Bay Putin’in 9 Mayıs Zafer günü konuşması büyük endişe ile beklenmekteydi. Ukrayna’daki çatışmayı tırmandıracağından korkuluyordu. Ukrayna’daki müdahale pek planladığı gibi gitmemiş, Rus ordusu savaş alanında çok kötü bir performans sergilemişti. Donetsk’te sağladığı sınırlı başarı ise ancak sivil hedefleri yakıp yıkarak elde edilmişti. Hatta Ukrayna güçlerinin Rusların Harkiv ve civarındaki yerleşmelerden geri çekilmeye zorladığı söyleniyordu. Çoğunluğu Rusça konuşanlardan oluşan nüfus Rus ordusunu kucaklamaktan, onların hizmetine girmekten uzak durmuştu. Ruslar Ukrayna’nın hiçbir bölgesinin güvende olmadığını göstermek için orta menzilli füzeler kullanıyorlardı. Fakat bu gösterileri bile füzelerin hedeflerini tam tutturamadığını ve sık sık sivil hedeflere zarar verdiğini ortaya koymuştu. Buna karşılık, Amerika’nın sağladığı anlık istihbaratı kullanan Ukraynalılar İHA’lar aracılığıyla Rus deniz hedeflerini vurabilmişlerdi. Basında Rusya’nın Suriye dahil başka bölgelerden Ukrayna cephesine asker kaydırdığına ilişkin bilgiler yer alıyordu. Böylece başlangıçta tüm Ukrayna’yı teslim almayı öngören, daha sonra Ukrayna’nın doğusunda Rusça konuşan ahalinin yaşadığı toprakları ele geçirmeyi öngören planın gerçekleştirilmesi umulduğu anlaşılıyor.
Bay Putin’in Ukrayna müdahalesinin uluslararası alanda doğurduğu sonuçları daha önceki yazılarımızda ele aldığımız için, burada belki aynı hususları tekrarlamamıza ihtiyaç bulunmuyor. Ancak hemen belirtelim ki, Batı camiasının tüm üyeleri yeni güvenlik planları yapmağa devam ediyorlar. Bir örnek vermek gerekirse, Fransız başkanlık seçimini kazandıktan sonra bir oranda AB’nin lideri konumuna gelmiş olan Macron, Birliğin yanında, üye olmayanların katılacağı bir çember oluşturulabileceğini, bu kuruluşa Avrupa değerlerini benimseyen Avrupa ülkelerinin üye olabileceğini, AB çekirdeği etrafında ikinci bir kuşak kurulabileceğini belirtmiştir. Bu arada, Almanya da tedricen Ukrayna’ya askeri yardım yapılmasını öngören Batı tepkileriyle giderek bütünleşmekte, Rusya’ya iktisadi ve askeri yaptırım uygulamalarına katılmaktadır.
İktisadi yaptırımların sonuçlarını saptamak kolay olmasa da, Rusya’nın saldırgan dış siyasetini frenlemeye dönük yaptırımların etkilerinin hissedilmeye başlandığı anlaşılıyor. Rus halkının katlanması istenen günlük mahrumiyetler yanında, Rus iktisat siyasetini planlayanları daha derin düşüncelere sevk eden gelişme, uzun vadede Rusya’ya dönük enerji bağımlılığını azaltma planlarının doğuracağı sonuçlardır. İlginçtir ki, Rusya’nın Rus gazı olmadan hayatın ne kadar zorlaşacağını göstermek amacıyla başvurduğu kısıtlamalar, yaptırımlardan cayma sonucunu getirmekten ziyade, kısa süre önce gazı kesilen Polonya ve Bulgaristan örneğinde görüldüğü gibi, Avrupa ülkeleri arasındaki dayanışmayı güçlendirmektedir.
Rus lideri savaşı, düşük düzeyde de olsa, nükleer seviyeye tırmandıracağını ima ederek dünyaya korku salmak istemişti. Muhtemelen Bay Putin’in danışmanları bu tür konuşmaların çok tehlikeli olduğunu kendisine anlatmışlardır. Sözleri Batı’yı korkutabilir ama Rusya’yı yıkıma sürükleyebilir. Herhalde Bay Putin’in 9 Mayıs Zafer günü konuşmasında nükleer kılıç sallamaktan uzak durmasını bu tür nasihatler sağlamıştır.
Herhangi bir demokraside böyle bir başarısızlık listesi görevdeki hükümetin istifası için yeterli sebeptir ama otoriter sistemler biraz farklı işliyor. Rus hükümeti haberleri manipüle ederek vatandaşlara farklı bir gerçek sunarken, durumu yabancı güçlerin ülkeye zorladığı bir acil durum olarak tanımlamaya çalışmaktadır. Nitekim, Rus hükümeti, Ukrayna’nın Nazilerden temizlenmesi gibi Rusya’nın dışında kimsenin inandırıcı bulmadığı bir olgudan söz etmektedir, ama önemli olan anlatılanlara dışardakilerin değil içerdekilerin inanmasıdır. Yine de Zafer Gününde gözlenen sakin durum ve Bay Putin’in yorgun görünümü, kendisini güçlüklerin beklediğini farkında olduğuna işaret etmektedir. Donetsk bölgesi topraklarını ele geçirebilirse de, ülkesinin uluslararası alandaki konumunu eskisine göre aşağıya çekmiştir. Ülkeyi yöneten seçkinler grubu muhtemelen görevden gitmesi gerektiğini düşünmektedir ama kendilerinin ulusal liderin ülkeyi sürüklediği durumda sorumlulukları olmadığını gösterecek bir yol bulmaları lazımdır.
Bay Putin, Rus devletinin tartışmaya açık olan siyasi hedeflerini gerçekleştirme imkanlarını abartmış, eylemlerinin bulacağı karşılıkları, yaratacağı tepkiyi küçümsemiştir. Bu olaydan hepimizin çıkaracağı ders imkanlarınızın elvermediği hedefleri gerçekleştirmeye çalışmanın pek parlak bir fikir olmadığıdır. Öyle görünüyor ki, böyle bir işe kalkışırsanız, elinizdekilerin de bir bölümünü kaybedebilirsiniz.