Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) Başkanı Yunus Akdaş, geçen Perşembe günü ortak yazışma grubumuzdan şu mesajı gönderdi:
- Arkadaşlar, Yüksel Çengel abimiz yoğun bakımda. Bizden dua bekliyor. Allah şifasını versin inşallah…
ANAP döneminin Bakırköy Belediye Başkanı, Malatya Eğitim Vakfı (MEV) Kurucular Kurulu önceki Başkanı, “Siyasete Yüksel Çengel’in çırağı olarak başladım” diyen Naci Ekşi, durumun çok ciddi olduğunu şu mesajıyla ortaya koydu:
- Değerli hemşerilerim, maalesef bir devir kapanıyor. Yüksel Abi’yi kaybediyoruz.
Cuma sabahı saat 07.09’da Yüksel Çengel’in oğlu, Galata Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Özgür Çengel, aynı yazışma grubuna babasının vefat duyurusunu iletti.
1938 doğumlu olan ve üniversite öğrenciliği döneminde Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Başkanlığı yapan, CHP’nin 18. Dönem İstanbul Milletvekilleri arasında yer alan, Avcılar Belediye Başkanlığı, İstanbul İl Başkanlığı görevlerinde bulunan Yüksel Çengel’i siyasette aktifken biliyordum.
Ancak, Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) ve Malatya Eğitim Vakfı (MEV) buluşmalarında yakından tanıdım. MTTB Başkanlığı ve siyasete girdiği ilk dönemlerde eylemlere liderlik yapmış, gözaltılar, tutuklamalar yaşamış Yüksel Çengel, siyasi görüş farkı gözetmeden herkesin yardımına koşmaya çalışır, Malatya için, Türkiye için elinden geleni yapardı.
Vefat haberini alınca arşiv taraması yaptım, 1.5-2 yıl önce Bakırköy İş İnsanları Derneği’nde Naci Ekşi’nin yönettiği bir toplantıda Yüksel Çengel’in yaptığı konuşmanın YouTube kaydına rastladım. Çengel, konuşmasının başında kendisini takdim sırasındaki iltifatlara takılarak söze girdi:
- O kadar iltifata layık değilim. İnsanız ve mutlaka çok eksiğimiz vardır.
Çengel, insanlara çok pozitif pencereden baktığını belirtip, kişisel özelliğini ortaya koydu:
- 1957 yılından beri insanlar arasında ayırım yapmadan bana ulaşan herkese gücüm yettiğince, güvendiğim dostlarımın gücünü arkamda hissederek yardım etmeye çalıştım.
Cumhuriyet döneminin iyi-kötü gidişlerini, iniş-çıkışlarını yaşadığını vurguladı:
- MTTB’de yönetim toplantılarında gazeteleri paylaşıp okur, sonra gündemi birlikte değerlendirirdik. Bildiri yazarken de, eylem çağrısı yaparken de ortak akıl ile hareket ederdik.
Zaman içinde kendisini siyasette bulduğunu kaydetti:
- Siyasette de programlı çalıştım. Milletvekilliği sonrası İstanbul İl Başkanlığı yaptım. 17 kişilik il yönetim kurulumuzda Altan Öymen ve Tarhan Erdem de vardı. 15 günde bir toplanır, ortak önerilerimizi genel başkana iletirdik.
Kendi siyasi çalışma yöntemini aktardıktan sonra şu görüşünü paylaştı:
- Şu anda toplumun eksik ve yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Siyaset kurumu, sivil toplum kuruluşları kamuoyu önüne çıkıp doğrulara “doğru”, yanlışlara da “yanlış” demiyor.
Siyaset kurumunun temsil ettiği bireylerin kaygılarına yer vermediğini irdeledi:
- Siyaset kurumu bilime, bilgiye dayalı çalışmalı, yurttaşları, parti üyelerini doğru bilgilendirmeli.
Doğru bilgilendirmeye dini konulardan örnek verdi:
- Kuran-ı Kerim’de yazılı dini kaideler çarpıtılıyor, bunu biliyoruz. Çok insan biliyor ama çarpıtılma devam ediyor. Bunun karşısında dikilmesi gereken kurumlar sivil toplum kuruluşlarıyla beraber mutlaka siyasi partilerdir.
Ardından sürdürdü:
- Yanlış, yanlıştır… Ortada böyle bir durum varsa üzerine cesaretle yürünecek. Korkmadan, gerektiğinde büyük tartışma yaratılacak. İnsanları cahil bırakıyorsan, cahil bırakarak taraftar topluyorsan ülkeyi de yanlış yönetirsin.
Partilerin üyelerinin bilinçsiz olduğunu gözlediğini aktardı:
- Siyaset nedir, sorumlulukları nelerdir, etik kurallar nelerdir, parti seçimlerinin demokratik olanı, herkesin temsil edildiği yöntem nedir? Kimse bunları tartışmıyor. Bilenler de kabul etmiyor. Her partide böyle.
