Hüseyin Yazıcıoğlu
Dış Ticaret Uzmanı/Mentör
Ülkemizde yüksek enflasyon, yüksek faiz nedeniyle yatırım maliyetlerinin artması, yüksek döviz kuru ve bunun sonucu yüksek –ithal- girdi maliyetleri, ekonomik daralma, hayat pahalılığı ile alım gücünün düşmesi vb. nedenler iç piyasayı istikrarlaştırmış, iş ve ekonomi dünyasında belirsizliklere ve yarın endişesine yol açmıştır.
Küresel dünyada da ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik risklerin artması, yakın coğrafyamızda meydana gelen iki savaş ortamı nedeniyle yaşanan büyük insâni felâketler, çatışmanın yayılma riski, temel gıdaya ve su kaynaklarına ulaşım zorluğu, iklim krizleri ile boğuşan küresel dünyaya ilişkin öngörüler geleceğe ilişkin güven problemi oluşturmaktadır.
İşletme, girişimci ve müteşebbisler bütün bu olumsuzluk ve zorluklara rağmen ayakta kalma ve var olma mücadelesini veriyorlar
Dünyamız ve insanlık geçmişte de daha büyük kaos ve risklerle karşı karşıya kaldı ve üstesinden geldi.
Yaşadığımız süreç sonunda küresel dünyanın eskisi gibi olmayacağını artık biliyoruz.
Dünyamız yeni dengeler üzerinde ve farklı coğrafyalarda yeniden şekilleniyor.
Önemli olan bizlerin bu süreçleri doğru okuyarak iyi tahlil edebilmesi ve bunun sonunda akli-gerçekçi kararlar alabilmesidir.
Bütün bu gelişmeler bize gelecek ile ilgili elimizde var olan yetenek ve gücümüzü tekrardan gözden geçirmemizi, yeni bakış acıları, yeni planlar yapmamızı zorunlu kılmakta, icbar etmektedir.
Yaşananlar işletmeleri, iç piyasaya/pazara mahkûm olmaktan kurtularak küresel pazarlara açılmak, pazarlarını genişletmek, riski dağıtmak, kendilerini küresel rekabete hazırlayarak radikal, stratejik adımlar atmayı zorunlu kılmaktadır. Bunun içinde öncelikle durum tespiti yapmak, rekabete karşı alt yapıyı güçlendirmek, verimliliği artırmak, profesyonelleşerek işletmelerine değer katmak, yeni bir bakış açısı ve özgüvenle hareket etmek durumundadırlar. İşletmeler için bu hamleler küresel pazarlarda an itibari ile ayakta kalmak, var olmak için yapılması gereken içe dönük sorgulama ve çalışmalardır.
İşletmeler içe dönük bu çalışmaları bir an önce gerçekleştirmeli ve küresel pazarlara adım atmalıdırlar. Günümüzde yaşanan bu olumsuz tablodan etkilenmemek veya en az hasarla kurtulmak, geleceğe güvenle bakmak için iç piyasa yanı sıra küresel pazara açılmak, riski dağıtmak ve çeşitlendirmek, bakir pazarlar keşfetmek gerekmektedir. Bununda tek çıkış yolu ihracattır. Krizlerin büyük fırsatları da beraberinde getirdiği unutulmamalıdır. Daha öncede müteaddit defalar söylediğimiz gibi, firmalar için ihracat artık bir tercih değil zorunluluktur.
Ve soruyoruz; İhracat şimdi değil de ne zaman yapılacaktır?
Kıyasıya rekabetin hüküm sürdüğü küresel pazarlara açılma konusunda işletme ve girişimcilerimiz maalesef çok geç kalmışlardır. İşletmeler öncelikle küresel dünya gerçeği henüz kavranabilmiş, idrak edilebilmiş değildir. Maalesef bu gecikme işletmelerde ve ülkemizde çok büyük maliyetlere, zarar ve hasarlara yol açmış ve açmaktadır.
Peki, bundan sonra ne yapılabilir? Kayıplar nasıl telafi edilebilir? Kazanımlar nasıl sağlanabilir?
İşletmeler ve ülkemiz için sürecin hızlanması ve telafisi için birbirini tamamlayan iki temel yol vardır ve hızlandırılmalıdır. Birinci aşamada, öncelikle yapılması gereken, işletmeler için rekabetin temel kriterlerinden olan şu üç temel değer/nitelik sorgulanıp cevap bulmalıdır; Ürün/hizmet kalitemiz iyi mi? Rekabetçi fiyata sahip miyiz? Temin-tedarik sürecinde taahhütlerimizi yerine getiriyor muyuz? İstikrarlı ve sürdürülebilir bir ihracatın temel kriterleri bunlardır. Bu sorulara rahatlıkla evet diyebiliyorsak işletmemiz için ihracatın yolu açık diyebiliriz. Cevabımız hayır ise bu eksikleri tamamlamadan ihracata başlamamak en doğru karar olacaktır.
İkinci aşamada, sürdürülebilir bir ihracat için işletmelere şu üç destek sağlanmalıdır; kurumsal alt yapı eksiklerinin tamamlanması, hedef pazarların belirlenmesi ve müşteri bulunması, teknik olarak firmanın dış ticaret alt yapısının oluşturulması için uzman ve bilgi desteğidir.
Bu iki aşamalı çalışma profesyonel olarak işletmelerde yapıldığında küresel pazarların kapıları açılacak, sürdürülebilir bir ihracattan söz edilebilecektir. Bu çalışma hem işletmeler ve hem de ülke için hayati öneme sahip olacak, geleceğe güvenle bakılabilecektir. İstikrarsızlıklar, ekonomik ve jeopolitik riskler en az zayiatla atlatılabilecektir.
Yazımızın sonunda bu iki temel konuda işletmelere yol gösteren, rehberlik eden bir eğitim programından söz edelim. İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2005 yılından buyana, ihracat alt yapısı ve kapasitesi olup da ihracat gerçekleştirememiş veya bir-iki defa ihracat yapmış firmalara yerinde-ücretsiz dış ticaret uzmanı/mentörler ile İhracata İlk Adım Programı (İİAP) çerçevesinde destek vermektedir. Programa 16.Etap firma müracaat süreci başlamış olup, program detaylarına https://tr.surveymonkey.com/r/BC8GP8F linkinden ulaşabilirsiniz.