Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) 2022 Dünya Ticaret Raporu’na göre; “İklim krizi, ülkelerin ekonomik ve ticari beklentilerini yeniden şekillendiriyor ve gelecekteki büyüme ve refah için büyük bir tehdit oluşturuyor.” Son günlerde Panama Kanalı’nda yaşananlar, Dünya Ticaret Örgütü’nün uyarısının ne derece gerçek olduğunu kanıtlar nitelikte.
Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) 2022 Dünya Ticaret Raporu’na göre; “İklim krizi, ülkelerin ekonomik ve ticari beklentilerini yeniden şekillendiriyor ve gelecekteki büyüme ve refah için büyük bir tehdit oluşturuyor. Daha yüksek sıcaklıklar, yükselen deniz seviyeleri ve daha sık görülen aşırı hava olayları, verimlilik kayıpları, üretim kıtlıkları, zarar gören ulaşım altyapısı ve tedarik kesintileri olasılığını beraberinde getiriyor.”
Son günlerde Panama Kanalı’nda yaşananlar, Dünya Ticaret Örgütü’nün uyarısının ne derece gerçek olduğunu kanıtlar nitelikte.
Küresel gemi trafiğinin yüzde 6’sının yapıldığı Panama Kanalı, kuraklık nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor. Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus’u birbirine bağlayan kanalın su seviyesi, yoğun kuraklığa bağlı olarak ciddi seviyede azalmış durumda. Kanaldaki tanker trafiğinin aksaması 170’e yakın ülkeyi ilgilendiriyor.
Kuraklık yüzünden su seviyesinin düşmesi üzerine kanal yetkilileri kargo gemilerinin taşıdıkları yüklere sınırlamalar getirmiş durumda.
Yapılan açıklamalarda ise, devam eden kuraklığın “eşi benzeri görülmemiş zorluklar» yarattığı ve “tarihsel bir emsali olmadığını” ifade ediliyor. Atlantik ve Pasifik Okyanusunu birbirine bağlayan yapay bir su yolu olan Panama Kanalı, 100 yılı aşkın bir süredir uluslararası ticaret için önemli bir geçiş yolu konumunda.
Fiyatlar yükseliyor
Su seviyesinin düşmesi, kanalı kullanan gemilerin yük miktarlarında değişikliğe zorlarken, bu da taşımacılıkta zamlı fiyatları beraberinde getiriyor. Zamlarla birlikte ABD ve Çin arasındaki spot nakliye fiyatlarının yüzde 36’ya kadar yükseldiği izleniyor.
Yaşanan kriz, gemi sahiplerini daha az yük taşıma, yolculuğa binlerce mil ekleyebilecek alternatif rotalara geçme veya bu ayın başlarında 160 gemiyi yedekleyen ve bazı gemileri geciktiren kuyruklarla boğuşma seçenekleriyle baş başa bırakıyor.
2 BİN LİMANI BİRBİRİNE BAĞLIYOR
Panama Kanalı yetkililerinin verdiği bilgiye göre, kanal bugün 170 ülkede yaklaşık 2 bin limanı birbirine bağlıyor. Kanalın en önemli çıkış ve varış ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Japonya. 2022 yılında 291 milyon tondan fazla yük taşıyan gemilerin kanaldan 14 binin üzerinde geçiş yaptığı belirtiliyor. Ancak son aylarda, 101 bin metreküp su gereken kanal kilitlerini doldurmak için yakındaki göllerden çekiliyor. Sonuç olarak, S&P Global’e göre, kanala gelen gemiler için bekleme süreleri birkaç saatten birkaç haftaya çıktı. Bazı özel nakliye şirketlerinin, kanaldan mal taşıyan müşterileri için ek ücretler uyguladığı bildirildi. Panama Kanalı’ndaki kuraklık krizi, iklim krizinin küresel tedarik zincirleri üzerinde giderek artan yıkıcı etkisinin altını net bir şekilde çiziyor.
KURAKLIĞIN TEDARİK ZİNCİRLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Panama Kanalı’nda yetkililer iklim krizinin etkilerine karşı ciddi hazırlıklara girişmiş durumda. Yılın başından bu yana su tasarrufu önlemleri uygulamaya kondu ve uzun vadeli çözümler geliştirmek üzere ABD Ordusu Mühendisler Birliği uzmanlarını istihdam edilmeye başladı. Latin Amerika uzun zamandır kişi başına düşen su miktarında dünyanın en yüksek seviyelerine sahip. İklim krizi kötüleştikçe uzmanlar kuraklık ve su kıtlığı sorunlarının daha da artmasını bekliyor. Dünya Bankası›na göre, Latin Amerika ve Karayipler’deki insanların yaklaşık dörtte biri su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor.
DİRENCİN ARTMASI İÇİN GİRİŞİMLER
Tedarik zincirlerini iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha dirençli hale getirmek için dünya çapında önemli çabalar yok değil. Örneğin, Uluslararası Ticaret Odası ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturulan bir koalisyon olan “Ticaretin Kolaylaştırılması için Küresel İttifak”, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’nın (TFA) uygulanmasına yönelik küresel çabaları destekliyor. Uzmanlar, TFA’nın afet yardımını açıkça ele almamasına rağmen, özellikle şeff afl ık, koordineli sınır yönetimi, risk temelli stratejiler, varış öncesi işlemler ve çabuk bozulabilen malların öncelikli olarak ele alınmasıyla ilgili maddelerinin, etkin bir şekilde uygulamaya konulduğunda iklimle ilgili afet yardımına önemli ölçüde katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. İttifak direktörü Philippe Isler, “Ticaretin kolaylaştırılması ve TFA’nın uygulanması, süreçleri kolaylaştırarak, şeff afl ığı artırarak ve malların verimli bir şekilde hareket etmesini destekleyerek, iklim değişikliğine karşı direncin artırılması için hayati bir kanal görevi görüyor ve daha iyi afet müdahalesi ve toparlanmasına katkıda bulunuyor” yorumunu yapıyor.