Şu noktanın altını çizdi:
- İnsanlar da, devlet de, siyasi partiler de, kurumlar da özeleştiri yapmalı. Yanlışı varsa topluma, kamuoyuna söylemeli. Hem de yüksek sesle, “Bunu yanlış yaptık” demeli.
Yüksel Abi’nin siyasetle, sivil toplum örgütleriyle ilgili saptamaları ne kadar doğru değil mi?
Neden bir türlü, yanlışa “yanlış”, doğruya “doğru” diyemiyoruz?
Yüksel Çengel’e Allah’tan rahmet diliyorum…
Mekanın cennet olsun Yüksel Abi…
Yüksel Çengel, Bakırköy İş İnsanları Derneği’ndeki konuşmasında 1960 darbesine, 12 Mart 1971 muhtırasına, 12 Eylül 1980 darbesine işaret edip, geçmiş gözaltı dönemlerinden bir anısına döndü:
- Sorgudayım, elim kolum zincirli, gözlerim bağlıydı. “Beni niye içeri aldınız?” diye sordum. “Sen toplumu ayaklandırıyorsun kardeşim, konuşuyorsun” dediler…
Yıllar sonra İstanbul eski Valisi Nevzat Ayaz’ın kendisine sorgulamalarıyla ilgili belge verdiğini anlattı:
- Rahmetli Nevzat Ayaz, MİT’deki dosyamın birinci sayfasını getirdi. Orada da, “Toplumu ayaklandırıyor” diye yazmışlardı. Kim yazdı bunu? Hangi memur “toplumu ayaklandırır” şeklinde kanaatini yansıttı oraya?
İç geçirdi:
- Hiçbir zaman toplumu ayaklandırmayı düşünmedim. Hiçbir zaman ülkem için kötü bir şey düşünmedim.
GEÇEN Haziran ayı başında Malatya Girişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Başdemir’in davetiyle kente giderken Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) Başkanı Yunus Akdaş, yanındaki Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gümüştekin’i işaret edip, randevu bilgisi verdi:
- Malatya Valisi Ersin Yazıcı, Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ve Yeşilyurt Belediye Başkanı İlhan Geçit’le randevumuz var. Sen de bize katılır mısın?
MİAD Malatya Temsilcisi Mevlüt Alçık’la birlikte havalimanından Malatya Valiliğine gittik. Valilikte MİAD Başkanvekili Zeki Baykal da ekibe katıldı. Vali Yazıcı, Emniyet Müdürü Arif Çankal’a sordu:
- Ömer Gümüştekin ile imzalayacağımız protokol hazır mı?
Çankal, hemen protokolün imza sayfalarını açtı. Vali Yazıcı, Ömer Gümüştekin’i yanına çağırdı:
- İstanbul’daki buluşmamızda sizden yaptırmanızı istediğimiz Beydağı Karakolu projesi bu dosyada. İmzaları atalım, hızla işe başlayalım.
Gümüştekin, Yunus Akdaş, Zeki Baykal ve beni de yanına çağırıp, imzayı attı:
- Sayın Valim, çelik konstrüksiyon olarak planlanan karakol binasını 3-4 ayda yapar teslim ederiz. Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
Ömer Gümüştekin, 10-15 gün önce aradı:
- İmzayı attığımız gün sözleşmiştik. Beydağı Karakolu’nun açılışı 1 Kasım 2024te yapılacak. Birlikte gidersek memnun olurum.
Geçen Cuma günü Yunus Akdaş, Ömer Gümüştekin ve MİAD Yönetim Kurulu Üyesi Hazreti Akdemir’in de yer aldığı ekiple Malatya’ya gittim. Açılış öncesi Gümüştekin’e Beydağı Karakolu için ne kadar harcama yaptığını sordum:
- 12 milyon liraya mal oldu. Karakolu yaptırmaktan onur duydum. Malum piyasa şu anda iyi değil. İşler düzelsin, Malatya’ya yeni eserler kazandırmak için elimden geleni yaparım.
MİAD Başkanı Yunus Akdaş, açılış töreninde şu mesajı verdi:
- Asrın felaketi olan 6 Şubat 2023 depremlerinden beri memleketimize içimiz yana yana geliyoruz. Şehrimizin toparlanması, kalkınması için elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz.
Malatya Emniyet Müdürü Arif Çankal, karakol ile ilgili şu bilgiyi verdi:
- Hizmet binamız 2 bin metrekarelik alana çelik konstrüksiyon olarak inşa edildi. 13 odası var. Vatandaş odaklı hizmete yeni binamızda devam edilecek.
Malatya Valisi Seddar Yavuz, MİAD’a teşekkür etti:
- MİAD’ın Malatya’ya olan ilgisi çok değerli. Türk milletinin dayanışma ruhunun bir örneği daha burada hayata geçti. Malatya, iş insanlarının da desteğiyle hızla yeniden yapılanacak.