“IMF’ye ihtiyaç var mı?”

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Eski Hazine bürokratı bir dostumuz Türkiye'nin bu yılki dış borç ödemesini ve bu ödeme için nasıl kaynak sağlanabileceğini irdeleyen çalışmasını bizimle paylaştı.

Çalışmanın özeti şu: "Dış borç ödemesi için dövize ihtiyacımız olacak." İyi de bu dövizi bize kim verecek?

IMF için tek söylediğimiz "zinhar"; peki, tamam... IMF olmasın, kimse de hevesli değil ama soru çok yalın ve basit: "Bu dövizi bize kim verecek?"

Soruyu soran biz değiliz. Soruyu, Hazine’de çeşitli kademelerde uzun süre görev yapmış eski bir bürokrat soruyor ve sonra da kendi sorusuna yanıt arıyor, durumu irdeliyor ve dış borç ödemesi için çıkış yolu bulmaya çalışıyor.

Bu bürokrat dostumuz 2020 yılı dış borç ödemesi ve bu ödeme için gereken kaynağı nasıl bulabileceğimizi ya da bulmakta sorun yaşayıp yaşamayacağımızı irdelemeden önce IMF konusundaki genel yaklaşımını şöyle özetliyor:

“Türkiye’nin IMF ile ilişkisini iyi bilenlerden biriyim. Hazine’deki yıllarımda çeşitli unvanlarla IMF müzakerelerinde bulundum. Bu müzakerelerin hepsinde değilse de bir kısmında belli ölçüde perde arkasına da şahit oldum. Sonuçlarının, toplumun hangi kesimlerini, nasıl etkilediğini yaşayarak izleyenlerdenim.

Dolayısıyla IMF’siz çözümlerin her zaman akılcı olduğunu bilirim.”

Yıllarını Hazine’ye vermiş bu bürokrat daha sonra şöyle devam ediyor:

“Gelin 2020 yılının döviz ihtiyacı ve bu ihtiyacın nasıl karşılanabileceği hakkında fikir egzersizi yapalım. Dışarıdan ek destek almadan açık kapanacak mı, bakalım.

Genellikle yaptığım gibi, kamu (burada TCMB) verilerini kullanarak bir tablo hazırladım. Bu tablonun ilk bölümünde, Ocak 2020- 21 arasındaki dış borç ödemeleri yer alıyor. Bu tutarlar TCMB kısa vadeli borç verilerinden aynen alınmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi 105.6 milyar doları kısa, 66.7 milyar doları uzun vadelilerden oluşmak üzere toplam 172 milyar dolardan fazla ödeme var.

Gelelim işin zor tarafına. Bu ödemeler için finansman nasıl sağlanacak? Bazı varsayımlarda bulunmadan tahmin yapmak zor. Dolayısıyla ben de ikili bir varsayım seti kullandım.

İlkinde finansal sektörün DTH’ları, yabancıların döviz bozdurarak tuttuğu TL mevduatları, bankalar mevduatı ve kısa vadeli ticari kredileri yüzde 100 oranında yeniden borçlanılacağını varsaydım. Yani yapılacak ödeme kadar yeni borçlanma gerçekleştirileceğini varsayarak hareket ettim.

Uzun vadeli kredilerde ise dış ticaretin ve ekonominin küçülmesinin sonucunda, finansal sektörün ödeyeceğinin yüzde 90’ı, şirketlerin ise yüzde 80’i oranında yeni dış borç alabileceklerini tahmin ettim. Buna karşılık Hazine’nin ve TCMB’nin ödediklerinden fazla, yüzde 110 oranında borçlanacağını öngördüm.

Bu iyimser tahminlerime, yabancıların hisse senedi ve borç senedi gibi portföy yatırımlarını 7 milyar dolar kadar azaltacağı gibi bir beklentimi ekliyorum. O da son bir yıldaki azalmanın devam edeceğini düşündüğümden. (Merkez Bankası’nın dün yaptığı açıklamaya göre yabancılar portföy yatırımlarını yılbaşından 10 Nisan’a kadar olan dönemde 7.5 milyar dolar azaltmış durumda. Dolayısıyla 7 milyar dolarlık çıkış senaryosu iyimser kalmış gibi görünüyor.)

Birinci senaryoya göre toplam finansman 163.8 milyar dolar olur, 172.3 milyar dolarlık ödemeyi yapabilmek için cari dengede 8.5 milyar dolarlık fazla sağlanması gerekir. Bir başka ifadeyle ekonomi 8.5 milyar dolar cari fazla vermezse döviz ihtiyacı karşılanamaz. Oysa bırakın fazlayı, 2020 yıllık programında cari açık tahmini 10 milyar dolardı. Korona etkisiyle cari denge iyimser tahminle 1.5 milyar fazla verebilir. O zaman döviz ihtiyacı 8.5- 1.5=7 milyar dolar olur.

İkinci senaryoda durum daha kötü

Daha kötümser varsayımlarla (parantez içlerindeki ikinci yüzdeler) yaptığım finansman tahmininde toplam 148.8 milyar dolara ulaşabildim. Bu gerçekleşirse, 172 milyar dolarlık ödemeye karşılık, 149 milyar dolar finansman bulunabilmiş olacak. Bu durumda cari fazla ihtiyacı 23.4 milyar dolara çıkıyor. Ancak bu senaryoda cari denge tahmini 5 milyar dolar açığa dönüşüyor. Dolayısıyla, döviz açığı 23.4+5 =28.4 milyar dolara ulaşıyor.

Tabloya dikkat ederseniz açığı kapatacağı düşünülen TCMB uluslararası rezerv hareketlerini “0” aldım.

Nedeni basit. Şubat sonu itibariyle TCMB net döviz rezervleri 38.7 milyar dolar. Buna karşılık, TL/döviz swapları 25.8 milyar dolar, TL/altın swapları da 1.1 milyar dolar. İkisinin toplamı 26.9 milyar dolar. Ama dikkat! 10 Nisan itibarıyla net rezervler de 27 milyar dolar kadar.

Yani her iki varsayımda da açığı rezervlerle kapatmak çok zor. Hele kötümser tahminlerim doğrulanırsa, rezervler yetmiyor.

O zaman ne olacak? IMF’ye de gidilmezse, zaten hızla küçülmekte olan ekonomide dış borçlar nasıl ödenecek, çözüm nasıl bulunacak? Bilen bana da anlatırsa, belki bu gece rahat uyuyabilirim.”

Tüm yazılarını göster