IMF Küresel Ekonomik Görünüm raporu yılda iki kez yayımlanır. İçinde dünya ekonomisinin genel durumu, büyüme beklentileri ve politikalara dair analizler ve tahminler yer alır. Potansiyel ekonomik krizler ve riskler hakkında uyarılar yapılır. Her ne kadar yanılma payları yüksek olsa da her ne kadar önyargılı olsa da ve her ne kadar biraz eski de kalmış olsalar da IMF tahminleri dünyadaki pek çok kişi ve kuruluşun veri olarak kullandığı, karar verirken dikkate aldıkları rakamlardır. Hükümetler ve merkez bankaları, ekonomik politikalarını şekillendirirken bu rapordan faydalanırlar; yatırımcılar bir ülkeye yatırım kararı alırken bu rapora ve IMF’nin o ülkeye dair tahminlerine bakarlar. Fon yöneticileri portföylerini yönetirken bu rapordan faydalanırlar. Bu raporun içeriği aynı zamanda akademik çalışmalar ve analizler için önemli bir kaynak sağlar.
Yani ekonomistlerden karar vericilere, para yöneticilerinden akademisyenlere, hükümetlerden şirketlere kadar çok geniş bir kesim bu raporu ve içinde yer alan tahminleri izler ve kendi çalışmalarında veri olarak kullanırlar. Dolayısıyla bizim bu tahminleri beğenmememiz, güvenilmez bulmamız raporun önemini ve etkisini değiştirmez. Çünkü IMF Küresel Ekonomik Görünüm raporu hem ekonomik aktörler hem de kamu için kritik bir referans noktasıdır.
IMF ekonomistleri ve uzmanları tarafından birçok veri ve modelleme tekniği kullanılarak oluşturulan raporun sonuncusu salı günü yayımlandı. Raporda IMF, küresel büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,2 olarak korurken, 2025 için büyüme öngörüsünü yüzde 3,3’ten 3,2’ye düşürdü. Yani IMF’ye göre dünya Nisan ayında öngördüğüne göre daha yavaş büyüyecek.
Tahminler kadar varsayımlar da önemli
IMF küresel ekonomik görünüm raporunun en dikkat çekici kısmı Fon’un ekonomilere dair tahminleridir ama benim her rapor açıklandığında ilk baktığım bölümlerden biri bu tahminleri yaparken kullandıkları varsayımlardır. Çünkü bunlar üzerinde çalışılmış varsayımlardır, altı doludur. Bu varsayımlara bakarak bizi önümüzdeki dönemde bazı alanlarda nelerin beklediğini hayal edebiliriz.
Mesela IMF’ye göre petrol fiyatları bu yılı yüzde 0,9 artışla varil başına 81 dolardan kapatabilir. Ama doğalgaz ve kömür fiyatlarındaki düşüş nedeniyle yakıt emtia fiyatlarının yıllık ortalamada yüzde 3,8 düşeceği varsayılmış. Dolayısıyla Ortadoğu’daki jeopolitik gerilime, üretim kesintilerine rağmen üreticilerin güçlü arz büyümesiyle bu yıl enerji fiyatları bizi fazla zorlamayacak.
Bir iyi haber de gıda fiyatlarından geliyor. IMF varsayımlarına göre gıda fiyatlarının bu yıl yüzde 5,2 ve gelecek yıl ise yüzde 4,5’e düşmesi bekleniyormuş. Küresel tahıl üretimi ise bu iki yılda da rekor seviyelere ulaşabilirmiş. Enflasyonla mücadele eden bir ülke olarak en azından küresel gıda fiyatlarından bir şok yaşamayacağız gibi görünüyor.
Bizi rahatlatacak diğer bir varsayım ise gelişmiş ekonomilerin uygulayacakları para politikası olacak. IMF Euro bölgesinde, 2024 yılında 100 baz puan, 2025 yılında ise 50 baz puanlık kesintilerle faizin Haziran 2025’te yüzde 2,5 seviyesine gerilemesini bekliyor. Aynı şekilde Fed faizleri de inmeye devam edecek. Borçlanmamızdaki iki ana para olan dolar ve euro faizlerinin gerileyecek olması bizim dış finansman koşullarımızı iyileştirecektir. Dünya faiz indirirken Japonya’nın faizi artışlarla yüzde 1,5’e taşıyacağı varsayılmış. Ama bu gelişme bizi borçlanmamızdaki anapara olan ABD Doları ve Euro kadar etkilemeyecektir.
IMF, öte yandan Türkiye ekonomisine ilişkin 2024 büyüme tahminini yüzde 3,6’dan yüzde 3’e indirdi. 2025 yılı büyüme tahmini ise yüzde 2,7 olarak korundu. IMF, Türkiye’nin 2029’da yüzde 3,9 büyüyeceğini öngörüyor. IMF, 2024 sonunda tüketici fiyatlarının yüzde 43'e geldikten sonra, 2025'i yüzde 24 seviyesinde tamamlayacağını öngörüyor. Bu tahminler piyasanın tahminlerinden çok farklı değiller. IMF cari işlemlerin bu yıl GSYH’nın yüzde -2,8'i kadar açık vermesini, gelecek yıl ise bu oranın yüzde 2,1 olmasını bekliyor. Ben 2024 için oranın daha düşük olacağını sanıyorum.