Türkiye girişimcilik ve inovasyon ekosistemi büyümek için taze kanlara ihtiyaç duyuyor. Üniversite öğrencileri, genç girişimciler ve yeni nesil inovatörler; iyi yönlendirilirlerse ekosistemi fazlasıyla büyütme potansiyeline sahipler. Bir örneğine geçen hafta sonu Galatasaray Üniversitesinde Türkiye İnovasyon Hareketi liderliğindeki fikir geliştirme maratonunda şahit olduk. Türkiye’nin çeşitli illerinden büyük bir motivasyonla gelen genç girişimci adayları; afetlerin yarattığı sorunları ortadan kaldırmak, daha da önemlisi afetlerin can kaybına neden olmasını engellemek adına tüm gün yoğun bir eğitim eşliğinde fikir geliştirdiler. 11 takımın yarıştığı maratonda “Sesimi Duyan Var mı?” ekibi birinci oldu.
Bir ülkenin en büyük sermayesi, yetişmiş insan gücü ve yüksek yetenekli bireyleridir. Gençlerimiz sosyal problemleri ortadan kaldıracak çözümler geliştirmek için gerekli motivasyona sahipler. Gezegenin ve tüm canlıların haklarına tüm önceki kuşaklardan daha duyarlılar. İnsan sevgileri fazlasıyla mevcut. Geriye sadece kendilerini iyi yönlendiren mentorlara, nitelikli bir eğitime ve metodolojik çalışmaya ihtiyaç kalıyor. Bunu yapmak da bizim görevimiz. Dehalar, çevre koşullarından büyük oranda bağımsız her yerde yeteneklerini ortaya çıkartabilirler. Fakat toplumun büyük çoğunluğu, ortamın şartlarına göre şekil kazanır.
Yaşadığı ülke ve içinde neşet ettiği kültür, bilim-inovasyon ve girişimciliği önemsiyorsa, o yönde bir yol çizer kendisine. Toplumun öncelikleri farklıysa, tabi ki sonuçlar farklı olacaktır. Dehalar, insanlığa mutlaka sıçrama yaşatır ama asıl etki; ortalama insanları yönlendiren üst yapılar, kurumlar ve sistemlerdir. Eğer biz gençlerimizi bilim ve inovasyon istikametinde yönlendirecek olursak çok güzel işler çıkacaktır. Rol modellerinin sayısı artarsa, kendileri de girişimcilik ve inovasyon yönünde bir yol haritası çizeceklerdir kendilerine. Ne kadar fazla inovasyon tohumunu atarsak o kadar çok uç verebilir. Bu bağlamda, mikro ölçekteki etkinlikleri ve değişimleri önemsemek lazım. Bir gün zamanı geldiğinde birleşerek daha büyük bir dönüşüm yaratacaklar. İnovasyon uzun bir yolculuk. İniş çıkışlar olacaktır. Yoldan ayrılmadığınız sürece bu yolculukta başarısızlık yok. Öğrendiklerimiz, adım adım bizi başarıya mutlaka götürür. Girişimcilik virüsü kanınıza girdi mi kaçış yok, artık yaşam tarzınız olacaktır.
Türkiye girişimcilik ekosistemi son yıllarda nitelikli startup çıkartmakta zorlanıyor. Birçok hızlandırma ve kuluçka programına aynı girişimler başvuruyor. Girişimcilerin ürünlerindeki benzerlikler bir hayli fazla. Özgün ve güçlü iş modelleri geliştirilmesinde dar boğaz hissediliyor. Bunu aşmanın yolu; aşağıdan gelen üniversite öğrencilerinden potansiyeli fazla olanları öne çıkartmak ve onlara yatırım yapmak. Kendisini geliştirmek isteyen, hayata imzasını atmak isteyen ve bir derdi olan genç yetenekleri bulmak için “branding” ötesinde iyi tasarlanmış ve hedefleri net programlar çıkartmaları elzem. Türkiye’nin mış gibi yapmak için pek zamanı kalmadı. Yapılanların tiyatrodan öteye geçmesi için havalı sözcükler, havalı ofisler, havalı mekanlar ötesinde derdi olan insanları bulmak ve büyütmek şart. Bu insanları biz bulup desteklemezsek bile onlar bir gün başaracak. Başarı bulaşıcıdır. Onlar başardığında arkalarından gelen pek çok diğeri ve önlerinde biz de başaracağız. Başarı, kılcallara nüfuz ettiğinde büyür ve kalıcı olur.