AYDIN ÖNCEL/Ekonomist
Gündemi belirleyenler, duruma göre yorumlayanlar ve süreci yöneterek, kontrol edenler hikâyeyi de istedikleri gibi yazıyorlar... Dünyaya bakışımızı şekillendirerek, gerçeklik algılarımızı güdülüyorlar! Bu yönlendirmeler sonucunda, sanrılar yaşamamıza neden oluyorlar! Fakat gerçeklerin o kötü huyuyla er ya da geç karşılaşmamıza bir türlü engel olamıyorlar!
Sorunlar çoğaldı!
Hint asıllı, İngiliz Prof. Dasgupta; iktisat kuramının, ekonomide ortaya çıkan sorunlara göre değişkenlik gösterdiğini savunur... Türkiye’de ise sorunların neredeyse hiç değişkenlik göstermemesi ve hatta kalıcı hale gelmesinden dolayı ortaya çıkan bir politikasızlık, adeta bir çaresizlik söz konusudur. Bitmek bilmeyen “kaynak sorunu”, Türkiye ekonomisinde sürekli olarak birbirini tekrar eden, bilimden uzak proje, politika ve anlık çözümlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır…
1954 yılında çıkarılan, 6224 sayılı “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu” sonucunda gelişen serbest sermaye hareketleri yoluyla, kaynak sorununun giderilebileceği, sürdürülebilir büyümenin sağlanabileceği, ekonomik refahın arttırılabileceği düşüncesi, yaşadığımız varsanımların başında gelmektedir.
Türkiye, son yirmi yıl içinde 225 milyar dolar civarında doğrudan yabancı sermaye çekmesine rağmen bu kaynakların üretime dönük yatırıma çevrilememesi nedeniyle öngörülen hedeflere ulaşmayı başaramamıştır… Ağırlıklı olarak, borçlanma ve portföy yatırımlarında yaşanan sıcak para hareketleriyle yetinmek zorunda kalmış, anlamsız birçok kriz yaşamıştır. Yabancı sermaye geldiğinde dertlerin son bulacağının zannedilmesinin aksine, sorunlar her geçen gün katlanarak çoğalmıştır!
Çarpıcı iddialar!
TCMB verilerine göre yabancıların, hisse senedi ve tahvil satın almak suretiyle gerçekleştirdikleri portföy yatırımları, 2023 yılsonuna göre % 29,1 oranında artışla 123,8 milyar ABD doları olmuştur.
Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku ise 2023 yılsonuna göre % 33,6 oranında artışla 39,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Yine yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) stoku % 399,2 oranında artışla 13,2 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) % 4,1 artışla 44,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Yurt dışı yerleşiklerin, yurt içi yerleşik bankalardaki yabancı para mevduatı ise 2023 yılsonuna göre % 5,3 oranında azalarak 40,9 milyar ABD doları olmuştur...
Piyasalarda çoğu kez baz etkisiyle gerçekleşen bu iyileşmeler, son aylarda hisse senetlerinde artan oynaklığın da etkisiyle dikkatlerin yabancı sermaye giriş ve çıkışlarına yönelmesini engellemeye yetmemiştir!
Yabancı sermaye portföy yatırımlarının en önemli parçalarından bir olan menkul kıymetler borsası BİST’de yaşanan düşüşler, birçok farklı yorumların yapılması sonucunu doğurmuştur. Bunlar içinde en dikkat çekenlerin başında kuşku yok ki, yabancı sermaye yatırımı arayışlarından sürekli olarak eli boş dönen ekonomi yönetiminin, hisse senetlerini ucuzlatarak, bir cazibe merkezi yaratma çabası içinde olduğu yönündeki çarpıcı iddialar gelmektedir.
İlginç süreç
Yükselen faiz oranları, artan jeopolitik riskler, şirket kar oranlarının düşmesi vb. sayılabilecek bazı nedenlerin başını çektiği hisse senetleri piyasasındaki yabancı sermaye çıkışı, oldukça ciddi sayılabilecek boyutlara ulaşmıştır!
Son on yedi yılın yabancı takas ve enflasyon oranlarını ve yine BİST-100 endeksinin yıllık kapanış rakamlarını kapsayan grafik dikkatlice incelendiğinde, akıllardaki birçok soruya yanıt bulmak oldukça kolaylaşıyor…
Grafikte, 2000’lerin başından itibaren yüzde 70 ve üstü seviyelerinde hareket eden hisse senetleri yabancı takas (TKSYBN) oranlarında, 2008 küresel krizine rağmen önemli bir kan kaybı yaşanmadığı görülüyor. 2007 yılında yüzde 72,38 olan oran, bu olumsuz koşullarda bile sadece yüzde 67,52’ye kadar geriliyor. Oysa aynı dönem, BİST 100 endeksinde, 555,38 puandan 268,64’e kadar sert bir geri çekilme yaşanıyor. Bu dramatik düşüşe rağmen portföy yatırımcısı yabancı sermaye, ülkeyi terk etmiyor...
2020’de yaşanan Covid-19 salgınına kadar süreç devam ediyor… BİST-100 endeksi henüz 1476,72 seviyesindeyken yabancı takas oranı önce yüzde 48,84 ve hemen sonrasında, 2022 yılında, 29,53 seviyelerine kadar geri çekiliyor… İşin en ilginç tarafı da bu tarihten itibaren yaşanmaya başlıyor…
Yabancı portföy yatırımcısı, yatay piyasa şartlarında yıllarca taşıdığı ve neredeyse kazanç sağlayamadığı hisse senetlerinden çok yüklü miktar ve oranda çıkışlar yaparken, borsa endeksi 1500 seviyelerinden başladığı yükseliş hareketini, 18 Temmuz 2024 tarihindeki 11.252,11 seviyelerine kadar sürdürüyor... Hem de bilinenin aksine, yabancı sermaye girişinde değil çıkışında, hem de döviz ve faiz gibi rakiplerinin yükseliş eğiliminde, enflasyonla kol kola girerek bu anormal ralliyi gerçekleştiriyor!
Dolayısıyla gerek ekonomi yönetiminin yıllardır kapı kapı dolaşarak ellerinin boş dönmesinden ve gerekse grafiğin sorularımızı yanıtlayan dilinden anladığımız kadarıyla yabancı sermaye ile Türkiye piyasaları artık birbirine “iki yabancı” gibi davranıyor. Bu soğumanın daha ne kadar süre devam edeceği bilinmezken piyasalarda sular her geçen gün biraz daha ısınıyor! Tedirgin bekleyiş devam ediyor…