Zor günlerden geçiyoruz. Enflasyon etkisiyle yaşanan ağır ekonomik koşullarda işletmeler ayakta duramıyor. Ya işçi çıkarıyor ya da işyerini kapatıyor.
Yeni yıla girdiğimiz ilk haftalarda yeni vergi ve zamlarla yaşamaya başladık. İşveren, aldığı malın borcunu, kirasını, çalışanın maaşını ödemekte zorlanırken, çiftçi ise ürettiği malın elinde kaldığını, tarlası için elektrik, su, gübre masrafları da derken ürününü satamadığından dertli. Kime dokunsan bin ah işitiyorsun.
İşletmeler, ticari hayatta da güçlükle ilerliyor. Alacaklar tahsil edilemiyor, borçlar ödenemiyor, bankalar kredi veremediği gibi verilen kredi de ödenemiyor, vergiler de ödenemiyor ve daha da artıyor. Maliyetlerin artmasıyla, şirketler konkordato başvurularını can simidi olarak görüyor.
İflastan önceki son çıkış ya da iflas erteleme de diyebiliriz. Fakat birçok şirketin istese de maddi imkânsızlıkları nedeniyle başvuruda bulunamadığı, binlerce işletmeyi etkileyen bir domino taşı gibi düşünebiliriz.
Konkordato; sadece borçluyu değil, alacaklı ve alacaklıların da alacaklısını bağlayan zincirleme olarak devam eden, uzun soluklu, hem maliyetli hem de sıkıntılı bir süreç.
Son yıllarda yaşanan hayat pahalılığında, ne yazık ki iflas eden ve etmekte olan şirket sayısı da gün geçtikçe artıyor.
Mali durumu bozulan borçlu şirketle bu şirketten alacaklı olanları korumaya yönelik bir uygulama olan konkordato, mali durumu kötü olan şirket, alacaklıları ile anlaşarak borçlarını yapılandırıyor. Taraflar arasındaki anlaşma, mahkeme gözetiminde onaylanırsa, borçlu olan şirket anlaşılan miktarı ödeyerek ya da vadelendirerek borçlarından kurtuluyor.
Konkordato takip sitesinden alınan verilere göre, 2024 yılı sonunda 1723 şirketin konkordato geçici mühlet kararı verildiği görülüyor. Bu sayı, önceki yılları geride bırakan rekor düzeyde bir artış olarak göze çarpıyor.
Bu süreçte en riskli sektörlerin tekstil, inşaat, gıda ve en riskli iller ise İstanbul, Ankara, Kocaeli olduğu görülüyor.
Konkordato süreci nasıl oluyor?
Borçlu şirketin, yerleşim yeri adresindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konkordato için gerekli belgeler ile konkordato talebi yapılıyor.
Mahkemeye ibrazı istenen belgeler ve Konkordato Ön Projesi ( KAYİK Belgesine sahip Bağımsız Denetim şirketleri tarafından hazırlanır, takip edilir ) ve makul güvence raporu düzenlenir.
Konkordato ön projesi nedir?
Borçlunun, borçlarını hangi oran ve vadede ödeyeceği, ödemeler için borçlunun mallarını satıp satmayacağı, borçlunun faaliyetine devam etmesi için mali kaynakları nasıl temin edeceği, sermaye artırımı, kredi bulma vs… bilgileri içeriyor.
Konkordato talebine ise: Finansal tablolar, tüm alacak ve borçları vadeleri ile gösteren liste, alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacakların imtiyaz durumunu gösteren liste, karşılaştırma tablosu, finansal analiz tablosu ekleniyor.
Mahkemeye sunulan bu belgeler ile yapılan inceleme sonucunda, mahkeme konkordato talebini reddeder veya kabul eder.
Konkordato talebinin kabulü halinde; mahkeme, 3 aylık geçici mühlet kararı verir. Mahkeme, bu karar ile konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici komiser görevlendirir. Mahkeme, bu süreyi dolmadan borçlunun veya geçici komiserin talebi ile en fazla 2 ay daha uzatabilir. Geçici mühletin toplam süresi 5 ayı geçemez.
Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirmesi, geçici mühletin uzatılması ve kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir.
Mahkeme, borçlu ve alacaklıyı duruşmaya davet eder. Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporunu sunar, Mahkeme gerekli görürse duruşmada hazır bulunur.
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde, borçluya 1 yıllık kesin mühlet verilir. Konkordato hakkında kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa, mahkeme kesin mühletin 6 ayı geçmemek üzere devamına karar verebilir.
Konkordato ilanıyla borçlu aleyhine, haciz yoluyla icra takibi yapılamaz, başlatılan haciz takipleri durur. Rehinin, paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir fakat rehinli malların satışı yapılamaz.
Borçlu aleyhine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulanamaz.
Borçlu şirket, işlerine komiserin nezareti altında devam eder.
Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınır ve taşınmazlarını devredemez.
Konkordatonun kabulü halinde ise:
Mahkeme tarafından, konusunda uzman 1 veya 3 kişiden oluşan konkordato komiser heyeti görevlendirilir. Komiserlerin vereceği raporlar sonucu, 3 aylık geçici mühlet sonrasında şartlar olumlu ise 12 aylık kesin mühlet verilir. Uygun görülmesi halinde süreç, 23 aya kadar uzayabilir.
Tüm bu süreçler sonucunda; konkordatonun, ilgili mahkemece onayı sonunda, atanacak bir kayyım denetiminde, projede önerilen vadelerde alacaklıların, alacaklarına kavuşma olanağı doğar fakat konkordatonun ilgili mahkemece onay verilmez veya şirketin iflası kararı verilirse, dosya iflas masasına devredilir. Bu durumda, alacaklılar için yeni bir zorlu süreç başlar.
Konkordato, başı ve sonu itibariyle yorucu ve maliyetlidir. Borçlu şirket için borçlarının ertelenmesi ve vadelere yayılarak ödenmesi avantajlı bir durumdur. Diğer yandan, borçlu şirketin iflastan kurtulması ve borçlarını ödeyebilme ihtimali de alacaklı için önemli bir avantajdır.
Mahkeme harçları ve komiser ücretleri de düşünülecek olursa borçlu şirket için maliyet unsurudur.
Ayrıca, borcun ödenememesi, konkordatonun onaylanmaması, iflas durumunda ( borçlu şirketin), alacaklılar için de dezavantajlı bir durum oluyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Ticaret Mahkemelerinin tecrübesi ve görevlendirilen uzman konkordato komiserlerinin edindikleri tecrübeyle alacaklı ve borçlu açısından, konkordatonun olumlu sonuçlanma durumu da artabiliyor.
Sürecin iyi yönetilmesi halinde alacaklı ve borçlu adına faydalı olabiliyor.