Bu başlık biraz iddialı ve tartışma yaratacak gibi olsa da uzun bayram tatilinde hem ihracat yapan ve hem de yapmayan bazı dostlarla yaptığımız sohbetlerde ortaya çıkan konu başlıkları bunu tetikledi.
Öncelikle ihracat yapan dostlarımızın bazılarının içerisine düştüğü ciddi bir yanılgıdan başlamak isterim.
İhracat yapmış veya yapıyor olmanız, dünyanın her tarafına veya her ülkeye ihracat yapabilme yeterliliğine sahip olduğunuz anlamına gelmez.
Hep aynı ürünleri ihraç ediyor olsanız bile, farklı ülkelerde karşınıza çıkma olasılığı olan farklı uygulamalar ve/veya olaylar, sizin farklı davranmanızı veya ürününüzün farklılaştırılmasını gerektirebilir.
Bu nedenle mevcut pazarlarınızın dışına çıkacaksanız veya mevcut pazarlarınıza farklı bir ürün sunacaksanız önce oturun ve düşünün.
Unutmayalım ki bizlerin en büyük düşmanı ön yargı ve varsayımdır.
Daha önce farklı pazarlarda başarılı olmuş olabiliriz.
Mevcut pazarlarımıza ihraç ettiğimiz ürünler bizi ihracatta başarıya taşımış olabilir.
Bu asla, yeni bir pazarda aynı başarıyı aynı şekilde yakalayabiliriz demek değildir.
Aynı şekilde, mevcut pazarlarımıza yeni bir ürünle girecek isek, halen ihracatını başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğimiz ürünlerle aynı başarı çizgisini yakalayabiliriz demek değildir.
Biz ihracatı biliyoruz, biz zaten ihracat yapıyoruz, biz bu işi öğrendik gibi benmerkezci düşüncelerden kendimizi ciddi boyutta korumamız gerek şarttır.
Her yeni pazar veya mevcut pazarlara sürülen her yeni ürün için, yeni bir çalışma gerekir.
Bu çalışma hem firmanın mevcut yeterlilikleri ve hem de ürünün kendisi için gereklidir.
Hiç ihracat yapmamış iseniz kendinize sorunuz;
Biz işletme olarak ihracat yapmaya hazır mıyız?
Ürünümüz ihracat yapmayı düşündüğümüz bu pazara uygun mu?
İhracat yapan dostlarımız da mevcut ihracat pazarlarına sürmek istedikleri yeni ürünleri için bu ikinci soruyu kendilerine sorsunlar.
Bu soruların cevaplarını verebilmek için, kendinize ayrıca birçok soru sormak ve ürününüz için bir hayli araştırma yapmak durumundasınız.
Hazır ihracatımız artış yönünde ilerlerken, bu artışın arkasındaki bazı ivmelerin ortadan kalkması halinde sıkıntı yaşamamak ve ihracatımızın sürdürülebilir bir artış içerisinde olabilmesini sağlamak için bunları aklımızın bir kenarına yazalım.
Pazar araştırması dediğimiz çalışma, müşteri adresi bulmaktan ibaret değildir.
Ancak ve maalesef bu düşünce ihracat yapan ve yapmayan birçok işletmenin sahipleri ve yöneticileri arasında çok yaygındır.
Hep söylediğim gibi beni en çok rahatsız eden söylemlerden birisi “Hocam sen müşteriyi bul, finansman da oldu mu bak sen neler olacak” ifadesidir.
Acemilik günlerimizde bizler de böyle düşünebiliyorduk.
Müşteriyi bulmanın, Karayip Korsanları’nın hazine sandığını bulmak olduğunu sanıyorduk.
Gel gelelim gerçek hayatın böyle olmadığını deneme yanılma ile ve düşe kalka öğrendik.
Bize kimse bunları söylemedi çünkü bizden önceki ihracatçı kuşağının da bunlardan haberi olmadığını çok sonraları fark ettik.
Ara sıra benzer başlıklara değineceğim ve eleştirilere açığım…