İyileri özenle bir kenara bırakarak diyorum ki Türkiye’de pek çok işletme, kendi insan kaynaklarının işgali altındadır. Yeni nesil insan kaynakları oluşturun ki yeni çağın iş yapma modellerine geçebilin.
Yeni nesil insan kaynakları yönetimi önem kazanıyor. Değişen dünyadaki İK’ların da değişmesi gerektiğini sürekli yazıp, çiziyoruz. Yıllardır İK’ların işletmelere katkılarını ve risklerini inceledim. Öncelikle tezimi sunayım; Türkiye’de pek çok işletme, kendi insan kaynaklarının işgali altındadır.
Eğer İK silolarında CV biriktirip diploma peşinde koşarsanız, kabiliyetleri görecek kabiliyetiniz yoksa yandınız. Hele ki bu yeni çağda işletmenizdeki insanları sevmiyorsanız, insan kaynaklarınız kuruyor demektir. İnsan sevmeyen insan kaynakları olur mu? O kadar çok örneğin tanığı oldum ki şaşarsınız.
Yeni mezun giremez
Eğer siz tecrübe maddesini abartıp iş vermez iseniz yeni mezunlar nasıl tecrübe kazanacak? İş ilanlarına bakın. İnsan kaynakları siteleri ve iş mülakatlarında tuhaflıklar oluşmaya başladı. Nitelikli işsizleri mi ti’ye alıyorlar yoksa bulundukları kurumu mu sabote ediyorlar, anlayan beri gelsin…
Kaldı ki diploma takıntılı İK’cılar şunu kavrayamıyor; “bu kurumun diplomalıya mı kabiliyetliye mi ihtiyacı var?” Eğer kabiliyet peşinde koşuyorsanız, saçma sapan mülakatlardan, beylik geyik sorulardan vazgeçin ve ihtiyaç duyduğunuz kabiliyeti bulup çıkarabilmek için sizin kabiliyetiniz olsun.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
Diploma mı?
Belki hala gerek şarttır ama yeter şart değildir. Dünyada diplomanın önemi azalıyor. Marka okulların diplomaları dahi sorgulanır oldu. Kuruma, şirkete değer üretemeyen diploma, çöp değerindedir artık.
Beceri mi?
Giderek önem kazanıyor. Yeni nesil İK’lar kendilerini “kabiliyet avcısı” şeklinde nitelendirmeye başladı. Diploma aramak nitelik gerektirmez ama kabiliyeti bulup çıkarmak başlı başına kabiliyet.
not/ İnsan kaynakları yöneticileri için mini sözlük
DİL; İster overlokçu arasın ister müdür, yabancı dil şart. Hatta öyle ki İngilizce zaten dilden dahi sayılmıyor da ikincisi, üçüncüsü isteniyor. Arayana dil lazım mı? Değil. Peki, o biliyor mu? Hayır! Ama istiyor. Herkes istiyor herhalde bir bildikleri var diyerek…
DİPLOMA; Eylem odaklı değil söylem odaklı bir toplum olunca, diploma talebi tavan yapıyor iş başvurularında… Lisans? Yetmez. Yüksek lisans? Hah şöyle. Varsa bir de doktora… Peki pozisyon? Diplomayla alakası dahi yok.
TEST; Okulların verdiği diplomayı talep etmesine rağmen ona çöp muamelesi yapan pek çok işletme güruhu, zekâ testi de yaptırıyor. Kime? İnsan kaynakları birimindeki kilosu ile iq’su ancak denk olana veya dışarıda bu sadistliği para karşılığı yapan çetelere…
TECRÜBE; İşte en paradoksal kısım bu… Yeni mezun yapsa yapsa ancak staj yapar ve tecrübe bununla sınırlıdır. Fakat gel gör ki yeni mezundan bunu istiyorlar. Geçen yıllardan birinde eczane duvarında şu iş ilanı vardı; “16 yaşında, tercihen bayan, eczacılık, kimya mezunu asgari ücretli yardımcı aranıyor.”
Neticede patronlar bilsin ki; diplomaya geçit veren beceriyi kapıdan kovan, yeni mezundan tecrübe talep edecek kadar vizyonsuzların İK’sında konuşlandığı işletme olmayın. Aman dikkat batabilirsiniz…