Uzunca bir zamandır yurt dışında yaşayan bir dostumla yemek içmek üzerine konuşuyorduk.
Yemekten zevk aldığı kadar, pişirmesini de seven bir arkadaşım.
Akşam ilerledikçe sohbet, yerel tatlarda yemek pişirebilmek için gerekli olan malzemelerden, yurt dışında nelerin bulunabilip nelerin bulunamadığına gelmişti.
Kokoreçin yanında servis edilen bir şeylerin tadına baktıktan sonra “Bak sana bir şey anlatacağım, bakalım gülecek misin kızacak mısın” diye sordu.
Firmaları anonim de olsa adreslememek için malzemenin adını yazarak tahmin listesini daraltmak istemiyorum.
Yemek pişirmek üzere, çevresinde bulunan ve ara sıra alışveriş yaptığı Türk marketinden aldığı paketi evde açmış ve malzemeyi yıkamak üzere bir kaba koyarak içerisine su doldurmuş.
O anda gördüklerinin şaşkınlığını, olayı anlatırken yüzünde izlemeniz mümkündü.
Su doldurduğu kaptaki malzemenin içerisinden çıkan minik böceklerin suyun üzerine çıkarak hareket etmelerini, endişe ve şaşkınlıkla izlediğini anlattı.
Bu bir gıda maddesi ve gönderildiği ülkeye sokulabilmesi için önden alınması gerekenlerle birlikte bir hayli onay belgesi gerekiyor. Bunun için de önden örnekler gönderilerek analizler yaptırılıyor.
Sonra da buradan ihraç edilirken bazı belgeler alınarak, alıcı ülkedeki ithalatçıya yollanıyor.
Arkadaşım ilk iş olarak, aldığı malzemenin ambalajını kontrol etmiş ve internetten araştırarak, Türk üreticinin ambalajı olup olmadığını anlamaya çalışmış.
Son kullanım tarihini kontrol ettiğinde de bun sürenin dolması için daha epeyi bir süre olduğunu görmüş.
Arkadaşım, annesinden ve ninesinden görüp öğrendiği yöntemlerle malzemeyi temizleyip kullanmış amma sorun şu;
- Bu ürünü diğer yabancıların da alıp kullanacağı çok açık.
- Bu böcekler onların karşısına çıktığında nasıl davranacaklar?
- Türk ürünlerine bakışları ne yöne dönecek?
Filmi biraz geriye sararsak; bu ürün Türk ihracat kontrollerinden nasıl onay alarak geçti?
Bir başka düşünce de şu; demek ki ön onayların alınabilmesi için oralara yollanan örneklerle, buradan ihraç edilen ürünlerin aynı kalitede olmaması gibi endişe verici bir durum var ortada.
Burada sıkıntı yaratan durum bu ihracatı hangi firmanın yapmış olduğu değil.
Bu tür ürünlerin, ülkemizden rahatlıkla ihraç edilebilmesidir.
İhraç gıda ürünlerinde yapılan tağşiş ile ilgili aklımdan çıkmayan olay, zeytinyağına motor yağı karıştırılarak ihraç edilmesinden sonra birçok ülkenin, Türk zeytinyağı ithalatına yasak getirmesidir ki bunun cezasını Türk zeytinyağı ihracatçısı epey zaman çekti..
Arkadaşımın karşılaştığı olay ile bir yabancının karşılaştığını ve konunun o ülkenin ilgili yetkililerine iletildiğini düşünürsek, ortaya konulacak olayın yaratacağı tepkiyi ve sonuçlarını öngörmek için müneccim olmak gerekmiyor.
Bu tür davranışları belirlenen işletmelerin sorumlularının para cezasına değil hapis cezasına çarptırılması, cezalarının kesinlikle ertelenmemesi ve ömür boyu ticaretten, doğrudan veya dolaylı olarak menedilmeleri gereklidir diye düşünürüm.
Bence bu olay ve benzerleri, vatana ihanetin başka bir boyutu olarak nitelendirilmelidir.
Ülkemizin itibarı, üç kuruşluk hırs sahibi düzenbazların eline bırakılmamalıdır.