İnovasyon manifestosu

D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

Türkiye’nin basit ürün iyileştirmelerle kaybedecek zamanı kaldı mı? Ülkenin büyük sıçramalar yapması gerekiyor. Bu ancak yüksek etkili (radikal, yıkıcı, non-icremental) inovasyonlarla olur. İnovasyonun en büyük isimlerinden Harvard Profesörü Clayton Christensen “Büyük umutlarla ve tantanalı bir şekilde başlatılan pek çok inovasyon, devasa bütçeler harcanarak, gerçek yapılması gereken işle hiç ilgisi olmayan ürün iyileştirmelere odaklandığı için yok olup gidiyor” diyor. Haklı. İnovasyonu çok yanlış yerlerde arıyoruz.

Olağanüstü zamanlar yaşıyoruz. Küçük iyileştirmelerle yetinemeyiz artık. Yapılması gereken, daralan pazarda mevcut ürünlerle ölümü beklemek değil yeni pazarlar ve büyüme dalgaları yaratacak radikal inovasyonlara odaklanmaktır. Eğer iddialı bir vizyonunuz ve ekibiniz yoksa köklü değişimler ancak şok anlarıyla mümkün. Çok büyük bir kırılmanın henüz başındayız. Liderler kendilerini ve kurumlarını zaman varken dönüşüme hazırlamadıysa bugün artık bundan kaçış yok.

Nokia’nın bir zamanlar cesaret edemediği ama Apple’in radikal bir kararla aldığı risk büyük bir başarı getirdi. Esasında cep telefonu pazarının lideri yüksek satış rakamları ile en fazla beğenilen markalardandı. Ne var ki yaklaşan dip dalgayı ve yeni tüketici trendlerini kestiremedi. Blockbuster yeni mağazalar açma ve email pazarlamasından öteye geçemeyip kendi kendini yıkmadığı ve dijital dünyaya adım atmadığı için tarih oldu. Bugün otomotiv endüstrisi, Volkswagen ve GE gibi köklü firmalar, hava yolu şirketleri ve oteller süratle benzer akıbete yaklaşıyor. Bu ve benzeri şirketler ve geleneksel pek çok firma bir an önce radikal inovasyon kararları alamazsa fırtınadan çıkamayacaklar.

Amazon, Adobe, Google, Microsoft, Samsung artırımsal inovasyonlardan fazlasını yaparak ve gerektiğinde ana (core) işinin dışına çıkarak sürekli kendini yenileyen iyi örnekler. T-Mobile sözleşmesiz abonelik ile kendi iş modelini yıkan ve tüm sektörü dönüştüren bir başarı hikayesine imza attı. Sanırım bundan 20 yıl önce bir zamanların e-ticaret firmasından yazar kasasız marketler ya da drone’lu teslimatlar beklemiyordu hiçbirimiz.

Verimliliğin temel rekabet faktörü olduğu sanayi çağı çoktan kapandı. Rekabet faktörünün inovasyon olduğu uzay çağındayız. Yüksek etkili inovasyonlar hayatımızı baştan sona değiştiriyor. Çevre sorunları, Z kuşağı, globalleşme, iklim değişikliği ve en küresel salgınlar değişimi daha da hızlandıracak. COVID-19 pandemisi tamamen bittiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak kuşkusuz. Tüm olumsuzluklara rağmen krizin belki de iyi tarafı; normal zamanda yıllar alacak radikal çözümleri bu olağan üstü zamanlarda olağan üstü iş birlikleriyle çok daha kısa sürede başarabiliriz. Bu hıza ayak uydurabilenler hayatta kalacak. Bugünün pek çok büyük markası yakında tarih olabilir. Bundan 10 yıl sonra sadece en iyiler yaşamaya devam edecek. 

Kuşkusuz insanlık bu çarpışmadan güçlenerek çıkacak ama bu büyük buhran sonrasında eski paradigmalar ve parametrelerle devam etmemiz artık imkânsız. Karar vericilerin inovasyonlara bakış açısının değişmesi şart.

Yüksek etkili inovasyonları başarabilmek için 11 madde öneriyorum:

  1. İnovasyon fikir ile değil fırsat ile başlar
  2. Stratejisiz bir inovasyon başarılı ve sürdürebilir olamaz
  3. İnovasyonun merkezinde müşteri değil müşterinin yapması gereken iş (ihtiyaç) vardır.
  4. Müşterinin kim olduğunu ya da ne yaptığını değil neden yaptığını anla.
  5. Sadece müşterilerle değil asıl müşteri olmayanlarla (pazarda hiç yok) empati kur.
  6. Sadece problemlerle ilgilenme (fonksiyonel). Bezen inovasyonlar duygusal ve sosyal işlerden (ihtiyaçlardan) doğar.
  7. Hiçbir şey satın almayan gruplar büyük fırsatlar barındırır.
  8. Çözüme değil ihtiyaca, rakiplere değil rekabetsizliğe odaklan.
  9. ARGE, yüksek etkili inovasyonları garanti etmez.
  10. Ürün iyileştirmeye (ÜRGE) değil yeni pazar yaratmaya odaklan.
  11. Senin ürününü, rakiplerin ürününü, hatta ikame ürünleri reddeden ve kendi çözümlerini geliştiren insanlara dikkat et.

Z kuşağı markaları sadece büyüklükleri ve bilançoları ile yargılamayacak. Topluma, dünyaya, hatta gezegenimize katkısı, çevreye pozitif etkileri, global sorunlara sunduğu çözümler ve zor zamanlarda aldığı risklerle ölçecekler değerlerini. Şirketlerin tüzel kişilikten çok daha fazlası olduğu ve sadece iş veren pozisyonunda kalamayacağı bir zamana eviriliyoruz. Eğer lokal ölçekte dahi olsa toplulukların içselleştirdiği ve sissiz hayatın eksik kaldığı bir marka olabilmişseniz zamanın ruhunu arkanıza almışsınız demektir.

Tüm dengelerin değiştiği ve yeni dengelerin oluşacağı bu yeni dönemde yeni tip liderlere, çözümlere, modellere, değerlere ve yeteneklere ihtiyacımız var. İnovasyon, bundan böyle olursa iyi olur (nice to have) değil olmazsa olmaz (must to have) bir ajanda maddesidir. Radikal inovasyonlara imza atamayanlar büyük bir kırılmayla gelen bu kasırgadan sağ çıkamayacaklar.

Tüm yazılarını göster