Türkiye’de Uludağ, dünyada da aralarında İsviçre, Fransa, Avusturya’nın olduğu kayak merkezlerinin bir bölümü hiç açılmadı, daha önce açılanların bir bölümü kapandı, buralardaki tesislerin yarısı bile hizmete açılmadı. Sorunun nedeni bütün dünyayı ilgilendiren iklim değişikliğidir. Doğayı değiştirmeye onunla mücadele etmeye kimsenin gücü yetmez, ama ona karşı alınacak önlemler var.
Bu konuda lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar uygulamaya gelince hiçbir şey yapmıyor. Yapıldığı söylenenler de bir şey yapmış gibi olmak için, gösterişten öteye geçmeyen şeyler.
Örneğin bu kapsamda Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında ilki 21 Mart 1994’te yapılan COP (Conference of the Parties-Taraflar Konferansı) “İklim Değişikliği Zirvesi” adıyla her yıl bir ülkede yapılıyor. Bunlardan COP26 zirvesi 2021 yılında 1-12 Kasım tarihlerinde İngiltere/İskoçya Glasgow’da 197 ülkeden devlet adamları ve konuyla ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımı ile yapıldı.
Ardından 6-18 Kasım 2022’deMısır’ın Şarm elŞeyh kentinde gerçekleştirilen ve iklim değişikliğiyle mücadele alanında dünyadaki en kapsamlı zirve olan COP27’ye yaklaşık 190 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı, 100’den fazla devlet lideri ve politika yapıcının katıldı.
Paris İklim Anlaşması kapsamında kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği bu toplantılarda, iklim değişikliği acil durumuna yanıt vermek için kâğıt üzerinde güzel ve önemli kararlar alındı. Ama alınan kararların daha mürekkebi kurumadan o kararların altında imzası olanlar bildiklerini olmaya devam ettiler. Zira “gönüllülük” temelinde varılan “anlaşmaların” yasal bağlayıcılığı yok. Bu nedenle atılan imzaların mürekkebi kurumadan tüm taahhütler rafa kaldırılıyor.
Örneğin Glasgow’daki zirvede alınan kararların başında ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak, bunun için de küresel karbon salınımının 2030’a kadar yarıya indirilmesi, 2050’ye kadar ise ‘net sıfır’a ulaşılması hedefi vardı. Bu kararların altına imza atanlar o günden beri ne yaptı, bu amaçla bir program yapan bu yönde bir hazırlık yapan var mı?
Ne yazık ki yok.
Bu arada Türkiye’de de Çevre Bakanlığı’nın adı önce Çevre ve Şehircilik daha sonra 11 Ekim 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirildi. Küresel ısınmanın turizmde yakın ve orta vadede yaratacağı değişimleri değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, küresel ısınmayla birlikte hava sıcaklıklarının en az 6 derece arttığına dikkat çekerek bugün kar ve kayak tesisi kurmak isteyen yatırımcıların sürdürülebilir olması için tesislerin aynı zamanda yaz aylarında da kullanılabilirliğini hesaba katmaları gerektiğine işaret ediyor.
Bilim açık, iklim krizi gerçek. Türkiye ve dünyanın diğer kayak merkezlerinde yaşanan budur.
Küresel ısınma iklim sistemimizde uzun süreli değişikliklere neden oluyor ve dünya çapında yaşamları ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. BM Genel Sekreteri, durumu “insanlık için kırmızı alarm” olarak nitelendirdi. Bunlar ne yazık ki daha iyi günlerimiz. Bu yöndeki gidişat iyi değil.