Hasan Kocasoy
PineZone Danışmanlık Genel Müdürü
(Eski Bağdat Ticaret Müşaviri)
Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan İnşaat Sektörü Analizi “İyileşmeye Giden Engebeli Yol” başlıklı raporda, yurtdışı müteahhitlik sektörü için iki ülke hedef gösteriliyor: Suudi Arabistan ve Irak.
Çoğunda revizyona gidilse de hala yüz milyar Dolarlarla ifade edilen Suudilerin mega projeleri kamuoyunun malumu ve ikili ilişkilerdeki düzelmenin müteahhitlerimize somut ve olumlu yansımaları devam edecek gibi görünüyor. Öte yandan, söz konusu raporda, müteahhitlerimizin Irak pazarından da yılda en az 5 milyar Dolarlık proje üstlenilebileceği değerlendiriliyor.
İnşasında sona yaklaşılan Faw Limanı’na Uzak ve Güneydoğu Asya’dan gelecek yükler ile Irak petrol ürünlerinin ülkemiz üzerinden Avrupa’ya taşınması, bir anlamda Süveyş’e alternatif bir güzergâh oluşturulması amaçlanan Kalkınma Yolu Projesi, güvenlik sorunları, su paylaşımı, ticari engeller ve siyasi anlaşmazlıklar dışında ülkemizde pek haber olmayan komşumuz Irak’ı ilk kez pozitif gündeme taşıdı. Ayrıca, Cumhurbaşkanımızın Nisan ayındaki Irak ziyareti ve Kalkınma Yolu dahil muhtelif konularda imzalanan 26 anlaşma ikili ilişkilerde önemli bir ivme yarattı.
Ancak, yıllık 5 milyar dolar potansiyelimiz olan Irak müteahhitlik pazarından, 2024’ün ilk yarısında yalnızca 322,8 milyon dolarlık proje üstlenebildik. Kaldı ki son üç yıllık verilere baktığımızda, ikili ilişkilerdeki iyileşmenin aksine negatif bir trend görüyoruz.
Peki, Irak pazarında müteahhitlerimizin potansiyellerinin çok altında proje alabilmesinin arkasında ne var?
Elbette bu durumun tek bir gerekçesi yok. Irak’ın diğer bölgelerine göre çok daha etkili olduğumuz Kuzey Irak’taki ekonomik daralma, Merkezi Irak Hükümeti’nin projelerde avans uygulamasını büyük ölçüde kaldırması, finansmana erişimde sıkıntı yaşayan müteahhitlerimizin teminat mektubu vermekte zorlanmaları, İran destekli grupların işveren idarelerde artan gücü, ihalelerin yüksek komisyonlarla ve özel davet usulüyle dağıtılması gibi sebepler sıralayabiliriz. Ancak, ben en önemli gerekçelerden birinin de Çin’in Irak’ta her geçen gün artan etkinliği olduğunu düşünüyorum.
Irak Çin’in ham petrol deposu oldu
Son yıllarda Irak, Çin’in en büyük üçüncü ham petrol kaynağı haline geldi. Her gün Irak’tan 1,2 milyon varil petrol, Çin Limanlarına taşınıyor. Halihazırda, PetroChina, CPECC ve Zhongman Petroleum and Natural Gas Group, China National Petroleum Corporation (CNPC), Sinopec, China National Offshore Oil Corporation, China North Industries Corp., Zhenhua Oil ve Geo-Jade isimli şirketler; Garraf, Al-Ahdab, Halfaya, Rumaila ve West Qurna petrol sahalarında çalışıyor. Ayrıca, PetroChina, ABD’li Exxon Mobil’in ayrıldığı West Qurna 1’in hisselerini alarak günlük 540 bin varil kapasiteli sahanın operatörü oldu. Geçtiğimiz Mayıs ayında yapılan ihalede de 13 petrol ve gaz sahasının 10’unu Çinli firmalar aldı. 2010 yılında Türkiye Petrollerinin de içinde olduğu konsorsiyuma verilen, ancak sözleşmesi 2020’de feshedilen Mansuriye sahası da Jereh isimli Çinli şirkete devredildi.
Çin ile Irak arasındaki ticaret hacmi de sürekli artıyor. Çin’in Bağdat Büyükelçisi tarafından, 2024 yılı sonu itibariyle karşılıklı ticaret hacminin 55 milyar doları aşacağı açıklandı. Söz konusu hacmin yaklaşık dörtte biri Çin’in Irak’a ihracatına tekabül ediyor ki, söz konusu rakam, ülkemizin komşumuz Irak’a ihracatından daha yüksek.
