Merkez Bankası haziran ayından bu yana politik faizini 4 farklı artışla yüzde 8,5’ten yüzde 30’a çekti. Faiz artışlarının dört temel amacı var:
■ Yurtiçi talepteki güçlü seyri normalleştirmek,
■ Fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı dengelemek,
■ Para politikasının etkinliğini artırmak,
■ Cari dengeyi iyileştirmek.
Para politikasındaki normalleşme süreci, kimileri tarafından yavaş bulunsa da, enflasyonu ve enflasyon beklentilerini aşağı çekmek için doğru yönde ilerliyor.
Ancak bu süreçte dikkat edilmesi gereken iki konu var. Birincisi, ekonomideki büyümenin beklenenden daha sert yavaşlaması riski. İkincisi ise dış talepten, yani ihracattan, umulan katkının gelmeme riski.
Aşırı düşük faizler, ücret artışları ve enflasyon görünümündeki bozulma, tüketimi öyle cazip hale getirdi ki; Türkiye ekonomisi bir süredir iç talebin baskın ağırlığı ile büyüyor. Buna karşılık net ihracat, büyümeyi aşağı çekiyor. TÜİK’in açıkladığı zincirlenmiş hacim endeksleri de 2021 sonunda belirginleşen bu ayrışmayı teyit ediyor.
Faiz artışlarının tüketim talebini kısması beklenir. Üçüncü ve özellikle de dördüncü çeyrek büyüme verilerinden itibaren bu etkiyi görebiliriz. Finansman giderlerindeki yükseliş, vergi matrahlarından düşüldüğü için işletme bilançolarını çok sert bozmayabilir. Ancak, reel talepteki gerileme, üretim ve satışlardaki zayıflama nedeniyle özellikle hizmet sektörlerindeki işletmeleri olumsuz etkileyecektir. Henüz bilinmeyen şey, bu etkinin iç talep büyümesini ne kadar aşağı çekeceği. Şu anda çok sert yavaşlamaya girildiğine yönelik bir emare olmasa da; politika faizinin yılsonuna kadar yüzde 40’ın üzerine çıkacağı yönünde oluşan genel beklentinin gerçekleşmesi bu olasılığı artırabilir. İç talepte sert bir yavaşlama, hem çok sayıda işletmenin (özellikle küçük işletmeler ve şahıs işletmeleri) kapanmasına hem de büyümenin beklenenden daha sert bir iniş yapmasına neden olabilir.
Ekonomi yönetimi sıklıkla yatırım ve ihracata dönük kredilerin destekleneceğini açıklıyor. İç talep kısılırken, daha yüksek ihracat artışı ile net ihracatın büyümeye katkısı artırılmaya çalışılıyor. Fakat, mevcut konjonktürde ihracat artışının iç talepteki yavaşlamayı ikame etmesi ne yılın kalanında, ne de 2024’ün büyük bölümünde mümkün. Avrupa ekonomisinde büyüme çok zayıf. 2024 beklentileri yüzde 1’e çekildi. Bu, bölgenin ithalatında da artış olmayacağını gösteriyor. Hem Avrupa hem ABD merkez bankaları faizleri uzunca bir süre yüksek tutacaklarını defaatle açıkladılar. OVP’deki ihracat beklentileri de bunu teyit ediyor.
İhracat, kısa vadede iç talepteki yavaşlamayı ikame edemeyeceği için, sert bir yavaşlamadan kaçınmak hem şirketler kesimini korumak hem de büyümeyi daha makul bir düzeyde tutabilmek için önem taşıyor.
YURT İÇİ
2 Ekim 10:00:
Eylül ayı PMI endeksi
2 Ekim 11:00:
Eylül ayı geçici dış ticaret verileri
3 Ekim 10:00:
Eylül ayı enflasyonu
YURT DIŞI
2 Ekim gün boyu:
PMI endeksleri
6 Ekim 15:30:
ABD Eylül ayı istihdam verileri