirilmiş kültür ortamlarında  “birikimlerin korunması ve uzun dönemli geleceğin güven altına alınması” sürecinin engeli olan “aşırı ve noksan değerlendirme” tuzaklarına düşmemek için sahip olduğumuz değerleri nasıl yalıtacağımız üzerine kafa yormalıyız.

Değerlerimizi yalıtmanın iki güç kaynağı var: Biri, kaba güç oluşturarak değerlerimizi yok etme niyetini caydırma. Diğeri, akıl kullanmaya dayanan, entelektüel birikimle değerlerimize saldırma niyetlerinin hayata taşınmasını engelleme.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında nükleer güç dengesinin büyük savaşları önlediği gerekçesi kaba gücün dehşet dengesine dayalı yalıtımın örneğidir. Aynı dönemde oluşturulan kurumların “sınır bütünlüğünün korunması” ilkesin çiğnenmesi karşısında kolektif güç oluşturma deneyimleri de kaba ve yumuşak güç etkisidir. Sınır ihtilaflarının olduğu bölgelerde ve başka sorunlu alanlarda Birleşmiş Milletler kararları sorunu yalıtmak için güç kullanımını meşrulaştırır. Fikri ve sinai mülklerin uluslararası standartlara göre korunması yumuşak güçle varlıklarımızı yalıtmanın bir başka uygulamasıdır. Ticarette “eşdeğerlilik ilkesi” alış-verişte güven altına alan, haksız rekabeti önlemeye yönelik yalıtımdır. Dünya Ticaret Örgütü kuralları da serbest ve adil piyasalarda rekabette şans eşitliğini korumak ve gelişmenin önünü açmak içindir.

İlkeli gizlilik 

“Hiyerarşi mutlaktır” ilkesinden yola çıkarak, daha sıkı çalışırsam kazanırım, kazandıklarımın mülkiyetini korurum, mülkiyetimi istediğime devredebilirim, toplum bana serbest ve adil yarışma ortamında fırsat eşitliği yaratır; yasa önünde herkes gibi eşit haklara sahibim, aklımı ve enerjimi iyi kullanırsam hiyerarşi basamaklarını aşarım algısı aklımızı ve enerjimi odaklamak için bizleri motive eder. Motivasyonumuzun kazandırdıklarını yalıtabilmek için “gizlilik” de başvurduğumuz araçlarından bir diğeridir.

Gizlilik, bireylerin, toplukların ve toplumların kendileri için değerli bulduklarını yalıtarak birikim yeteneğini koruma ve uzun dönemli geleceği güven altına alma yol ve yöntemidir. İlkeli gizlilik değerli varlıklarımızı korumanın etkili yoludur; tanımlanabilir ve anlaşılabilir olduğu için güveni besler. İlkesiz gizlilik ise, birinin hakkını korurken, ötekinin hakkının ihlâl edilmesidir. İlkesiz gizlilik haksızlığın, adaletsizliğin, eşitsizliğin ve güvensizliğin yaygınlaşmasına ve derinleşmesine yol açar.

Refahın yaratılması ve çoğaltılmasında “ilkeli gizlilik” evrim sürecinden beslenen önemli bir “sosyal beceri” bileşenine dönüştürülebilir.

Üretme yetkinliğimizi geliştirir; değişim ve dönüşümü ayıklama ve yalıtım ilkelerine dayalı gerçekleştirebilirsek  “uyum yeteneğimizi” artırmış; uzun dönemli geleceği güven altına almanın yollarını açabiliriz.

İşyeri yönetiminde tedarik zincirindeki akışlar - mal ve hizmet akışları- , zincirin dayanıklılığı, zincirdeki iletişim-etkileşimin kalitesi, imalat süreçlerinin işleyişi, finansal erişilebilirlik gibi konular ne denli önemliyse, deneysel mesafe ayarlarını derinleştirecek olan ayıklama ve yalıtım süreçlerine hakim olmak da o kadar önemlidir.

Ne yapalım?

Üretme yetkinliği kadar, sürdürülebilirliği güven altına almak için “asalak etkilerin ayıklanması ve değer katan etkenlerin korunması” için gerekli “yalıtım planları yaparak alternatif önlemleri” belirlemeliyiz. 

İş yaşamında “sahip olduğumuz değerleri” iç yapılanmanın zaaflarına, dış güçlerin çıkar hırslarına karşı yalıtarak korumanın yol ve yöntemleri günlük değerlendirme gündeminde yerini almalıdır. Evrim sürecinin önemli bileşeni olan yalıtım iş süreçlerine uyumlandırmadan güvenli bir gelecek kuramayız.

“İş dünyasında yalıtımın” gerek ve yeter şartları üzerinde düşünmüş olanların rakiplerini iki adım geride bırakmaları olasılığı yüksek. Eksiklerimizi tamamlayan, yanlışlarımızı düzelten, olması gerekenleri gerekçeleriyle açıklayan sorgulama yaygınlığına ihtiyacımız var. Ray Kurzwell’ in uyardığı gibi, “ Yapay zekâ sadece dijital dünyada devrim yaratmaktan fiziksel dünyayı da dönüştürmeye doğru sıçrama yapmak üzere.” Sıçrama aşamasının başlangıcında filozofun uyarısını unutmayalım: “ Biri beni ilk kez kandırıyorsa yüzde 100 o suçludur. Aynı kişi beni ikinci kez kandırmışsa, suçun yarısı onun, yarısı benimdir… Eğer ben üçüncü kez kanıyorsam suçun yüzde 100’u benimdir.”

Sanayi Devrimi’nin ilk iki fazında kandırıldık ya da kandık… Bu üçüncü büyük dönüşümde de kanarak yüzde 100 suçlu olmayalım. Üremeyi ve üretmeyi, değişim ve dönüşümü, ayıklama ve yalıtım süreçlerini iyi kavrayalım, işbirlikleri yapmaya özen gösterelim; “ya yeni yollar bulalım ya da yeni yollar açalım.”

Tüm yazılarını göster