Bilindiği üzere; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile hükümetlere bir yıllık bütçe ile birlikte gelecek 3 yıla ilişkin de orta vadeli plan yapma yükümlülüğü verilmişti. 2005 yılında başlayan ve 2006 başlangıç yılı olan bu uygulama devam ediyor.
Aslında hükümetlerin öngörülerini ortaya koyan bu yasal metinler, bir yandan piyasalara mesaj vermek anlamına geliyor; bir yandan da hükümetlere orta vadede yol haritası sunmuş oluyor. Bu metinlerde yer alan bilgilerin açık ve gerçekçiliği piyasalar için oldukça önem taşıyor.
OVP değerlendirmesini iki açıdan yapmak doğru olacaktır. Birincisi, geçmiş dönem sonuçlarının nasıl olduğu ve ikincisi de gelecek 3 yıla ait tahminlerin nasıl yapıldığıdır.
Ancak OPV ile ilgili uygulama devam ediyor, ama önemini ve anlamını da giderek yitirerek…
Örneğin gerek yasal alt yapısı ve gerekse piyasaların algılaması açısından OVP, sadece yapılmış olmak için yapılan beş yıllık kalkınma planlarından ayrışıyor. Hatta geçmişte 2010 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dönemin Ekonomiden Sorumlu Bakanı Ali Babacan’ı ters köşeye yatırarak IMF’nin “mali kural”ının artık gündemde olmadığını güçlü bir şekilde dile getirmesi de OVP ile ilgili anlam erozyonu adımlarını ortaya koyuyor.
Şimdi de dilerseniz 2023-2025 dönemine ait OVP’nin anlam kaybına bir bakalım.
- Her şeyden önce çok önemli bir mali doküman olan OVP’nin bir Pazar günü ve de mükerrer Resmi Gazetede yayımlanması çok manidar. Sanki bir şeyler gizleniyor ya da dikkatlerden kaçırılıyor. Oysa bu dökümanın en yetkili ağızlar tarafından dile getirilmesi beklenirdi.
- OVP dökümanı, yukarıda da belirtiğimiz üzere, hem geçmiş dönem sonuçlarının nasıl şekillendiğini göstermesi ve hem de gelecek tahminlerinin nasıl yapılması gerektiğini ortaya koyan metinler.
- Oysa geçmiş yılların tüm makroekonomik ve mali göstergelerinin öngörülenden farklı şekillendiğini görüyoruz. İster son bir yıla bakın, isterse son beş yıla bakın, öngörüler ve gerçekleşmeler hep çok farklı şekilleniyor.
- Böyle olunca doğal olarak geleceğe yönelik tahminler de kendiliğinden tutmaz hale geliyor. Yani 2025 yılının sonunu beklemeye gerek yok. 2023 yılının başında bile sonuçlardan çok uzaklaşıldığı görülecek.
- Şimdi bu OVP ile yeni bir durum ortaya çıktı. OVP’nin hazırlandığı ve yayımlandığı 2022 yılında bile fiili durumun ve yılsonu tahminlerinin tutmayacağı görülüyor.
Örneğin;
- Ağustos 2022 sonu itibariyle yüzde 80 sınırını geçen TÜFE’nin, yeni doğal gaz, elektrik, okul, ulaşım ve son bahar aylarındaki gıda fiyatlarına bağlı olarak 2022 yılı sonunda yüzde 65’de kalacağına kim inanabilir?
- 2022 yılı için yüzde 5 büyüme hedefi belirlenmişken dolar cinsi cari fiyatlarla 2021 yılına ait 807 milyar dolar GSYH’nın aynı kalmasını hangi matematik açıklayabilir?
- Böyle yüksek enflasyon ortamında ve özellikle gelir ve servet dağılımının daha da bozulduğu günümüzde özel kesimin yurt içi tasarruflarının oranının yüzde 32.7 olduğunu kim inandırıcı bulabilir?
- Sadece 2022 sonuçlarının tutarsızlığını gösteren onlarca örnek verilebilir.
Biz 2022 yılı merkezi yönetim bütçesi ile ilgili olarak OVP ile yapılan revizyona bir bakalım.
Bildiğiniz gibi; 2022 bütçesi çıkarken 1 trilyon 751 milyar lira bütçe harcaması ve 1 trilyon 472 milyar lira da bütçe gelirleri öngörülmüş ve bütçe açığı da 278.4 milyar lira olarak açıklanmıştı. Daha yılın yarısı bitmeden geçtiğimiz Haziran ayında Meclis’in son oturumunda 2022 bütçesi revize edilmiş; buna göre bütçe harcamaları 2 Trilyon 831 milyar lira ve bütçe gelirleri de 2 Trilyon 553 milyar lira olarak düzeltilerek bütçe açığı önceki gibi 278.4 milyar lira olarak aynen korunmuştu.
Peki, şimdi OVP ile ne yapıldı? Özet tabloya hızla bir göz atalım.
Tabloya bakar mısınız, daha 2022 bütçe revizyonunun mürekkebi kurumadan OVP ile bütçe adeta yenileniyor. Peki satır başları itibariyle neler yapılıyor?...
- Öncelikle bütçe harcamaları yüzde 10.6 artırılıyor. Bunun anlamı şu: 2022 yılı bitmeden yeni bir bütçe kanun teklifi gelecek. Bu rakamda da kalınırsa iyi…
- Mal ve hizmet alımları yüzde 20.2 artırılıyor. Örneğin okullara verilen ödenekler gibi.
- Cari transferler yani hane halkına, esnafa, köylüye yapılan yardımların ödeneği de yüzde 13.5 artırılıyor.
- Yatırım harcamalarında dörtte bir kesintiye gidiliyor.
- Bütçe gelirleri de yüzde 4.6 oranında yukarı doğru revize ediliyor.
- Sonuçta bütçe açığı yüzde 65.6 oranında artırılmış oluyor.
Sorulacak soru şu: Yıllardan beri tutturulamayan ve özellikle bu koşullarda da tutturulması imkansız olan OVP’ye mi inanalım; yoksa 2022 bütçesinde bundan sonra yapılacakları mı izleyelim?... Bunun yorumunu da okuyucuya bırakalım.