Ayrıca, Ortadoğu’nun en büyüğü olacak Faw Limanı, Çin’in Irak’a daha çok ürün satması ve petrol ithalatı için daha iyi koşullara sahip bir altyapı sunacağından ve Kalkınma Yolu da bir bakıma Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nin Orta Koridoru’na hizmet edeceğinden, söz konusu projeler Çin tarafından ciddi destek görüyor.
Çinli müteahhitlerin üstlendiği işler
Çinli müteahhitler artık Irak’ın her yerinde. 60 bin konutluk Sadr City Projesi’nin ilk etabını ve yıllık 2,5 milyon yolcu kapasiteli Nasiriye Havalimanı Projesi’ni China State Construction Engineering, günlük 300 bin varil ham petrol işleme kapasiteli Faw Rafinerisi Projesi’ni China National Chemical Engineering Corporation, Muthanna ve Basra Güneş Enerjisi projelerini, Basra Deniz Suyu Arıtma Projesi’ni ve 730 MW’lık Rumeila Elektrik Santrali’ni PowerChina, Irak genelinde 1.000 adet okul inşası projesini PowerChina ve Sinotech, günlük 7 bin ton kapasiteli Samawa Çimento Fabrikası Projesi’ni Sinoma International Engineering, Mansuriye Elektrik Santrali Projesini Shanghai Electric, Erbil Harir Çimento Fabrikası Projesini China Machinery Engineering Corporation (CMEC) aldı.
Çin, Irak ekonomisi içinde kısa sürede nasıl bu kadar etkin oldu?
Çin, Irak’ı, Suudi Arabistan’a bağımlılığını azaltacak ham petrol kaynağı olarak görüyor ve Dünya Bankası 2020 Yılı İş Yapma Kolaylığı Endeksinde 190 ülke arasında 168’nci sırada yer almasına rağmen Irak’a yatırım yapmaktan çekinmiyor. Irak’ta herhangi bir etnik grup, mezhep veya parti ile ilişkilendirilmemek için oldukça dikkatli bir politika izliyor. 2010 yılında kendisine olan borcunun %80’i silen Çin, Irak’ın 2019’da Asya Altyapı Yatırımları Bankasına ve 2021’de Şangay İşbirliği Örgütü’ne üyelik başvurularını destekleyerek politik olarak da aşama aşama Irak’la yakınlaşıyor.
Günlük 100 bin varil petrolü kapsayan “Petrol Karşılığı İnşaat” anlaşmasıyla 2019 yılından bu yana Irak genelinde 1.000 okul, muhtelif konut ve havalimanı projeleriyle sürekli Irak gündeminde kalıyor. Yatırım projelerinin çoğu Assets Supervision and Administration Commission (SASAC) gibi kurumlar veya CITIC Bank gibi kamu bankaları tarafından finanse ediliyor. Diğer taraftan, 2023 yılı Şubat ayında başlayan uygulama, ABD baskısı nedeniyle bu yılın Temmuz ayında geçici olarak durdurulsa da ticarette Yuan kullanımına yönelik Irak Merkez Bankası ile işbirliği yapıyor.
Irak’ta daha fazla iş yapabilmek biz ne yapabiliriz?
Irak’ta faaliyet gösteren müteahhitlik firmalarımızın çoğunun teminat mektubu vermekte ve mobilizasyon maliyetlerini karşılamakta zorlandığı, ülke riski nedeniyle bankalarımızın Irak’taki faaliyetlere finansman temininde isteksiz olduğu görülüyor. Bu kapsamda, İhracatı Geliştirme Fonu’na benzer bir oluşuma gidilerek, müteahhitlerimizin teminat sorununa destek verilebilir. Eximbank’ın ve diğer bankalarımızın, azalan ülke riskine bağlı olarak Irak’a yönelik yürürlükteki kredi, garanti ve sigorta programlarına ait limitler artırılabilir, yeni limitler tahsis edilebilir. Irak Merkez Bankası ile anlaşılarak Türk Lirası ile işlem yapılması mümkün hale getirilebilir. Cumhurbaşkanımızın Nisan ayındaki ziyaretinde çerçevesi çizilen “petrol karşılığı su projeleri inşası” anlaşmasının kapsamına altyapı ve konut projeleri dahil edilebilir ve hızlı bir şekilde uygulamaya geçilebilir. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin finansman gücünden istifade ederek yatırım projelerine dahil olunabilir. Çin’in geleneksel rakipleri Japon ve Koreli firmalarla yeni işbirliği kanalları kurulabilir. Petrol dışı sektörlerde sahada olmaktan çekinen ABD’li, Kanadalı, Avrupalı firmalarla yeni ortaklık mekanizmaları oluşturulabilir. Müteahhitlerimizin koordinasyonlu hareket etmesi amacıyla Türkiye Müteahhitler Birliği’nce Bağdat’ta bir ofis açılabilir.
KAYNAK