Sandık uğruna uçurumun kenarına getirdiğimiz ekonomiyi, yeni yönetimin kurtarabileceğine dair umutlar her geçen gün kayboluyor. Şu anda üst yönetim, iç-dış piyasaları ve vatandaşı; “OVP, ücret zamları, enflasyon telafisi” gibi sanal vaatlerle oyalamaya çalışıyor ama nafile… Zira IMF vakti geldi.
Peki, IMF’nin vakti geldiyse neden şimdi değil? Şimdi değil zira “IMF’yi ülkeden kovduk” hamaseti hala seçmen üzerinde etkili... Fakat yerel seçim sonrası ki bu 2024 Nisan ediyor; IMF’nin kapısına dayanıp “gel şu çifte açıktan bizi kurtar, enflasyonu ben düşüremedim gel düşür” diyeceğiz.
IMF BİZİ KURTARABİLECEK Mİ?
İmkânsız diye bir şey yoktur, sadece “uygun maliyet” vardır. Gerçi Kayıp Yıllar 90’lardaki tecrübelerimiz göstermiştir ki IMF, insansız ekonomi ister, acı ilaç içirir, kemer sıktırır, ücretlileri ezer, seçim ekonomisi uygulatmaz, yandaş kurtarmaz, kamu israfını azaltır, kısaca kan kusturur(!)
Gerçi IMF de değişti, kendine yöneltilen eleştiriler ışığında politikalarını sosyalleştirdi, insan faktörünü gözetti. Geldiğinde öncelikle heterodoks sesleri kesmekle işe başlayacak, Ortodoks kadrolar kuracak, kamu banka yönetimlerini kendine bağlayacak, hazine, maliyeyi disipline edecek.
İKİ SORU İKİ CEVAP
IMF ile anlaşma nedir?
Temel amacı uluslararası para sisteminde istikrar olan IMF, bir ülkeyle anlaştığında ona borç vermekle kalmaz, “IMF gözetiminde” algısıyla küresel fonların akmasını sağlar. Yapısal reformlara ağırlık verir. Mali istikrarı temin eder, dış ticareti kolaylaştırır, popülist istihdama izin vermez, sürdürülebilir büyüme adımları atar, krizdekilere politika önerileri getirir, uygulatır ve denetler.
Ekonomiye ne sağlar?
Öncelikle enflasyonun tırmanmasını önler. Nepotizmi azaltır. Kredilerin açılmasını sağlar, “devlet malı deniz yemeyen domuz” kafasındakileri engellemeye çalışır. Kısa vadede işsizliği tırmandırır, ücretleri baskılar, siyasetin elini hazineden çektirir, gelir getirmeyen, gösteriş yatırımlarından ülkeyi arındırır. Harcama disiplini algısı oturur. Fiyatlandırma davranışı bozukluğu gider, yerini “nimetkülfet dengesi” anlayışı alır. Devamında işsizlik de enflasyon da düşer. Ama vatandaşı çok zorlar.
not
BİZİM ORTODOKSÇULARIN ELİ ARMUT MU TOPLUYOR?
Aslında son kabine, şimdiye dek olanların bana göre en liyakatlisi… Hele ki maliye ve hazinenin Mehmet Şimşek’e teslim edilmesi, Merkez’in saray veznesi olmaktan çıkarılması ve Gaye Erkan’a teslim edilmesi, olumlu adımlar…
Fakat 2 sorun var; 1-heterodoksçular, Demokles’in kılıcı gibi yeni yönetimin ensesinde açık kolluyor, fırsat bulunca engel çıkarıyor, 2-yeni yönetimin yapmak istediklerinde hala özgür değil, onay alınmadan adım atamıyorlar, faizi dahi gıdım gıdım değiştirebiliyorlar.
Seçimin üzerinden 3 ay geçti ve kur hala tutulmaya muhtaç, merkez hala saraydan izinsiz hareket edemiyor, popülist söylemler ayyuka çıkmış durumda… Üstelik parasal sıkılaştırma adı altında piyasa vergilere ve zamlara boğuldu, enflasyon kamu tarafından özellikle tırmandırılıyor.
Görünen o ki bizimkilerin eli armut toplamasa da elleri kolları bağlı. Ringe çıkarıldılar ama kollarını saray, arkadan kelepçelemiş halde enflasyonla savaşılsın dayatmasında… Bu yüzden IMF…