1996 yılında dönemin İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Turgut, Bülent Eczacıbaşı’yı bir öğlen yemeğe davet etti.
İEİS, 1964 yılında Nejat Eczacıbaşı’nın önerisiyle kurulmuş, ilk başkanlığını da Mükerrem Berksoy yürütmüştü. 1971 yılında Başkanlık görevini Nejat Eczacıbaşı devralmış, Kaya Turgut da başkan yardımcısı olmuştu.
1993 yılında Nejat Eczacıbaşı çekilmiş, başkanlık görevini Kaya Turgut üstlenmişti. Turgut, hal hatır faslından sonra Bülent Eczacıbaşı’na aklından geçeni açtı:
- Sendika yönetim kurulunda Eczacıbaşı’nı senin temsil etmen gerektiğini düşünüyorum. Ben birkaç yıl sonra başkanlıktan ayrılacağım. Doğal olan başkanlığı senin üstlenmendir.
Bülent Eczacıbaşı, o günlerde hiç beklemediği bu teklif karşısında şaşkınlık yaşadı:
- Çok teşekkür ederim Kaya Bey, beni onurlandırdınız. Ancak, kendimi bu görevi kabul edecek durumda görmüyorum. Soyadım Eczacıbaşı ama ilaç sanayisinde deneyimim kısıtlı oldu.
Eczacıbaşı Grubu’na yeni yatırımlara girdikleri dönemde katıldığını belirtti:
- Şimdiye kadar hep ilaç dışındaki alanlarda çalıştım. Sektörün sorunlarının çok çetrefil olduğunu biliyorum ve sendikamızın başkanlığı için ilaç sanayisindeki deneyimimi yeterli bulmuyorum.
Kaya Turgut güldü:
- İlaç sanayiciliği senin genlerinde var. Ayrıca çocukluğundan beri babandan dinlediklerin sana yeter.
Turgut’un bu sözleri üzerine Bülent Eczacıbaşı çocukluk ve öğrencilik yıllarına uzandı:
- Babamın, amcalarımın anlattığı hikayelerde seramik sektörünün, kağıt sektörünün veya ilgili olduğumuz başka bir alanın değil, hep ilaç sanayisinin sorunları vardı. Çünkü, ilaç sanayisinin sorunları hiç bitmezdi.
Turgut, dönemin İEİS yönetim kuruluna dikkat çekti:
- Yönetim kurulumuzda sektörün en önemli kuruluşlarının baş yöneticileri üye. Hepsi başarılı, mükemmel yöneticiler. Yabancı kuruluşların başında son derece kıymetli Türk yöneticiler var. Bu da bizim için büyük şanstır.
Bülent Eczacıbaşı, aklındaki bazı soru işaretlerini Turgut’la paylaşıp sürdürdü:
- Sorunlu bir dönemden sonra işlerimiz yeni yeni dengeye kavuşuyor. Ağır bir görev daha üstlenerek enerjimi dağıtmam doğru olmaz. Yani, bir geçiş dönemindeyiz. Olabildiğince işlerime sarılmam lazım.
Turgut, Bülent Eczacıbaşı’na TÜSİAD’ı anımsattı:
- TÜSİAD Başkanlığı yaptın ama… Ondan önce sendikanın başkanlığını yapman gerekirdi. İşlerine sarılmak istiyorsan sendikaya başkan olmalısın. Senin asıl işin o.
Bülent Eczacıbaşı’nın TÜSİAD konusunda yanıtı hazırdı:
- O zaman babam hayattaydı. Şakir amcam emekli olmamıştı. Şirketimizde asıl yükü onlar taşıyordu.
Turgut, ısrarlıydı:
- Ben sizin yönetim ekibinizi yakından tanıyorum. Sezgin (Bayraktar) gibi bir adam var. Faruk (Eczacıbaşı) da yanında, daha ne istiyorsun?
Bülent Eczacıbaşı, bu görüşmeden birkaç gün sonra Turgut’u aradı:
- İEİS yönetim kuruluna katılmaktan mutluluk duyarım…
Bülent Eczacıbaşı, İEİS’te Başkan Yardımcısı iken 2000 yılında bir gün Kaya Turgut, yönetim kurulu toplantısına katılmadı. Sendikayı arayarak toplantıya Bülent Eczacıbaşı’nın başkanlık etmesini istedi. Toplantılara da artık katılmayacağını bildirdi. Böylece Bülent Eczacıbaşı, 2000-2008 döneminde İEİS Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendi.
Eczacıbaşı, bu öyküyü Yapı Kredi Yayınları’ndan kısa süre önce çıkan yeni kitabı, “Biraz Daha Düşününce”de paylaşıp ekledi:
Bülent Eczacıbaşı, “İş İnsanları İçin Denemeler” içeren kitabının “Genler ve Strateji” başlıklı bölümü şöyle noktaladı:
Bülent Eczacıbaşı’nın “Biraz Daha Düşününce” kitabından da alınacak çok ders var…
1999 yılında Patent Yasası kabul edilince Türkiye’de araştırmacı yabancı firmalarla yerli ilaç üreticileri arasında hızlı bir ayrışma yaşandı.
Orijinal ilaç üreticisi yabancı sermayeli firmalar “Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği”ni (AİFD) kurup, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’ndan (İEİS) ayrıldı.
2000’li yılların başında hem ilaç sanayinde, hem de Eczacıbaşı İlaç’ın konumunda önemli değişiklikler oldu. Sağlık sigortasının kapsamı genişletilirken ilaç harcamalarını kısma çabaları, sektörü sıkıştırdı.
Bu dönemde yabancı firmaların Türkiye’deki faaliyetlerini kendi şirketlerini kurarak devam ettirmeleri, Eczacıbaşı’nın önemli lisansörlerini kaybetmesine yol açtı.
Eczacıbaşı Holding, bu gelişmelerin ardından ilaç üretim tesislerini bir yabancı ilaç şirketine satmaya karar verdi. 2007 yılında gerçekleşen satışın ardından Eczacıbaşı sektördeki faaliyetlerini ithalat ve sözleşmeli üretimle sürdürme yoluna gitti.
O günlerde karikatür ustası Behiç Ak’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan karikatüründe şu diyalog yer aldı:
- Evet, tıp okuyacağım.
- Hayır efendim, ben ilaç sanayisine ilgi duyuyorum. Tıp eğitiminden sonra kimya okumak sonra da farmakoloji ihtisası yapmak istiyorum.
- Sonra Türkiye’ye dönüp inşaatçılık yapmak istiyorum.
Bülent Eczacıbaşı, ilaç üretiminden çıkmalarını eleştiren karikatür için Behiç Ak’a bir mektup gönderip kutladı:
- Sağlık Bakanlığı’ndaki dostlarımızın da karikatürü görmüş olduklarını umuyorum…
Bülent Eczacıbaşı, “Biraz Daha Düşününce” kitabında ilaç sektöründe 2000 yılı sonrası yaşananları ve Behiç Ak’ın karikatürü öyküsünü anlatıp, ardından yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi:
Eczacıbaşı Holding’te önceki hafta personel için kıdem ödülleri töreni gerçekleşti. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “İş hayatında 50. Yıl” ödülü için anons edildiğine mikrofonu aldı:
Eczacıbaşı, 50 yıl öncesine dönük espriler yapıp, törene katılan personele döndü:
- 50 yıl öncesine hasret duymam söz konusu değil. Hiçbir şey sizlerle çalışmak kadar zevkli değil.