İhracat bağımsızlık demektir

Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

Gazetemiz DÜNYA’nın 2021 için yayınladığı güzel eklerden biri olan “Türkiye Ekonomisi 2021” ekini gözden geçirirken, değerli Vahap Munyar’ın sayfasındaki başlığı o kadar beğendim ki bugünkü sohbetimizin başlığını hoşgörüsüne sığınarak öyle yaptım.

Sayın Munyar 1979 yılında, merhum Güngör Uras hocanın yönetiminde TÜSİAD için hazırlanan rapordan söz ederken, bir bölümünün başlığının “İhracat Bağımsızlık Demektir” olduğunu yazmış.

Bu başlığın altında da “Bir ülke döviz kazancıyla, normal ve kalkınma gereksiniminin dış alımlarını karşılayacak ekonomik yapıya sahip ise ekonomik özgürlüğe sahiptir. Dışa bağımlı değildir” ifadesini vurgulamış.

Beni heyecanlandıran ifade bu idi…

Her dönem dillerden düşmeyen ve kendisini düşürmeyi bir türlü beceremediğimiz cari açığın da dışa bağımlılıktan kaynaklandığını, değil duymayan bilmeyen kaldı mı acaba?

İhracatımızın, ithalata bağımlılığının yüzde seksenlerin üzerinde olması ve ihraç ürünlerimizdeki katma değer oranının istenilen seviyelerde olmaması, ülkenin cari açık sorunu ile baş edilebilmesini gittikçe zorlaştırmaktadır.

Her ne kadar mesleğe başladığım günlerden bu yana Türkiye ihracatı 120 kat kadar bir artış göstermiş ise de ithalatın kuyruğunu tutabilip yavaşlatma başarısı bir türlü gösterilememektedir. Katma değeri yüksek ürünlerin ihracatının toplam ihracatımız içerisindeki payı ne yazıktır ki çok azdır. Ekonomik büyüklük açısından G20 ülkeleri arasında olsak da ihracatımızda 32. sıradan aşağı inebilip, kendimize yakışan yerlere gelmemizi bir türlü sağlayamıyoruz.

Her zaman ifade ettiğim gibi tekrar ediyorum, Türk sanayicisinin ve ticaret erbabının yeteneklerine güvenim tamdır. Yarım aşıra yaklaşan meslek hayatımda gördüğüm gelişmeler, ihracatımızın olması gereken yerde olmadığının kanıtlarıdır diyorum.

Türk üreticileri yaratıcı ve çözüm bulucudurlar, bilerek söylüyorum, pratik tarafları batılı karşıtlarından daha ileridedir. Amma ve lakin çoğunluğun bilgiye değer verme, bilgiyi güncelleme ve kendilerini mevcut ortama uyarlama ile planlı programlı olma konusundaki zayıflıkları gözden kaçırılmaktadır.

Dış ticaret bürokrasisinin verilecek destekleri ve yapılacak düzenlemeleri iş insanlarının bakış açısıyla tasarlamaları gerek şarttır. Bu nedenle bürokrasinin iş insanları ile sadece istişare etmelerinin yeterli olamadığı görüşündeyim. Her sektörden ve her görüşten tecrübeli özel sektör dış ticaret uzmanlarının, bürokrasi ile düzenli ve devamlı olarak birlikte çalışmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Suyu taşıyan ile testiyi kıranın ayırt edilmesi, bizden olmayana vermesek mi tutumunun terk edilmesi, adı ve içeriği cazip olan amma ele geçmesi bir hayli uzun zaman alan ihracat desteklerinin geciktirilmeden verilmesi, usulsüz davrananların gecikmeden şiddetle cezalandırılarak teşhir edilmesi, ithal ürünleri yerli kaynaklarla üretebileceklerin önlerinin lafl a değil gerçekten açılması ihracatımızın önünü ciddi boyutta açacaktır.

Savunma sanayiinden beyaz eşyaya, otomotivden yazılıma kadar dış güçlere başımızı kaldırıp bakabilmemiz, önü açılan başarılı üreticilerimiz sayesinde olmuştur. Sevdiğim özdeyişi tekrarlayacağım “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”

Haydi, Türkiye için el ele verme zamanıdır…

Tüm yazılarını göster