İstanbul Gaz Dağıtım AŞ (İGDAŞ) yöneticileri medyada çok fazla öne çıkmazlar. Bunda, atanmışların önüne geçmelerine pek sıcak bakılmamasının da etkisi olsa gerek. Belediye hangi partiden olursa olsun.
Ancak İGDAŞ Genel Müdürü Mithat Bülent Özmen ile konuşunca, CHP’nin belediye iştiraklerine yönetici atama yönteminin farkını anlıyorsunuz. Kendisiyle yaptığımız görüşmede sağ olsun, şirketin faaliyetleri ve hedefl erinin yanında, göreve geliş sürecinde yaşananlara da değindi. Yıllardır enerji sektörünü yakından izleyen bir gazeteci olarak diğer belediye iştiraklerinden çok İGDAŞ’ın genel müdürlüğüne kimin atanacağı benim için iyi bir gösterge olacaktı. Benim kriterlerimi bir yana bırakıp, duyduklarımı aktarmaya çalışayım.
Mithat Bülent Özmen’e İGDAŞ Genel Müdürlüğü görevini teklif eden belediye yönetimi değil, bir beyin avcısı şirket olmuş. Yani İBB, İGDAŞ’a diğer iştirakler için de takip ettiği bir yöntemi kullanarak yönetici aramış. Profesyonellik ve liyakate büyük önem verilmiş. Önce muhtemel adaylar belirlenmiş. Sonra da görüşmeler başlamış. Diğer adaylarda olduğu gibi Özmen de ilk görüşmeye, kendisine teklif edilecek görevin ne olduğu net olarak söylenmeden çağırılmış. Ardından dört görüşme daha yapılmış ve en sonunda kendisinde karar kılındığı ifade edilerek göreve davet edilmiş anlaşmalar imzalanmış.
İGDAŞ, 7 milyona yaklaşan abonesiyle bir hizmet şirketi. Ancak Türkiye enerji sektörü açısından önemli büyük. Bu önem, sadece büyüklüğünden gelmiyor. Bu kurum, Türkiye doğalgaz sektörüne yönetici yetiştiren bir okul aynı zamanda. Halen sektörde görev yapan üst düzey yöneticilerin bir çoğu İGDAŞ kökenli. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de yolu İGDAŞ’tan geçenler arasında yer aldığını belirtelim bu arada.
İGDAŞ’ın ‘kâr değil hizmet merkezi’ olduğunu söyleyen Genel Müdür Mithat Bülent Özmen, kurumun diğer özelliklerinin de farkında ve bunlara da büyük önem verdiğini ortaya koyuyor. İGDAŞ’ın sadece Türkiye’de değil, uluslararası ölçekte de referans alınan bazı çalışmaları bulunduğunu hatırlatıp bunların derinleştirilmesini hedefl ediklerini söylüyor.
İGDAŞ’ı bir Ar-Ge Merkezi haline getirmek istediklerini anlatan Özmen, bu yönde hazırlıkların devam ettiğini, dünyadaki ve Türkiye’deki örneklerin incelendiğini söylüyor. Ve Genel Müdür’ün aklında “en iyi Ar-Ge merkezi nasıl kurulur” konusunda belli kriterler olduğu da anlaşılıyor. Buna göre İGDAŞ Ar-Ge Merkezi bütçesinin en fazla yüzde 1-2’sini personel gideri oluşturacak. “Bütçenin büyük kısmını çöpe atacağız” diyor Özmen, çünkü denemelere harcama yapmadan icat çıkarılamayacağının farkında. Hedef, yeni ürün, icat ve faydalı modeller geliştirmek, bunları patentli hale getirmek. Sadece bununla kalmayıp ticarileştirmek. Yani alınıp iyi bir talip çıkıncaya kadar dolaplarda kilitli tutulmak üzere alınmayacak patentler, mutlaka ticari anlamda üretime dönüştürmek işin esasını oluşturacak. Yeni Genel Müdür’e geç de olsa ‘hoşgeldiniz’ derken, Ar-Ge konusundaki çalışmaların yakın takipçisi olacağımızı da aktarmak isterim.