Bir mahkeme kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (The European Court of Human Rights) bu ay çok ses getiren bir karar verdi. Buna sebep olan da yetmişini aşmış kadınlardı. Bu karar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (The European Convention on Human Rights) imzalamış 46 ülke için zorlayıcı, yaptırımı olan (binding) kesin bir karardır. Bu 46 ülke içinde Türkiye de vardır. Strasbourg’taki İnsan Hakları Mahkemesi kararında özetle şöyle dedi: Devletler, iklim değişiminin olumsuz etkilerine karşı halklarını korumak zorundadır. Mevcut İnsan Hakları Beyannamesi bunu garanti eder.
İşte bu kararın alınmasına neden olan başvuruyu yapanlar da yaşları 70 civarında İsviçreli kadınlar. “Senior Women for Climate Protection” diye bir dernek kurmuşlar vakti zamanında. Yasal mücadelelerine dokuz yıl önce başlamışlar. İklim değişiminden en çok yaşlılar etkileniyor demişler. Örneğin, “Sıcak dalgalarında evlerimizden çıkamıyoruz, çocuklarımızı, torunlarımızı göremiyoruz; bu hakkımız elimizden alınıyor. Devlet, bu hakkımızı korumalıdır” diye yola çıkmışlar. Dokuz yıllık uğraşın son durağında, mücadelelerinin meyvesini almışlar. Peki, iklim değişimi ve bunun etkileri nelerdir?
İklim değişimi ne demek?
Değişim, zaten doğanın değişmeyen kuralı. Ancak iklim değişimi denince, önce bunun geçici değil, uzun dönemli bir değişim olması gerekiyor.İklim deyince de ortalama sıcaklık ve hava koşulları diyoruz. İklim değişimi, ortalama yerküre sıcaklığının ve hava koşullarının uzun dönemli değişimi olarak tanımlanıyor.
Gerçekten yerküre ısınıyor mu? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, ısınıyor. Örneğin, 2023 yılındaki ortalama sıcaklık endüstri devrimi zamanına, 19. yüzyılın sonlarında göre 1,5 C derece artmış.
İklim değişiminin etkileri
Şu ana kadar yaşanan iklim değişiminin yeryüzüne etkileri neler olmuş?
Birincisi, aşırı hava koşulları daha sık ve yoğun olarak ortaya çıkmış. Nedir bu aşırı hava koşulları? Yeryüzü, daha sıcak ve uzun süren sıcaklık dalgalarına tanık olmuş. Örneğin, 1922 yılı Temmuz’unda İngiltere 40C dereceyi yaşamış. Yeryüzü, daha uzun kuraklıklara tanık olmuş. Örneğin, Doğu Afrika’da yağış mevsimi 2020 ve 2022 arasında beş kez gerçekleşmemiş. Ve Doğu Afrika kırk yılın en büyük kuraklığını yaşamış. Aşırı sıcaklar ve uzun süren kuraklık çalılıkların ve ormanların daha kolay tutuşmasına neden olmuş; Orman yangınları artmış. Örneğin, 2023 yılında Kanada rekor derecede orman yangını yaşamış; 18 milyon hektar orman, yaygında telef olmuş. Küresel ısınma ile yağmurlar da aşırıya kaçmış. Olmadık yerlere Nuh tufanını andırır yağmurlar yağmış. Aşırı hava koşullarına dünyanın değişik yerlerinden örnekler verdim. Bunun canlı örneklerini Türkiye’de yaşamaktayız.
İklim değişikliğinin bir ikinci etkisi buzullara (Glacier) ve buz örtüsüne (Ice sheet) olmuş; eriyorlar. Örneğin, Amerikan Başkanı Taft 1910 yılında Montana’da bir buzul park açmış (Glacier National Park). O zaman bu buzul parkında 150 buzul varmış. Bu sayı şimdi 30’un altına düşmüş. Kalanların da yüz ölçümü üçte biri inmiş. “U.S. Geological Survey Global Change Research Program”dan bilim adamı Daniel Fagre, The National Geography dergisi yazarına şöyle demiş (https://www.nationalgeographic.com/environment/article/big-thaw): “Eskiden bir jeolojik zamanda olan şeyler şimdi bir insan ömrüne sığıyor. Buzullarda gördüklerimiz, sanki Hürriyet Heykeli’nin (The Statue of Liberty) erimesini seyretmek gibi bir şey”. İsviçre’deki buzulların da iki yıl içinde %10’u erimiş gitmiş. “Buzullara ne kadar ihtiyacımız var ki? Viskiye o kadar buz mu koyacağız?” diyenler olabilir. Ama bu erimenin sonucu deniz seviyeleri yükseliyor. Kuzey kutup denizi buzulları da hızla eriyor. Okyanuslar ısınıyor. Bunun sonucu ekolojik denge bozuluyor.
Yorum
İklim değişikliği konusunda yukarıda çok özet bilgi aktardım. Bu konu tüm insanlık için çok ciddi bir sorundur. İş işten geçmeden ayılmak gerekir. Her birey iklim değişikliği konusunda bir şeyler yapmalı, bilinçlenmelidir. Her ulus üstüne düşen sorumluluğu almalıdır.
Biz ülke olarak biz yine işin şekil kısmından başladık; isim kısmını çözdük. Bakanlığın ismini “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” diye düzenledik. Biliyoruz ki, iklim değişiminin bir panzehiri ağaç. Ama gelin görün ki, neler yapıyoruz şehirlerimize, ormanlarımıza. Örneğin, Yeşil Bursa’nın tepelerindeki toplu konut beton mezarlığına bakın. “Yeşil” ismine rağmen şehre ihanet edilmiş durumda. Rant uğruna bir avuç yeşiline göz dikilen Gezi Parkı ise bir başka ihanet teşebbüsünün belgesi olarak ortada... Ya da İstanbul’un Fikirtepe’si size şehre, çevreye yapılan ihanet konusunda bir fikir verecektir. Şehirler bir fikir vermedi ise madenlere feda edilen ormanlık arazilere bakın.
Aslında iklim değişikliği sonucu sadece ormanlar yanmıyor, insanlığın evi tutuşmuş durumda. Yangın bacayı sarmadan ayılmalıyız, tedbir almalıyız.