“Deloitte Human Capital Trends 2024” raporuna göre, şirketlerin yüzde 76’sı insan sürdürülebilirliğinin öneminin farkında olmasına rağmen, sadece yüzde 46’sı bu konuda bir çaba gösteriyor ve sadece yüzde 10’u anlamlı bir girişimde bulunuyor. Çalışanların «İşinizle ilgili olarak hangi gelişmelerden endişe duyuyorsunuz?» sorusuna verdiği ilk cevap ise, “Artan iş stresinin kötüleşen zihinsel sağlığa neden olması” yönünde.
Deloitte’un HiDoctor ile birlikte hayata geçirdiği “Akıl Sağlığını Destekleyici Kurumsal Uygulamalar, Türkiye’de Farkındalık Seviyesi ve İhtiyaçlar” raporu, Türkiye’de her iki çalışandan birinin psikolojik sağlamlığının düşük olduğu ve buna rağ men yüzde 88’inin psikolojik destek almadığını ortaya koyuyor. Çalışanların yaşadığı sorunları, HiDoctor CEO’su Ahmet Bal ile konuştuk:
Esenliğin lokomotifi akıl sağlığı
“İnsan sürdürülebilirliğini, bir insanın esenlik içinde olması, yaşam boyunca olmazsa olmaz temel bir refah düzeyi için ihtiyacı olan şey olarak ifade edebilirim. Bugün esenlik; fiziksel, zihinsel, ekonomik, sosyal, ruhsal, çevresel ve mesleki olmak üzere 7 boyutta tanımlanıyor. Esenliğin lokomotifini akıl sağlığı, getirisini ise fiziksel sağlık olarak görüyorum. Küresel çapta psikolojik, sosyolojik ve ekonomik olarak zorlayıcı bir yüzyıldayız. Her geçen gün şartların daha da zorlaştığını ve akıl sağlığının aslında küresel çapta bir kriz olduğunu düşününce, yer değiştirmenin değil psikolojik sağlamlığı güçlendirmenin asıl çözüm olacağına inanıyorum. Axa Sigorta’nın global çapta yayınladığı 2024 Ruh Sağlığı Raporu, ruh sağlığı sorunlarındaki artışın alarm seviyesinde olduğunu gösterdi. Türkiye ise, ortalamayı en çok yükselten ülkelerden biri, özellikle de gençler özelinde. 18- 24 yaş grubunun yüzde 43’ü ruhsal hastalığa sahip.”
İşe devamsızlığın maliyeti 1 trilyon dolar
“Depresyon, kaygı gibi sebeplerle işe devamsızlık, işte var olamamanın dünya ekonomisine 12 milyar iş günü kaybettirdiğini, küresel ekonomiye 1 trilyon dolara mal olduğunu geçen yıl duymayan kalmamıştır. Dünya Sağlık Örgütü Geçen yıl psikolojik desteğe erişimin temel bir insan hakkı olması gerektiğini, bu yıl dünyayı bekleyen en büyük ilk üç sorun arasında yalnızlık temelli psikolojik sorunlar olduğuna işaret etti. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile beraber 2022'de çalışan nüfusun ruh sağlığı sorunlarını ele almak için somut eylem çağrısı yaptı. Kurumlar sahip oldukları insan kaynağı hacmiyle ve etki alanlarıyla toplumsal refaha en çok katkı yapan aktörlerden biri. Beyin göçünü engelleyecek en önemli unsur ise, toplumun yaşam kalitesinin yani refahının artması olacak.”
İnsan aklıyla ilerleyen ekonomi
“İnsan aklıyla ve emeğiyle ilerleyen bir ekonomide çalışıyoruz. Teknoloji her geçen gün hayatımıza daha fazla nüfuz etse de unutmamak gerekir ki, onun da arkasında insan var. Önce insan kaynağını sürdürülebilir kılmak lazım. İyi hisseden, mutlu olan ve mutlu eden insanlardan oluşan bir kurum kültürü inşa etmeliyiz.
İnsan kaynağının sürdürülebilirliği esenliği sağlamaktan geçiyor
“İnsan kaynağının sürdürülebilirliği esenliği sağlamaktan geçiyor. Biz de psikoloji başta olmak üzere, beslenme ve spor alanlarında bireylere verdiğimiz online danışmanlık hizmetlerindeki deneyimlerimiz ve yaptığımız araştırmalara dayanarak, kurumların çalışanlarına sunabileceği esenlik hizmetlerini içeren ürünler tasarladık. Kullanıcılar kafaları karışmadan ürünün tüm özelliklerine hakim olabiliyor, uzmanlardan randevu alma ve seans gerçekleştirme işlemini kolayca gerçekleştirebiliyorlar. Danışanların en hassas olduğu nokta danışman ile aralarındaki konuşmaların gizliliği. ISO standartlarında yüzde 100 veri güvenliği sağlıyoruz.”
Sanayi çalışanları, mavi yakalılar Z kuşağı ve emekli çalışanlar mutsuz
“En mutsuz kesimler, sanayi sektörü çalışanları, mavi yakalılar, Z kuşağı ve emekli çalışanlar. Z kuşağı psikolojik destek almaya en açık gruplardan biri. Hatta çalışacakları kurumları seçerken psikolojik destek imkanını göz önüne alacak kadar da farkındalıklarının yüksek olduğunu tespit ettik. Bu konudaki ikinci önemli engel ise, psikolojik desteğin maalesef pahalı olması. Örneğin, araştırmamıza katılanların yüzde 53,6’sı, bu hizmetin herkesin bütçesine hitap etmediğini belirtmiş.”