Ulusal Bilişim Kurultayı’nda; “2’nci Yüzyılda: İnsan, Teknoloji ve Evren Ötesi” kavramlarını tartışıyoruz. Türkiye Bilişim Derneği, sektörün en köklü sivil toplum örgütü ve 1976’da ilki düzenlenen kurultayın 39’uncusunda bizler hala bilişim vadisindeki fırsat ve tehditlerini konuşuyoruz.
Bir bakıma sorunlar bizi eskitti ama bizler sorunları eskitemedik. Bugünden geriye bakınca, gerçekçi yaklaşımla şunu söyleyebilirim ki tam da böyle değil… İlk zamanlarda bilgisayar, kamu ve bazı özel sektör firmalarında dar alanda kullanılan, gelecek vaat eden ama az bilinen bir kavramdı.
1 MİLYON BİLGİSAYAR OLSA…
Rahmetli Turgut Özal’ın ithal ikameci politikalar yerine dışa açık büyüme modeliyle durum; hızla değişti. TBD; kamunun bilişimcilerinin örgütü olmasına rağmen sektörlerin de bu alanda yol almasına öncü rol oynadı. e-Devlet’ten internet hukukuna dek her alanda, bilişimin entelektüel tarlası oldu.
Özal bize şunu söylüyordu; “1 milyon bilgisayar olsa, Türkiye’yi uçururuz.” Bu vizyon ile yola çıkıldı ancak, devamı aynı tutkuyla gelmedi. Sektör uçtu ama Türkiye yerinde kaldı. TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe; “bugün eskisinden daha yüksek bilinçle bilişimi algılıyor ve uyguluyoruz” diyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Bilişim neden önemli?
Bilginin üretim faktörü haline geldiği ekonomide, dijital dönüşümü sağlayamayan, rekabette geri kalmak bir yana, artık var olamıyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerini üretiminde, dağıtımında, tasarımında yetkin kullanamayanlar rekabet avantajını yitiriyor. Artık Dijital Ekonomi çağındayız.
Yetkin kullanabiliyor muyuz?
Gayretimiz var. Yetkin kullananımız da… Ancak hala bu vadide alınacak yol var. Bill Gates; “bilgisayarı mevcut yapısıyla işletmenizde kullanırsanız elbette bir verim artışı olur ancak bu; %20 civarında kalır” der. Devamında; “fakat işletmenizin zihin yapısını dijitalleştirdikten sonra bilişim teknolojilerini bu yeni yapının hizmetine verirseniz, verim artışı %90’lara varır ki olması gereken de budur” diye uyarır.
NOT
MÜŞTERİ PATRONDAN ÖTE ARTIK VERİNİMETTİR
Müşteri velinimettir. Nimeti sağladığımız ana kaynaktır ve işletmemizin patronudur. Bu yaklaşım, yarım asırdan bu yana tüm şirketlerin mottosu idi. Fakat artık velinimet olmak ya da müşteriyi patron olarak görmek, yetmiyor. Zira müşteri artık verinin var ettiği başka bir nimete dönüşmüş.
Geleneksel yaklaşımda müşteriyi; “benim paramı cebinde taşıyan insan” diye tanımlayanlar “o halde bu parayı cebinden alıp ondan kurtulmalıyım” zihin yapısındaydılar ve çoktan kaybettiler. CRM denilen müşteri ilişkileri yönetimi ile bilişim, fark oluşturdu. Müşteriyi baş tacı etmeyenleri bekleyen akıbet şuydu; “ona senden daha fazla değer vereni tercih ederek, seni ve çalışanlarını işsiz bırakabilir.”
O halde? Attığımız her adımda veri üreten dijital ekonomi, bun veriyi müşteriyi bilme, bulma ve ona değer katma yönünde kullananları, rekabette bir adım öne taşıyor. Bilişimi kullanarak müşterisine pusu kuranlar ise kısa dönemde kazanır gibi görünse de çok çabuk silinip gidiyor.
Kısaca, müşteriye saygın yoksa bilişime yatırım yaparak da batabilirsin. İnsan, teknoloji ve evren ötesinde iyi görünmek için gerçekten iyi olman gerekiyor. Aman dikkat!