İhracat ödüllerinin sonu geliyor

Ussal ŞAHBAZ Global İşler

"Yerli malı yurdun malı / Her Türk onu kullanmalı!", birazdan anlatacağım teknolojik gelişmeler sayesinde bu slogan yakında gerçek olacak. Peki ama herkes kendi malını kullanırsa ihracata dayalı ekonomi ne olacak? Uluslararası değer zincirleri içinde istihdam edilen bu kadar çalışan ne iş yapacak? Bu sorulara kafa yormak için, yerli malı tüketimini artıracak global teknolojik trendlere bakalım.

Angelo Yu’nun Çin sanayi merkezi Shenzen yakınlarında otonom araçlara şasi yapan bir şirketi vardı. 2019’a kadar her sene ihracat rekoru kırdı. Trump 2019’da, Çin’den ABD’ye ithal edilen bazı ürünlere vergi koyunca Yu’nun ürünleri rekabet avantajını kaybetmiş gibi göründü. Eski dünyada olsa başka bir ülkeden aynı maliyetlere sahip bir sağlayıcı hemen Yu’nun yerini doldururdu. Fakat Yu “eski dünya” üretim araçlarını kullanmıyordu, şasileri 3 boyutlu yazıcılarla üretiyordu. Kısa sürede yazıcılar ABD’ye taşındı. Yu artık sadece tasarımları çıkarıp e-posta ile ABD’ye gönderiyor, imalat ise orada yapılıyor. Zaten imalatı yapan bir makine olduğu için maliyette önemli bir fark yok, gümrük vergisi de cebine kalıyor. 3 boyutlu yazıcılar şu an jet motoru parçaları, tıbbi implantlar gibi niş ürünler için kullanılıyor. Ancak bu teknik yayıldıkça üretimde ölçek avantajı ve ucuz işgücünün maliyet avantajı ortadan kalacak. ING’ye göre 2060 yılında dünyadaki üretimin %50’si üç boyutlu yazıcılarla yapılacak. UPS geçen sene istediğiniz ürünü 3 boyutlu yazıcıda yaptırıp adresinize kargolatabileceğiniz hizmeti ABD’de devreye soktu.

Tarımdaki durum da farklı değil. Artık birçok ürünü şehir merkezlerindeki dikey tarlalarda ekmek mümkün. 15 katlı akordeon gibi bir bina düşünün. Işık, su, ısı, vb. tüm girdiler tesadüflere yer vermeyecek şekilde yapay zekâ ile kontrol edilerek doğal tarlalardan %80’e kadar daha verimli kullanılıyor. İlaçlamaya da gerek yok. Dahası ürünleri yiyecek tüketiciler zaten yan sokakta, ulaştırma maliyeti de yok (gerçi Türkiye’de ürünleri halden geçirip komisyon ödemek gerekebilir). Hayvancılığa gelince, iki Amerikan şirketi Impossible Burger ve Beyond Burger zaten bitkisel protein moleküllerinden et üretmeyi başarmış durumda. Beyond Burger halka açık ve şu anki piyasa değeri 6 milyar dolar. Yakında bunlara tamamen yapay biçimde laboratuvarda üretilen etlerin de eklenmesi bekleniyor. Böylece dünyadaki en büyük karbon emisyonu kaynaklarından hayvancılık da kontrol altına alınmış olacak.

Bu teknolojiler şu an çok pahalı, pahalı olduğu için de yaygın değil. Ancak bu ürünlerin kullanımı arttıkça, maliyetleri düşecek; maliyetleri düştükçe kullanım daha da artacak. Şimdi “Ussal da fütürist mi oldu bize hayali şeyler anlatıyor” derseniz, gelin örneklere bakalım: USB’ye takılan dosya yüklediğiniz hafızaların, 2000 yılında 50 dolara 8 MB’lığı alınabiliyormuş, bugün aynı fiyata 50 terabaytlık alınıyor. Yani teknoloji 20 yılda 250 bin kat ucuzlamış. Elektrikli arabalarda kullanılan lityum pillerin maliyeti 2010’dan beri %90 düşmüş. Güneş enerjisi eskiden pahalı olduğu için devlet desteği ile kullanılıyordu. Bugün birçok yerde kömürden daha ucuz hale geldi.

Enerjideki dönüşüm  yerli malı tüketimini artıracak bu teknolojilerin geleceği için de yol gösterici aslında. 11 Eylül saldırılarından sonra petrol ve doğalgaza bağımlılığın ulusal güvenlik için getirdiği riski gören ABD, güneş ve rüzgâr enerjisine kamu desteklerini artırdığı için yirmi yıl sonra bu teknolojilerin maliyeti artık kamu desteği olmadan yayılacak kadar düştü.

Bugün COVID-19 tüm dünyada konteynerden çiplere, işgücünden gıda ürünlerine kadar kıtlık çıkartıyor. Kıtlık da aynı teknolojik dönüşümü tetikleyerek tedarik zincirlerinin yerelleşmesini hızlandıracak gibi görünüyor. Bu teknolojiler ucuzladığında, her ay ihracat rekoru kırıp bir grup erkeğin fotoğraf çekildiği törenler yapmamız imkânsız hale gelecek. Rekabetçi kur da manasızlaşacak. İhracat yapan sektörlerdeki birçok çalışana da yeni iş bulmamız gerekecek.

Okuma önerisi: Bu yazıdaki hikayeleri ve teknolojik dönüşümün toplumsal etkilerine birçok analizi içeren değerli dostum Azeem Azhar’ın yeni çıkan The Exponential View kitabını okumanızı öneririm.

Tüm yazılarını göster