EY 2023 Sürdürülebilir Değer Çalışması, iklim değişikliği çalışmaları konusunda ilerlemenin yavaşladığını, sera gazı emisyonlarının azaltılmasında ortalama yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşüş yaşandığını ve iklim hedeflerine ulaşmak için belirlenen tarih olan 2036’dan 2050’ye bir gecikme söz konusu olduğunu ortaya koyuyor.
Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman ve vergi şirketi EY (Ernst & Young), iklim değişikliği odaklı çalışmalar yürüten ve temel sürdürülebilirlik olgunluğuna sahip şirketlerin katıldığı 2023 Sürdürülebilir Değer Çalışmasını yayımladı.
Dünya çapında 520 katılımcıyla hazırlanan çalışmanın amacı; şirketlerin iklim değişikliğini ele almak için hangi aksiyonları aldıklarını, bu aksiyonlardan beklediklerini ve elde ettikleri değeri ve daha fazlasını yapmanın önündeki engelleri tanımlıyor.
Çalışma; iklim değişikliği çalışmaları konusunda ilerlemenin yavaşladığını, sera gazı emisyonlarının azaltılmasında ortalama yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşüş yaşandığını ve iklim hedeflerine ulaşmak için belirlenen tarih olan 2036’dan 2050’ye bir gecikme söz konusu olduğunu ortaya koyuyor.
Dış baskılar birçok şirketin sürdürülebilirlik ilerlemesini yavaşlatıyor. Devam eden enflasyon ve tedarik zincirleri üzerindeki önemli baskıyla birlikte mevcut jeopolitik çalkantılar, beş şirketten birinin son 12 ay içinde iklim taahhütlerini revize etmesine yol açan faktörler arasında. Geçen yıl ile karşılaştırıldığında, kuruluşlar arasında giderek artan bir kutuplaşma görülüyor. İklim değişikliği konusunda en fazla eyleme geçen “lider” şirketler ile “gözlemciler” yani en az eylemde bulunanlar arasındaki fark önemli ölçüde artıyor. Bu konuda önemli adımlar atan kuruluşların yüzde 95’i kamuoyu ile paylaşılmış iklim taahhütlerine sahip olmaya devam ederken, gözlemciler arasında bu oranın yüzde 94’ten yüzde 67’ye düştüğü görülüyor.
Türk şirketleri küresel şirketler kadar hızlı değil
Türkiye’de sürdürülebilirlikten sorumlu 105 üst düzey yöneticiden elde edilen bilgilerle düzenlenen EY Sürdürülebilir Değer Çalışması Türkiye ise, Türk şirketlerinin iklim taahhüdü verme konusunda küresel şirketlere göre daha önde olduğunu ancak taahhütleri yerine getirme ve eyleme geçmekte küresel şirketler kadar hızlı olmadıklarını gösteriyor. Veriye dayalı bir yaklaşımın olmayışı ve iklim değişikliği girişimlerinin yaratacağı değerin ölçülmesinde yaşanan zorluklar, Türkiye’deki şirketlerin karar verme kapasitesini etkiliyor. Türkiye’deki şirketler, küresel olarak geliştirilecek ortaklıkların fayda yaratacağının farkında olmalarına rağmen, iklim değişikliğiyle mücadele için stratejik ortaklıklar kurmamış durumda.
Türkiye’deki şirketlerin sadece yüzde 27’si emisyonlarını yüzde 45 veya daha fazla azaltmayı planlıyor ve sadece yüzde 55’inin 2030 yılına kadar bir emisyon azaltma taahhüdü bulunuyor.
Şirketlerin taahhütlerini eyleme dönüştürmesinin ilk aşamalarında, en fazla ilerleme ölçüm ve yönetişim konularında kaydediliyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki şirketler hükümet ile özel sektör iş birliğinin iklim değişikliği hedeflerine ulaşma konusunda yeterli olmadığını düşünüyor.
İklim değişikliği için atılan adımlar finansal performansı arttırıyor
Çalışmada öne çıkan bir diğer konu; iklim değişikliği kapsamında atılan adımların şirketlerin finansal performansını da artırdığı.
İklim değişikliği ile mücadele ve uyum kapsamındaki girişimlerinin finansal performansı olumsuz etkileyeceği (yüzde 36) veya yakın vadede piyasada rekabet etme kabiliyetlerini azaltacağı (yüzde 20) endişelerine rağmen şirketlerin iklim değişikliği yatırımları birçok boyutta beklenenden daha fazla değer sağlıyor.
Katılımcıların yüzde 40’ı iklim değişikliği girişimlerinin kuruluşlarının finansalları üzerinde olumlu bir etki yaratacağını belirtiyor, olumsuz bir etki yaratacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 15 olarak ölçülüyor. Her 10 kuruluştan altısı iklim değişikliği konusunda geçtiğimiz yıla kıyasla daha fazla yatırım yapmayı planlıyor. Şirketlerin iklim değişikliği girişimlerine yatırım yapması için en önemli motivasyonu ise (yüzde 63) gelecekte oluşabilecek risklere karşı dayanıklılığının artırılması olarak belirtiliyor.
İklim krizi ile ilgili çalışmaları geliştirmek için 5 adım
İklim krizi ile mücadele konusunda koyulan hedefleri gerçekleştirmek için gerekli aksiyonların planlanması.
Sera gazı emisyonlarının hesaplanmasında veri kalitesinin kritik olduğu göz önünde bulundurularak veri takibinin düzenli olarak yapılması.
Sektörel ve sektörler arası iş birliklerinin geliştirilmesi.
Şirketlerin tedarik zinciri kapsamında tedarikçileri ve alt yüklenicilerinin sürdürülebilirlik performanslarının ölçülmesi ve/ veya iyileştirilmesi için teşvikte bulunması.
Sürdürülebilirlik odağında uzmanların işe alınması ve yetenek gelişimine yatırım yapılması.