İhracatçılarımız test ve gözetim masraflarının altında eziliyor

Burak ÖNDER İhracatçının Penceresi

Türk sanayisi ve ihracatının geleceği için güncelin ötesinde farklı konuları da konuşmakta ve tartışmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Kur, faiz, enflasyon, finansman gibi konuların ötesinde rekabetçilik, verimlilik, dijital dönüşüm, sanayideki dönüşüm, yeşil dönüşüm, lojistik imkân ve kabiliyetlerimizin geliştirilmesi gibi konuşulması gereken pek çok konu var.

Geçen haftaki yazımda da kısaca değinmiştim; küreselleşme kavramının ortaya çıkmasından sonra uzun süre “serbest ticaret’’ akımı dünyayı sarmıştı. Lakin son yıllarda küresel ticarette yükselen gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellerle “deglobalization’’ ortamının oluştuğunu görüyoruz. Öyle ki küresel ticaret hacmi 2023 yılında yüzde 1,1 azaldı. 2024 yılında küresel büyüme yüzde 3,3 oranında artsa da tarihsel ortalamanın altında kaldı.

Son yıllarda ülkelerin kendi üretimlerini korumak ya da yurt dışından doğrudan yabancı yatırımcıyı ülkelerine çekebilmek için gümrük tarifelerini daha kolay yükselttiklerine şahit olduk. Artık gerek gelişmiş ülkeler gerekse gelişmekte olan ülkeler ithalatta çok daha dikkatli. Yıllarca mal ve hizmetlerin dünyada serbest dolaşımını savunan, serbest ticaret kavramını kurgulayan ülkeler dahi artık çok daha korumacı.

Bir zamanlar serbest ticaretin fikir babası olan ABD, bırakın Çin’i, Asya Pasifik’te müttefiki olan Japonya menşeli firmaların dahi ABD’de yerleşik çelik firmalarını satın almalarını onaylamıyor. Yine en büyük müttefiki olan AB menşeli ürünlerde ek vergi getiriyor. Trump eski adı NAFTA olan iki ticari partneri ve sınır komşusu olan Meksika ve Kanada’ya ek vergi getireceğini dile getiriyor.

AB’ye olan ihracatta test ücretleri ihracatçımızı bezdirdi

Malumunuz AB bölgesi ihracatımızda en önemli pazar konumunda. Gümrük Birliği ile serbest ticaret anlaşmamızın bulunduğu AB, bizden istediği test ve gözetim belgeleriyle tabiri caizse ürünlerimize tarife dışı engel uyguluyor.

İhracatçılarımız her yıl ağırlaşan bu test ve gözetim masraflarının altında eziliyor. Yıl içinde dahi değişebilen bu test süreçleri birlik içindeki ülkeler bazında bile değişebiliyor. Yani İtalya’da büyük bedeller ödeyerek yaptırdığınız ürün testi İspanya’da geçmeyebiliyor. 

Sadece AB menşeli test firmaların akredite olduğu bu test sürçleri ve maliyetleri bölgeye olan ihracatımızı olumsuz etkileyen süreçlerden biri oldu. Gözüken o ki önümüzdeki yıllarda bu maliyetler ve belirsizlikler daha da artacak.

Farklı test ve gözetim ücretleri maliyeti artırıyor

Gelin kısa da olsa farklı bölge ve ülkelere de bir bakalım. Fas ile 2006 tarihinden bu yana serbest ticaret anlaşmamız yürürlükte. Lakin son yıllarda üretici ve ihracatçı firmalarımızdan istediği COC (Certification of Confirmity – Uyumluluk Sertifikası) belgesi nedeniyle Fas’a ihracat yapan firmalarımız ek bedeller ödemek durumunda kaldı. Gözüken o ki 2025 yılında yayınlanan yeni COC regülasyonuyla Fas’a olan ihracatlarda farklı zorluklarla karşılaşacağız. Şu anda Fas’a yapılan ihracatta en büyük sorun, revizyona giren COC regülasyonları. 

Kuzey Afrika’nın diğer önemli pazarlarından biri olan Tunus’ta da geçtiğimiz sene birçok ürün grubuna yaklaşık yüzde 35 ek gümrük vergisi getirildi.  Hatırlayacağınız üzere Cezayir’de de aynı durumu yıllar önce görmüştük. Kuzey Afrika’nın diğer ülkesi olan Mısır’da da üretici kayıt sistemi ve Cargo X gibi uygulamaları da ayrıca belirtmek isterim.

Sudi Arabistan’da Saber, Kenya, Senegal, Kamerun, Fildişi, Kolombiya, Şili gibi farklı ülkelerde farklı gözetim ve belgelendirmeler de karşımıza çıkıyor. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Bir zamanlar AB, NAFTA, Mercosur, RCEP, Afrika Birliği, KIK gibi serbest ticareti teşvik eden politikalar uygulanırken içinden geçtiğimiz süreçte yükselen gümrük vergilerini ve tarife dışı engelleri görüyoruz. 

Bana göre, Türk sanayisinin ve ihracatının çalışması gereken en temel konulardan bir “rekabetçilik’’. Firmalarımızı küresel arenada rekabetçi hale getiremezsek dönüşen dünyada işimiz kolay olmayacak. Rekabetçilik başlığının altında verimlilik, otomasyon, lojistik, insan kaynağı gibi konularda önümüzde almamız gereken uzun bir yol var.

Ana pazarımız Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden istenen test ve gözetim belgelerinin ücretleri günümüzde biz üretici ve ihracatçıları küresel rekabette etkileyen en önemli unsurlardan biri oldu.

Bu konuda neler yapılabileceği konusunda iş dünyası sivil toplum örgütlerine önemli görev düşüyor. İş dünyası STK’larımızın bu konularda araştırma yapması, bilgi üretmesi ve bunları yürütme ile paylaşması gerekiyor. Kamu kurumlarımız yardımıyla AB’de yetkili kurumlarla iletişime geçilip, istenilen test ve gözetimlerde standardizasyonun sağlanması bir adım olabilir. 

Diğer taraftan mütekabiliyet çerçevesinde AB menşeli ürünlerde aynı test ve gözetimlerin istenmesi ve bunun mümkünse Türk menşeli laboratuvarlardan yapılması istenebilir. 

İhracatta istenilen test ve gözetim belgelerinde ödenen bedeller için nitelikli ve yararlanabilir şekilde teşvik verilmesi ihracatta rekabetçiliğimiz açısından önemli bir adım olabilir. 

Hep konuştuğumuz üzere artık yeni bir dünya, yeni riskler ve fakat yeni fırsatlar var. Dersimize iyi çalışırsak ve dünyayı iyi takip edersek tüm bu riskleri fırsata dönüştürme imkânımız ve kabiliyetimiz olduğunu unutmamız gerekiyor.

Tüm yazılarını göster